Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanvekili Latif Selvi, hem amirlerinden hem de meslektaşlarından kaynaklı psikolojik olarak yıldırmaya maruz kalan her dört öğretmenden birinin meslek hayatının olumsuz yönde etkilendiğini, her beş öğretmenden birinin ise yıldırmaya bağlı stres yaşadığını beyan ettiğini söyledi. Selvi, "Bu sonuçların bir toplumun sürdürülebilirliği ve gelişimi için olmazsa olmaz kurumlardan biri olan eğitim kurumunun çok ciddi bir tehlikeyle karşı karşıya olduğunun işaretidir." dedi.
Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanvekili Latif Selvi, genel merkezde 'Öğretmenlerin Yıldırma Algısı ve Tecrübeleri Araştırması' sonuçlarını açıkladı. Selvi, İş yerindeki rekabete dayalı hem amirlerden hem meslektaşlardan kaynaklı psikolojik olarak yıldırmaya maruz kalan her dört öğretmenden birinin meslek hayatının olumsuz yönde etkilendiğini dile getirdi. Selvi, araştırmanın yıldırma, öğretmenlerin bireysel hak ve özgürlüklerinin ihlal edilmesi veya engellenmesi sonucunu ortaya çıkaran bir şiddet türü olarak nitelendirildiğinin altını çizdi.
Selvi, araştırmanın 12 ilde İstanbul, Ankara, İzmir, Çanakkale, Sakarya, Adana, Kayseri, Samsun, Trabzon, Erzurum, Malatya, Şanlıurfa illerinde temel eğitim ve ortaöğretimde görev yapan 2 bin 39 öğretmenle yüz yüze anket tekniğiyle yapıldığını söyledi. Selvi, Anket formunun, yıldırmaya ilişkin veri toplamak üzere öğretmenlerin genel ve sosyal durumu, yıldırmaya ilişkin algı düzeyleri ve tecrübe edilen yıldırmanın düzeyini, kaynağını ve sonuçlarını tespit etmeyi amaçlayan sorulardan oluştuğunu belirtti.
HER İKİ ÖĞRETMENDEN BİRİ YILDIRMAYA MARUZ KALIYOR
Araştırmada her iki öğretmenden birinin meslek hayatı boyunca yıldırmaya maruz kaldığını ifade ettiklerini kaydeden Selvi, araştırma hakkında şu bilgileri aktardı: "Araştırmaya katılan öğretmenlerin yaklaşık yüzde 45,7'sinin meslek hayatları boyunca, bir şekilde yıldırmaya maruz kaldığını ortaya koymaktadır. Bu sonuç, psikolojik şiddet olarak da tanımlanan yıldırmanın, temel ve ortaöğretim kurumlarında görev yapan öğretmenler arasında yaygın bir şekilde yaşandığı anlamına gelmektedir. Araştırma sonuçları, yıldırmanın iki temel belirleyeni olarak kabul edilen yıldırmaya maruz kalma sıklığı (en az haftada bir kez) ve yıldırma süresi (en az altı ay) ölçeğine göre değerlendirildiğinde, öğretmenlerin maruz kaldıkları yıldırmadan önemli ölçüde etkilendiklerini göstermektedir. Araştırma sonuçları, öğretmenlerin yıldırma algı ve tecrübelerinin; il, okul türü, öğrenim düzeyi, çalışma süresi gibi değişkenler açısından farklılık gösterdiğini ortaya koymaktadır. Dolayısıyla yıldırmayı önlemeye yönelik politikaların bu farklılıklar göz önünde bulundurularak çeşitlendirilmesi gerekmektedir."
ÖĞRETMENLER EN FAZLA GENÇ YAŞLARDA YILDIRMAYA MARUZ KALIYOR
Öğretmenlerin özellikle daha genç yaşlarda daha fazla yıldırmaya muhatap olduğunu belirten Selvi, daha ileri yıllarda ise öğretmenlerin daha az yıldırmaya maruz kaldığını savundu.
Araştırma sonuçları, öğretmenlerin çalışma süreleri ile yıldırma tecrübeleri arasında ters orantılı bir ilişki olduğunu gösterdiğini belirten Selvi, şöyle devam etti: "Buna göre, 21 yıl ve daha uzun süre öğretmenlik yapanların yıldırma algı puanı, çalışma süresi 20 yıl ve altında olan öğretmenlere oranla daha düşük (126,03), yıldırma tecrübesi puanı ise daha yüksektir (102,28). 5 yıl ve daha az süre öğretmenlik yapanların yıldırma algı puanı, 6 yıl ve daha uzun süre öğretmenlik yapanlara oranla daha yüksek (164,18), yıldırma tecrübe puanı ise daha düşüktür (88,95). Yani yaş ve çalışma süresi ile yıldırma algı düzeyi ve tecrübesi arasındaki ilişki yıldırmayla mücadelede önem kazanmaktadır. Öğretmenlerin yıldırma algı ve tecrübeleri il değişkeni açısından incelendiğinde, algı düzeyleri, yıldırma tecrübesi, önleyici politikaların varlığı konusunda iller arasında belirgin farklılıklar olduğu görülmektedir. Araştırma sonuçları, yıldırma olgusunun bazı illerde araştırmaya katılan öğretmenlerin zihinlerinde, bu araştırmada incelenen yıldırma olgusuyla örtüştüğünü ve bu illerde görev yapan öğretmenlerde yıldırmaya ilişkin farkındalığın, araştırma kapsamında yer alan diğer illerde görev yapan öğretmenlere göre daha fazla olduğunu ortaya koymaktadır. Farkındalık düzeyinin yüksek olduğu durumlarda, aynı zamanda 'Okulunuzda yıldırmayı önlemeye dönük herhangi bir politika mevcut mu?' sorusu da en çok 'evet' şeklinde yanıtlanmıştır. Ancak politika mevcudiyetinin araştırma sonuçlarına göre, öğretmelerin yıldırmaya maruz kalmalarını engellemeye yönelik kalıcı bir etkide bulunmadığını göstermektedir. Dolayısıyla araştırma bulguları bir ön bilgi kabul edilerek, çok boyutlu ve değişkenli bir sorun olan yıldırma ile gereği gibi mücadele edecek çok katmanlı politikalar geliştirebilmek için her ile özel dinamikleri ortaya koymayı sağlayacak şekilde, bu çalışmanın Milli Eğitim Bakanlığı tarafından genişletilmesinin eğitim sektörü açısından önemli olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır."
HER 5 ÖĞRETMENDEN 1'İ İSE YILDIRMAYA BAĞLI STRES YAŞADIĞINI BEYAN EDİYOR
Araştırmada yıldırmaya maruz kalan her dört öğretmenden birinin meslek hayatının olumsuz yönde etkilendiğini, her 5 öğretmenden 1'inin ise yıldırmaya bağlı stres yaşadığını beyan ettiğini dile getiren Selvi, bu sonuçların bir toplumun sürdürülebilirliği ve gelişimi için olmazsa olmaz kurumlardan biri olan eğitim kurumunun çok ciddi bir tehlikeyle karşı karşıya olduğunun işareti olarak nitelendirdi.
Selvi, "Zira öğretmenlerin maruz kaldıkları yıldırmaya bağlı olarak işe gitme isteğinde azalma, işi bırakma isteğinde artış ve ders başarısında düşüş yaşamalarının yanı sıra stresli bir şekilde derslere girmelerinin verilen eğitimin kalitesini olumsuz yönde etkilemesi kaçınılmazdır." ifadesini kullandı.
ÖĞRETMENLER YILDIRMAYLA İLGİLİ RESMİ ŞİKÂYET MEKANİZMALARINI KULLANMIYOR
Yıldırmayla ilgili resmi şikâyet mekanizmalarını kullananların büyük oranda düşük kaldığını ifade eden Selvi, durumu kabullenme, geri çekilme ya da gayri resmî araçlarla yıldırmayı durdurmaya çalışma daha baskın olduğunu kaydetti.
Öğretmenlerin maruz kaldıkları yıldırma karşısında genellikle, durumun zaten değişmeyeceği düşüncesiyle, yıldırmayı sonlandırmaya yönelik herhangi bir girişimde bulunmadıklarını dile getiren Selvi sözlerini şöyle tamamladı:
"Ayrıca istenmeyen duruma kişinin sadece kendisinin değil, başkalarının da maruz kaldığını bilmesi, durumu kabullenme ve duruma katlanma eşiğini yükseltmektedir. Araştırmaya katılan öğretmenlerin çalıştıkları kurumlarda yıldırmayı önleyici politikaların olmadığını teyit etmesi (yüzde 75,7) dikkate alındığında, maruz kaldıkları yıldırmayı sonlandıramayacaklarını düşünmelerinde ve yıldırmaya karşı tepkisiz kalmalarında, yıldırmayı önlemeye yönelik herhangi bir politikanın geliştirilmemiş olmasının da önemli bir rolü olduğu düşünülebilir." CİHAN