Efendimiz, sebeplere riayet ve tevekkül dengesini nasıl kurmuştu?

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Perşembe, Ağustos 22 2019
Dr. Ali Demirel bir okuyucudan gelen 'Efendimiz, sebeplere riayet ve tevekkül dengesini nasıl kurmuştu?' sorusunu cevapladı

DR. ALİ DEMİREL- SAMANYOLUHABER.COM

Soru: “Allah Resûlü (s.a.s.) karşılaştığı büyük-küçük problemler karşısında nasıl hareket etmiştir? Çözüme giden yolda iradesinin, akıl-mantık ve muhakemesinin rolü nedir? Efendimiz, sebeplere riayetle tevekkül arasında nasıl bir denge kurmuştur?” (Kalender K.)

Sorunuz tek soru gibi gözüküyor ama aslında üç ayrı soru. Cevabı da uzun bir seminer konusu aslında. Ancak biz bir makale çerçevesinde sorunuzu cevaplandırmaya gayret edeceğiz.
 
Öncelikle irade, tedbir ve tevekkülün, Allah Resûlü’nün muhatap olduğu problemleri çözme noktasında ortaya koyduğu hamlelerinin sacayakları olduğunu görüyoruz. 
 
Her şeyden önce Efendiler Efendisi, yirmi üç yıllık peygamberlik hayatında toplumu ıslah adına, insana dokunurken her daim iradesinin hakkını vermiştir. O, bir taraftan Allah’a olan engin tevekkül ve itimadını ortaya koymuş, öte yandan karşılaştığı problemlerin çözümü adına alınabilecek bütün önlemleri almış, atılabilecek bütün adımları yerinde ve zamanında atmıştır. 
 
O’nun nübüvvet hayatı bu hakikatin misalleriyle doludur. Hangi misali verelim  diye düşünürken, konu Efendimiz olunca her zaman yaptığımız gibi öncelikle peygamberyolu.com sitesine bi bakalım dedik. Orada Yücel Men Hocamızın kaleme aldığı “Efendimiz’in hayatında sebeplere riayet ve tevekkül” başlıklı yazısı dikkatimizi çekti.
 
Yazıyı okuyunca Yücel Hoca’nın verdiği misaller tam da Kalender Bey’in sorusunun cevabı mahiyetindeydi. Yazıda verilen bir misali buyurun beraberce okuyalım:
 
Hz. Abbas’ı niçin Mekke’de bırakmıştı?
 
Habeşistan hicretinin ardından yaşanan gelişmeler göstermişti ki müşriklerin, Müslümanlara tahammülsüzlüğü sadece Mekke ile sınırlı değildi. 

Bu haberler de ilginizi çekebilir