Memur-Sen'i ziyaret eden Özcan, Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet
Gündoğdu ve
sendika üyeleriyle Konfederasyon Genel Merkezi'nde bir araya geldi.
Gündoğdu, burada yaptığı konuşmada Özcan'ın üniversitelere
özgürlük ve bilimi taşımanın öncüsü olduğunu söyledi. Özcan'ın, hata olarak gördüğü şeylerin bile Tükiye'ye faydalı olduğunu anlatan Gündoğdu, böyle birine teşekkür ettiklerini kaydetti.
Başörtüsü ve
katsayı yasaklarının 28
Şubat sürecinin dayatması olduğunu ifade eden Gündoğdu, Özcan'ın bu yasaklara karşı öncü olarak üyelerinin gönlünde taht kurduğunu anlattı.
CHP İstanbul Milletvekili Fatma Nur
Serter ile
Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz'ın, Danıştaya yaptıkları başvuruda katsayı uygulamasının iptali ve yürütmenin durdurulması için
dava açtıklarını, gerekçe olarak da ''eğitimde fırsat eşitliği''ni gösterdiklerini söyleyen Gündoğdu, şöyle konuştu:
''Böyle bir eğitimde fırsat eşitliği olmaz. Dün ikna odalarını kurarak bu milletin çocuklarıyla alay edenlerin şimdi yine milletin çocuklarını eleyerek sadece kendilerinin birer çocuğuna gelecek vermek gayreti inşallah yargıdan kabul görmez.
Yargıdan kabul görse de artık bundan sonra bunun karşılığı olmaz.
Milli Eğitim Bakanlığının da sayın başkanın attığı adımların aynısını milli eğitimde her türlü yatay, dikey geçişi serbest kılan ve düzenlemeyi, kendisine düşeni yaparak yargının da bu işle meşgul olmasını sağlamaması, mesul olmaktan kurtarması gerekiyor.
Hazreti İbrahim'i ateşe atarlar. Ateşe doğru iki
yolculuk vardır. Biri karga, biri
serçe.
Kargaya kimse niye odun taşıyorsun demez. Onu ona yakıştırırlar ama serçeyle alay ederler. (Gagandaki bir damlacık suyla o ateşi söndüreceğini mi zannediyorsun) diye. O da (Safım belli olsun) der. (Yerim, duruşum belli olsun) der. Ben, serçe misali yerini belli edenlere
selam olsun diyorum. Kargalar hep utanmaya devam edecek, ister Danıştaya müracaat etsinler, ister Yargıtaya, ister
Anayasa Mahkemesine, ister halkçıyız diye bangır bangır bağırsınlar. Bu milletin çocuklarının geleceğini, çözdüğü sorulara değil, diplomasına bakarak karartmaya çalışanların bu
ülkede gülecek yüzü olmayacak inşallah.''
-''YÖK'ün kara kutu imajı azıcık silindi''-
Prof. Dr. Özcan da konuşmasının başında Gündoğdu ve Memur-Sen'e teşekkür etti.
Yakl
aşık bir ay önce YÖK Başkanlığından ayrıldığını anlatan Özcan, görevi sürecinde kendilerini üzen ve sevindiren şeyler olduğunu, ancak genel itibarıyla çok olumlu bir dönem geçirdiklerini kaydetti.
Göreve geldiğinde
ODTÜ'de katıldığı ilk
Üniversiteler Arası
Kurul (ÜAK) toplantısında, rektörler ve ODTÜ
öğretim üyelerinin salona giden yolun iki tarafında, ''
Türkiye laiktir, laik kalacak'' sloganlarıyla
protesto da bulunduklarını anlatan Özcan, yaptığı konuşmasının ÜAK'ın görevinin YÖK'e
tavsiye kararında bulunma, siyasetle uğraşmama mesajı taşıdığını söyledi.
Özcan, o günlerin zor günler olduğunu ancak bugün üniversite rektörlerinin birbirine dostça davrandığı bir ortama gelindiğini ifade etti.
''YÖK'ün bu asık suratı, kara kutu imajı azıcık silindi'' diyen Özcan, yaptıklarının neticesinin çok daha sonra ortaya çıkacağını vurgulayarak, neticeler ortaya çıktıkça daha çok teşekkür edileceğini ifade etti. Özcan şöyle konuştu:
''Şimdi kimsenin bu işleri gerçekten derinlemesine anladığını ve takdir ettiğini zannetmiyorum. Katsayı gibi, başörtüsü gibi halkımızın vicdanında yara haline gelmiş bir meselenin halledilmesi belki hepimizin gönlünü okşuyor, bizi mutlu ediyor. Gerçekten de 11 yıllık eziyetin bitmiş olması çok önemli bir şey. Ben bir öğrencinin sabah okula gittiğinde insan onuruna karşı, başörtüsünün çıkartılıp, kafasına başka bir şeyin konulmasını, okul bittikten sonra tekrar aynı yerde
kıyafet değiştirmesini gerçekten çok onur kırıcı, insanlık onuruna aykırı bir şey olarak görüyorum. Bunu hiç istemezdim Türkiye'de. Bunu nasıl yaptık onu da anlayamıyorum. Bu memleket nasıl 11-12 yıl bu eziyeti çekti. Nasıl bu işe bulaştı. Niye bu kadar insanımıza eziyet çektirdik onu da pek anlayamıyorum ama bizim dönemimizde bitmiş olması beni fevkalade memnun etti. Bunlar önemli şeyler ama daha önemlisi, YÖK denen kurumu halka açtık. Artık insanımız buraya girer oldu, konuşur oldu. O dönemlerden bu dönemlere geldik.''
Özcan, çok acil çözülmesi gereken meselelerin halledildiğini belirterek, bundan sonra da yapılacak çok şey olduğunu kaydetti.
Hizmet vermek için daha uygun bir zemin olduğunu anlatan Özcan, şimdi üniversitelerdeki eğitim, öğretimin kalitesinin geliştirilmesi konusunda faaliyetlerde bulunulması gerektiğini söyledi.
Özcan, başkanlığı döneminde üniversite kontenjanlarının arttırıldığına da dikkati çekti.
-''
Öğrencilerin önünde engel istemiyoruz''-
Özcan, katsayıların kaldırılmasının da önemli bir iş olduğunu belirterek, ''CHP'nin dediğinin aksine tam eşitlikçi olan budur. Biz öğrencilerin önünde hiçbir engelin olmamasını istiyoruz. Ne kadar geçiş varsa hepsini serbest hale getirdik.
Yurt içi ve
yurt dışı öğrenci ve
öğretim görevlisi değişimine de değinen Özcan, bunun için de Farabi ve
Mevlana programlarını başlattıklarını kaydetti.
Üniversiteye
eleman alma sürecinde de bir iyileştirme yapıldığının altını çizen Özcan,
yabancı dil konusunda yaptıkları çalışmayla bütün öğretim elemanları ve üyelerinin eğitim için yurt dışına gönderilmeye başlandığını söyledi.
Özcan, ''af'' meselesinin üniversitelerin işinin aksamasına, yavaşlamasına neden olduğunu dile getirerek, bunun için de bir çalışma yaptıklarının altını çizdi.
Üniversite giriş sisteminde değişiklik yapıldığını ve tekrar iki aşamalı sisteme geçildiğini anlatan Özcan, yeni sistemin hem veliler hem öğrencilerce tasvip edildiğini bildirdi.
-''
Arapça yazılan mektuplara
cevap verilmiyordu''-
Özcan, uzaktan eğitimin yanı sıra uluslararası ilişkilere de çok önem verdiklerini söyledi.
Kendilerinden önce Arapça yazılan herhangi bir mektuba hiçbir şekilde cevap verilmediğini açıklayan Özcan, bazı ülkelere sınırlama getirildiğini, bu ülkelerle kesinlikle ilişki kurulmadığını da dile getirdi.
Bu tabuyu yıktıklarını vurgulayan Özcan,
Suriye,
Irak,
İran, ne kadar ülke varsa hepsiyle güzel ilişkiler kurulduğunu ve öğrenci mübadelesi yapıldığını da bildirdi.
Yabancı öğrenci sınavını da kaldırdıklarını anlatan Özcan, uluslararası kabul gören bütün kriterlerle öğrenci alınabileceğini söylediklerini kaydetti.
Özcan, bundan sonra Türkiye'de, öğrencilerini kendi seçen, kaynaklarının bir kısmını kendi yaratıp özgürce kullanan, ülkenin sorunlarına, ihtiyaçlarına cevap veren, siyasetten tamamen uzak, bilimsel çalışmalara odaklanmış üniversiteler görmek istediğini söyledi. Özcan, ''Üniversitenin amacı halka
hizmettir. Halka hizmet etmeli, ihtiyaçlarını karşılamalı, sorularına cevap vermelidir'' diye konuştu.
-Sorular-
Yusuf
Ziya Özcan, bir gazetecinin CHP'li milletvekillerinin Danıştaya yaptıkları katsayı uygulamasının iptali ve yürütmesinin durdurulması başvurusuyla ilgili sorusu üzerine, ''Bu müracaattan pek bir şey çıkacağını zannetmiyorum. Bu bence eşitlik adına yapılmış bir adımdır. Yargı gereken kararı verecektir'' dedi.
Aynı soruyu Gündoğdu da şöyle yanıtladı:
''Ben bu davayı açanların buradan bir sonuç beklediği kanaatinde değilim ama onların bir itikadı var. Bu hangi dinin itikadıdır bilmiyorum. Dinler tarihçisi uzmanlar araştırsınlar. 28 Şubat sürecinde o dinin emriyle alt yapıya hiç bakmadan, öğrenciye, milli eğitime, halka, millete, bilime, pedagojiye hiç bakmadan bir şey dayattılar. Bunun milletin müktesep hanesinde kalması gerektiğini ve ne yapılacaksa buna dokunmadan yapılması gerektiğini söylüyorlar. Bu kabul edilebilecek bir tablo değil. Altyapıya getirilen dayatma, katsayı, değerler eğitimini, din eğitimini, mesleki eğitimi, yönlendirmeyi, tamamını yok etmiştir. Dünyada da bunun bir karşılığı yoktur. Kamuoyuna çağrım, bu davayı açanların ciyaklamasına değil, bu davayı açanlara 'Siz utanmıyor musunuz? Bu katsayı engelini getirdiniz, hala bunun arkasında duruyorsunuz' demesi gerekir.''
Gündoğdu, Danıştayın böyle bir şeye sıcak yaklaşacağını da düşünmediğini ifade ederek, davanın ''lüzumsuz'' olduğunu savundu.
Özcan da insanların karar verme sürecine müdahale edilmemesi gerektiğini, meslek okuluna gidiyor diye ''sen orada kalacaksın'' denmesinin doğru olmadığını kaydetti. Özcan, ''Bırakın herkes istediği kabiliyet ölçüsü nispetinde istediği yere gitsin. Esas olun budur'' diye konuştu.
Bir gazetecinin, yeni görevinin netleşip netleşmediğini sorması üzerine Özcan, sadece Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'in
büyükelçi olması yönünde bir tavsiyede bulunduğunu bildirdi.
Gündoğdu, daha sonra Özcan'a bir ebru tablosu
hediye etti.