Eski Gümrük Başmüfettişi Necati Can, ihalelerde yapılan yolsuzluklarda dönen paranın, sigara, akaryakıt ve et kaçakçılığı gibi kalemlerin çok üstünde olduğunu söyledi. 17 /25 Aralık yolsuzluk operasyonlarının “iftira” denilerek geçiştirilemeyeceğini belirten Can, “Eğer bu paralar bulunmuşsa, birtakım belgeler varsa, bunun iftira olduğunu ispatlaması gerekiyor. İftira da atılabilir ama siz başbakan ve bakansanız iftira olduğunu ispat edersiniz. Yolsuzlukları çıkarmak casusluk olur mu? Burada devlet görevi yapılmıştır.” dedi.
'37 MİLYAR DOLAR PARA GİRİŞİ VAR'
17/25 Aralık operasyonlarının basit bir olay olmadığını ifade eden Can, “İran’ın zor durumundan dolayı ödeme sıkıntıları dolayısıyla, ambargo dolayısıyla bir fırsat ortaya çıkmış. Bunlar diyorlar ki; ‘bu devletle ilgili değil, buradan elde edilen gelir rüşvete girmez’. Ben de diyorum ki; ‘eğer siz burada ne olduğunu ne yapıldığını kamuoyuna açıklamazsanız halktaki şüphe de artar’. Burada İran için kullanılan bakanlar var. Çok büyük bir olay. İş sadece Sarraf olayı değil. 37 milyar dolara yakın bir para girişi var Türkiye’ye. Bu paranın kaynağı ne?”
70'LERİN EFSANE MÜFETTİŞİ NECATİ CAN
Kamuoyunda ‘Efsane müfettiş’ olarak bilinen ve 1970’li yıllarda sigara ve silah kaçakçılığına karşı verdiği mücadeleyle tanınan Necati Can, sigara, et ve akaryakıt kaçakçılığında geçmiş yıllara göre artış gözlendiğini söyledi.
'YALAN DİYEMİYORLAR. GELECEKTE YARGILANACAKLAR'
17 Aralık operasyonunda devlet kültürüyle bağdaşmayan uygulamalar olduğunu anlatan Necati Can, “Hırsızlık yap ‘ama dinlenmesin’ diyemezsin. Burada devlet görevi yapılmıştır. Bunlar ‘yalan’ diyemiyorlar. Bu işlerin üstünü kapatmaya çalışanların gelecekte yargılanacaklarına inanıyorum.” diye konuştu. Yürüttüğü soruşturmalarla bir döneme damgasını vuran eski Gümrük Başmüfettişi Necati Can, Cihan Haber Ajansı’na çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.
- AK Parti hükümeti döneminde kaçakçılık ve yolsuzluk olayları nasıl bir seyir izledi sizce?
'EN BÜYÜK YOLSUZLUKLAR İHALELERDE'
Şuanda en büyük yolsuzluk gümrüklerde değil ki, en büyük yolsuzluk ihale yolsuzlukları. O kadar büyük ihaleler yapılıyor ki korkunç rakamlar duyuyoruz biz. Bunların denetimi yok. Şuanda hükümetin tavrı şu; ‘efendim iftira atıldı’, işte ‘casusluk’... Eğer bu paralar bulunmuşsa birtakım belgeler varsa, bunun iftira olduğunu ispatlaması gerekiyor.
'PARALARIN FAİZİYLE GERİ VERİLDİĞİNİ BİLMİYOR VATANDAŞ'
Ben çok şaşırıyorum, halk o kadar cahilleştirilmiş ki, ‘Bunu organize edenler paraları oraya koymuş’ diyor, camide namaz kıldığımız adamlar, ‘Paraları oraya zaten polis koymuş’ diyor. Paraların faiziyle geri ödendiğinden haberi yok çoğu vatandaşın. ‘Benim adamım yolsuzluk yaptıysa bu suç değildir’ diyor. Şuanda devlet kültürü almış, hukuku adaleti bilen insan sayısı çok az.
- İhale yolsuzluğu örneklerini biraz açar mısınız? İhalelerde nasıl yolsuzluklar yapılıyor?
'HİÇ BİR İKTİDAR DÜNYANIN EN GÜZEL ŞEHRİNİ BU KADAR SATMADI'
Bu ihale yolsuzlukları daha önceki banka soygunlarından çok daha ağır yolsuzluklar. Tarihi alanlar, telefon konuşmalarında deniyor ya, ‘kupon arazi’ diye, en kıymetli yerler talan ediliyor. Buralar betonlaştırılıyor. O kadar net ki, tarihi alanların peşkeş çekilmesi mümkün değil. Hiç bir iktidar İstanbul gibi dünyanın en güzel şehrini bu kadar satmadı. Tepedeki şahıs, belediye başkanlığı döneminde bu şehir, ‘büyütülemez, satılamaz’ diyor, şuan tam tersini yapıyor.
'KOMİSYON ALINMAYAN İHALELER İPTAL EDİLİYOR'
Bu yolsuzlukların böyle basit olmadığını çevrenize baktığınızda görürsünüz. Mesela Galataport nasıl satıldı? Yüzde kaç komisyon alındı? Öyle bilgiler geliyor ki, komisyon alınmayan ihaleler iptal ediliyor. Burada açıkçası kaçakçılık olayı gibi hemen ortaya çıkacak bir şey değil, Galataport’u ihale eden şahıs, Danıştay’daki davayı da takip ediyor, bunun hukuki yönlerini bu kadar sıkı takip ettiğine göre demek ki komisyon geri alınacak endişesiyle yapılıyor bu işler.
- Son 12 yılda kamu ihale yasası 164 kez değişti. Bu ne anlama geliyor?
'ANLAMI ŞU: ŞUANDAKİ ZİHNİYET PARAYA TAPIYOR'
Ülkenin geleceği yönünden değil de birtakım şahısların gelirlerinin artması yönünden değişiklikler yapılıyor. Nereden nasıl vurgun yapılacak? Veriyorsun rüşveti, binalar dayanıksız diye rapor yazılıyor. İsteseniz de istemeseniz de arsanıza el konuluyor. İstanbul’da gerçek deprem bölgesinde fay hattına yakın yerlerde inşaat yok. Rantı yüksek yerlerde inşaat var. Bunun manası şu; şu andaki zihniyet paraya tapıyor. Yeşil alan yok. İşgal ediliyor, talan ediliyor. Benim başmüfettişlik yaptığım tarihi bir bina satılıyor ve otel yapılıyor. Devletin ciddi mal varlıkları satılıyor.
- 17 -25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bir uzman olarak, ortaya çıkan fotoğrafı nasıl okudunuz?
'İFTİRA OLDUĞUNA İNANMADIM; İFTİRAYSA İSPATLANSIN'
Devletin başında olan şahıs bunun iftira olduğunu ispat etmek zorunda. Siz bunu ‘iftira’ deyip kapatırsanız, mesela ben hiç iftira olduğuna inanamadım. İftira da atılabilir ama siz başbakan ve bakansanız iftira olduğunu ispat edersiniz. Yolsuzlukları çıkarmak casusluk olur mu? Siz telefonda arsa satarsanız, ‘kupon arsa’ derseniz, ben de derim ki, siz bu görevlere gelecek insan değilmişsiniz. Emlakçı olacakmışsınız, yanlış görev seçmişsiniz.
- 17-25 Aralık soruşturmaları için ‘Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk operasyonu’ dendi. Katılıyor musunuz?
'ŞİMDİYE KADAR BÖYLE BİR YOLSUZLUK DUYMADIK'
Şuandaki belgeler bilgilere göre bu şekilde tabi. Öyle bir zihniyet oluşmuş ki farklı kanallardan büyük paralar kazanmayı meşrulaştırmışlar. Milyon dolarlar çıkıyor, daha başka iddialar da vardı. Şimdiye kadar biz böyle bir yolsuzluk duymadık. Vardı daha önceki dönemlerde ama böyle paralar ortaya çıkmamıştı. Banka genel müdürünün evinden bu kadar çıktığına göre demek ki para koyacak yer yok. Yolsuzluklardan elde edilen paraları koyacak yer yok. Öyle anlaşılıyor. İktidarın bu konuyu aydınlatması lazım. Karşı tarafa saldırarak bu konuyu kapattılar. Önceki soruşturmalarda birtakım hatalar yapılmış mıdır? Bunlar tartışılır. Son yirmi yılda Emniyet’te kapasite ve kalite olarak önemli bir yükselme vardı, kalite yükselmesi.
'YALAN DİYEMİYORLAR ÇÜNKÜ ÇÖKMÜŞLER İSTEDİKLERİNİ YAPIYORLAR'
Polislerin davranışları, takiplerinde keyfilik azaldı. Biz bunları kendi aramızda konuşuyoruz. Şimdi burada da dinlemeler yapılmış. ‘Efendim dinleyemezsin’…Nasıl dinleyemem?... Sen hırsızlık yap, ben bunu dinlemeyeyim öyle mi? Burada devlet görevi yapılmıştır. Çok ciddi bir devlet görevi yapılmıştır. Devlet görevi değilse, bakın bunlar ‘yalan’ diyemiyorlar. Konuşmalara yalan diyemiyorlar. Türkiye’de siyaset, yargı, bürokrasi o kadar çökmüş ki adam istediğini yapıyor. Diyor ki, ‘Bana millet yetki verdi, kanun değiştiririm, hırsızlık da yaparım, her şeyi satarım, bunlar umurumda değil’ diyor. Şu anda teftiş kurulları çöktü. Üstelik bu olayları yapanlar dinimizi kullanıyorlar, inancımıza zarar veriyorlar.'
CHA