TBMM Milli Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda,
Konya'da Karatay ve
Mevlana,
Mersin'de Toros,
İstanbul'da İstanbul Medipol, Kayseri'de Nuh Naci Yazgan adıyla 5 yeni
vakıf üniversitesi kurulmasını öngören
kanun tasarısı kabul edildi. İstanbul'da kurulması öngörülen ''Medipol''
Üniversitesinin ismine, ''
Türkçe olmadığı'' gerekçesiyle
itiraz edildi.
Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, tasarıyı sunuş konuşmasında, yüksek öğrenime olan talep ile arz arasında büyük fark olduğunu, bu farkın son 30 yıldan bu yana giderek arttığını belirtti. Çubukçu, bunun sonucu olarak
yurt dışındaki üniversitelere talebin de arttığını, Türkiye'nin, yurt dışında eğitim gören yüksek öğrenim öğrenci sayısında, dünya
ülkeleri arasında ilk sıralarda yer aldığını söyledi.
Çubukçu, yüksek öğrenim talebinin karşılanması ve 9. Kalkınma Planı'nda yüksek öğrenim için hedeflenen yüzde 48'lik okullaşma oranına ulaşılması için vakıf üniversitelerinin kurulmasının desteklenmesi gerektiğini kaydetti. Nimet Çubukçu, bunun, devlet üniversiteleri üzerindeki kontenjan baskısının azaltılması açısından da önemli olduğunu dile getirdi.
Türkiye'de vakıf üniversitelerinde öğrenim gören öğrenci oranının yüzde 6 olduğunu belirten Çubukçu, 2002'de 53'ü devlet, 23'ü vakıf olmak üzere 76 olan üniversite sayısının, bugün 94'ü devlet, 38'i vakıf toplam 132'ye ulaştığını bildirdi. Çubukçu, 2003'ten bu yana 41'i devlet, 15'i
vakıf üniversitesi olmak üzere, 56 üniversite kurulduğunu anımsattı.
Çubukçu, 2002'ye kadar kurulan vakıf üniversitelerinin, biri hariç 3 büyük ilde toplanırken, yeni kurulan vakıf üniversitelerinin ülke geneline yayıldığına dikkati çekti.
Üniversitesiz il kalmadığına işaret eden Çubukçu, ''Ama üniversite kurmak kadar önemli bir diğer husus, eğitim kurumlarını nitelik olarak dünya standartları düzeyine çıkarmaktır. Bu anlamda ülkemiz, eğitim alanındaki adımlarını açmalı, Türkiye'nin en büyük hazinesi olan
genç nüfusu bilgi çağına hazırlamalıdır'' diye konuştu.
Milli Eğitim Bakanı Çubukçu, vakıf üniversitelerinde 2007-2008
öğretim yılında 124 bin 130 öğrencinin öğrenim gördüğünü belirterek, ilk kez 1984'de Türkiye'de faaliyet gösteren vakıf üniversitelerinin, artan sayıları, büyüyen öğrenci kapasiteleriyle, devlet üniversiteleri yanında yer aldığını kaydetti. Çubukçu, ''Ülkemizin yüksek öğrenimdeki okullaşma hedefine ulaşmasında, gençlerimizin yüksek öğreniminin taleplerinin karşılanmasında, vakıf üniversiteleri önemlidir'' diyerek sözlerini tamamladı.
''7 YAŞINDAKİNİ EMANET EDİYORUZ, 18 YAŞINDAKİNİ EDEMİYORUZ''
AK Parti Mersin
Milletvekili Ömer İnan,
komisyonda, YÖK'ün, Başkan veya Başkan Yardımcısı düzeyinde temsil edilmemesini eleştirdi.
Özel üniversiteler açılamadığı için vakıf üniversiteleri kurulduğuna işaret eden İnan, özel üniversitelerin kurulmasına yönelik çalışmalar yapılması gerektiğini söyledi. İnan, ''7 yaşındaki bir çocuğu özel okula emanet edebiliyoruz ama 18 yaşına gelmiş bir kişiyi edemiyoruz. Neden?'' diye sordu.
AK Parti
Bayburt Milletvekili Fetani Battal da YÖK'ün komisyonda yer almadığını, bunu bir alışkanlık haline getirdiğini belirtti.
AK Parti Konya Milletvekili Sami Güçlü, devlet üniversitelerine ayrılan kaynak ve artan talebin, vakıf üniversitelerini gündeme getirdiğini dile getirdi.
Üniversitelerin yüzde 30'unun vakıf üniversitesi olmasına rağmen öğrenci kapasitesinin yüzde 7 olduğunu kaydeden Güçlü, okul artışının, öğrenci oranındaki artışla paralel gitmesi gerektiğini ifade etti.
Güçlü, YÖK'ün, vakıf üniversitelerindeki
öğretim üyesi planlamasını açıklaması gerektiğini vurguladı.
Konya'da kurulacak Mevlana Üniversitesi'nin adını da eleştiren Güçlü, bu adın bir
devlet üniversitesine verilmesini istedi.
Güçlü ile aynı fikri paylaşmayan AK Parti
Amasya Milletvekili
Avni Erdemir ise ''Mevlana'' isminin en çok vakıf üniversitesine yakışacağını söyledi.
MEDİPOL İSMİNE İTİRAZ
Komisyon üyeleri, İstanbul Medipol Üniversitesi'nin adına karşı çıktılar.
Komisyon Başkanı Mehmet Sağlam, ilk kez bir vakıf üniversitesinin isminin
yabancı olduğuna işaret ederek, ''Devlet üniversitelerinde de yabancı isim yok. Bu önemli bir olay. Hassasiyetimizi belirtelim. YÖK'ten nasıl geçti, hayretler içinde kaldım'' dedi.
AK Parti'li Güçlü, üniversitenin isminin Türkçe olmasına yönelik önerge verirken, İnan, ''Dile önem vermeyeceğiz de neye önem vereceğiz?'' sorusunu yöneltti.
Milli Eğitim Bakanı Çubukçu ise bu konunun YÖK Genel Kurulunda tartışıldığını, isim konusunun vakfı kuranların işi olduğunu belirtti.
AK Parti
Kahramanmaraş Milletvekili
Avni Doğan ise komisyonun, ne YÖK'ün ne de vakıf üniversitelerinin sekretaryasını yaptığını dile getirerek, ''(Oradan geldi, geçecek) diye birşey yok. Beyoğlu'nda, Kızılay'da Türkçe bitmiş, Türkçe'nin korunması görevi TBMM'nindir. Vakfın, Türkçe isimle karşımıza çıkması gerekiyor'' diye konuştu.
Üniversitenin ismini uygun bulduğunu söyleyen tek isim ise AK Parti
Bitlis Milletvekili
Cemal Taşar oldu. Taşar, isme takılınmamasını isteyerek, bu isimde bir mahsur olmadığını söyledi. Taşar, ismin,
marka, uluslararası ve evrensel olduğunu ifade etti.
Komisyonda üniversitenin ismi Medipol olarak kalırken, tasarının Genel Kuruldaki görüşmelerinde itirazın gündeme getirilmesi benimsendi.
SAYLAN'IN CENAZESİ
CHP İstanbul Milletvekili Nur
Serter, ilk kadın Milli Eğitim Bakanı olan Çubukçu'nun, eğitime önemli katkılarda bulunan Türkan Saylan'ın vefatı nedeniyle sessiz kalmasından üzüntü duyduğunu belirterek, Çubukçu'nun daha duyarlı olması gerektiğini savundu.
Milli Eğitim Bakanı Çubukçu ise Türkan Saylan'ın cenazesine katılamamasını açıklarken, 19
Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla resmi törenlerde bulunduğunu söyledi. Çubukçu, Saylan'ın iki oğluna da taziye
mesajını ilettiğini bildirerek, ''Türkiye'de kız çocuklarının okula gitmesi adına yaptığı mücadeleden dolayı, kendisini rahmetle andığımızı söyledim. Hem mesaj yayımladım hem rahmet diledim'' dedi.
SERTER, SALONU TERK ETTİ
CHP'li Serter, üniversitelerin açılmasının, ''otomatiğe bağlanmasının'' ve ''İld
e devlet üniversitesi nasıl olsa var, oradan öğretim üyesi alırız'' anlayışının son derece yanlış olduğunu belirtti.
Serter, kursta
sertifika ya da lise diploması verir gibi, çok sayıda üniversite
mezun etmekle sayısal tatmin yaşandığını kaydetti.
Yeni kurulan üniversitelerde çok sayıda hukuk fakültesi açıldığına işaret eden Serter, 2007'de 32 olan hukuk fakültesi sayısının, 2009'da 48'e ulaştığını belirtti. Serter, özellikle, doğrudan insanla ilgili tıp ve hukuk gibi fakülteleri açarken, öğretim üyesi ihtiyaçlarının dikkate alınmasını istedi.
Kurulacak üniversitelerdeki hukuk fakültelerinin kaldırılmasına ilişkin verdiği önergenin kabul edilmemesi üzerine Serter, Bakan Çubukçu'dan bunun gerekçesini sordu.
Çubukçu, kendisinin de hukuk fakültesi mezunu olduğunu, okuduğu dönemde Türkiye'de 3 hukuk fakültesi bulunduğunu, o dönemde de bu fakültelerin kurulmasına karşı çıkıldığını anlattı. Çubukçu, Serter'in bazı gerekçelerine katıldığını ancak tepkilerini, şahsına yönelik olarak sert bir üslupla dile getirdiğini söyledi.
Serter, Çubukçu'nun şahsına yönelik bir yaklaşımının olmadığını söylemesi üzerine, Komisyon Başkanı Sağlam, ''Beğenirsiniz, beğenmezsiniz'' dedi.
Nur Serter'in ''Siz beni paylayamazsınız, kimseyi azarlayamazsınız'' demesi üzerine Sağlam, ''Devletin Bakanına bar bar bağırıyorsunuz. Bakana soru sordunuz,
cevap verdi'' diye tepki gösterdi.
Komisyonun en uyumlu çalışanlarından biri olduğunu ifade eden Serter, ''İktidarın önergelerini yürekten destekledim, muhalefet üretmek için değil, milli eğitime katkıda bulunmak için burada bulundum. Ama azarlanmayı hak etmiyorum'' diyerek salonu terk etti.
Toplantının başlangıcında üniversite kurulmasına ilişkin tasarılar birleştirilerek görüşüldü. Birleştirilerek görüşülen tasarı, yapılan
oylama sonucunda kabul edildi.
AA