Pendik Sanayici ve İşadamları Derneğinin (PESİAD),
Yunus Emre Kültür ve
Sanat Merkezi'ndeki aylık bilgilendirme toplantısına katılan Bakan Çelik, eğitimdeki icraatları anlattı.
Eğitimin teknolojik altyapısında muazzam gelişmeler kaydedildiğini vurgulayan Çelik, e-devlet uygulamasına geçildiğini, e-okul projesinin başlatıldığını ve Türkiye'deki üniversite sayısının 130'a çıktığını belirtti.
''Artık eğitim, sağlık ve güvenlikt
e devlet istihdam kapısı olmaktan çıkacak'' diyen Çelik, üniversitelerden
mezun olanları vasıflı şekilde yetiştirip, varsa eksikliklerini gidererek onları piyasanın ihtiyaçları için hazır hale getireceklerini aktardı.
Çelik, çeşitli illerde
sosyal bilimler, fen ve
spor liseleri açıldığını ifade ederek, özürlülerin eğitimiyle ilgili çalışmaları anlattı.
Siyasetin
rekabet zemininde yapıldığını hatırlatan Çelik, nezaketten arındırılmış siyasi rekabetin insanı canavarlaştıracağını söyledi.
Bakan Çelik, ''İster
sivil toplumculuk, ister sendikacılık, ister dernekçilik, isterseniz de ticaret yapın, bu rekabet asla nezaketten arındırılmış olmamalıdır. Rekabet ile husumet birbirine karıştırılmamalıdır. Türkiye'de var olan çirkin siyasetin sebebi işte budur. Bugün Türkiye'de öyle insanlar, öyle siyasi kadrolar var ki adam temenni ediyor; şu komşunun evi yansa da ben yumurta pişirsem'' şeklinde konuştu.
KKTC'NİN YÜKSEK BÜYÜME HIZI
Kendilerine, 'Karış karış memleketi sattın' diyenler olduğunu ifade eden Çelik, şunları kaydetti:
''Öyle anlatıyorlar ki Kıbrıs'ı satmışız. '
AK Parti Hükümeti Kıbrıs'ı satmış'. 2003-2008 yılları arasında dünyada gelişimi ve
büyüme hızı en yüksek
ülke hangisidir? Çin değil mi? Fakat KKTC dünya devletleri tarafından tanınmadığı için uluslararası istatistiklere girmiyor. Halbuki dünyada büyüme hızı 2003-2008 yılları arasında en yüksek olan ülke KKTC'dir. Daha önce 2 bin 500 dolar olan kişi başına düşen
milli gelir, bugün 15 bin doların üzerine çıkmıştır. Peki kime sattık biz Kıbrıs'ı söyler misiniz?''
-AB ÜYELİĞİ-
AB'ye giriş süreciyle ilgili eleştiriler hakkında da değerlendirmeler yapan Bakan Çelik, 'AK Parti Hükümeti AB'ye hızlı başladı, sonra işler yavaşladı. Eskisi kadar bu konuda istekli değiller' şeklindeki söylemlerin ''kuyruklu yalan'' olduğunu söyledi.
İnce işlerin bu kadar hızlı yürümediğini,
iğne ile oya yapar gibi gerçekleştirilmesi gerektiğini anlatan Çelik, sözlerine şunları ekledi:
''Kimsenin bundan vazgeçtiği yok. Biz AB'ye Fatin
Rüştü Zorlu zamanında ilk defa başvurduk. Bir sene sonra bu memlekette
darbe oldu. Biz o adamı ipe çektik. Eğer Zorlu idam edilmeseydi, büyük bir ihtimalle dönemin BM Sekreteri olacaktı. Ve biz baş
bakanı da astık. Sonra maliye bakanını da. Üçünü de astık biz. Sonra devlet dedi ki 'pardon, bizi sizi astık, ama galiba yanlışlık var'. Devlet töreniyle alıp,
anıt mezara defnettik. 1971'de bir
muhtıra daha yaşadık. 1980'de bir darbe daha oldu. Sonra arkasından 28
Şubat post
modern darbesi geldi. Sonra da arkasından 27
Nisan bildirisi geldi. Yani biz 48 seneye 2 darbe, 3 muhtıra sığdırmışız. Bu maharet değildir. Biz başkalarını suçluyoruz, ama biraz kendimize bakalım. Bu arada bir de
kriz yaşanıyor. Bu, bizden kaynaklanan bir kriz değildir. Dünya küresel bir dünyadır. Amerika'daki öksürdüğü zaman biz burada grip oluyoruz, bunu unutmayın.''