Efendimiz (as) bayram günü ağlayan yetimin yüzünü güldürmeden bayram yapmamıştı

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Perşembe, Ağustos 31 2017
Allah ve Resulullah’la olan bağımız koptuğu, ahlak, fazilet ve güven duygusunu kaybettiğimiz andan itibaren, hayat düzenimiz, içtimaî ahengimiz, maddî refahımız, huzurumuz bozuldu; itminanımız ve ümitlerimiz kayboldu. Ondan sonra bir umumî yıkılış ve dökülüş başladı. Surlar yıkıldı, yollar perişan oldu.. Ağlamak kaderimiz oldu.. Gerçek Bayrama da hasret kaldık...
Azıcık imanı ve vicdanı bulunan, mezarlara perde gerip, arkasında zevk edemez! Cenaze evinde düğün alayı olmaz!. Musallanın başında gülüp oynamak, değil Müslümana sıradan bir insana bile yakışmaz!

Şefkat Peygamberi (sav) bir bayram günü, ağlayan tek bir yetimin yüzünü güldürmeden bayram yapmamıştı... Oysa bugün, koskoca bir ümmet adeta öksüz ve yetim durumda...! Hususiyle ülkemizde onbinlerce kadın, gözünü dünyaya yeni açmış yüzlerce masum yavru, annesini babasını ziyarete giderken onlarla cennette buluşmak üzere hayatını yolda kaybeden yavrular, bayramda güzel elbiselerini giyerek mutluluk içinde anne baba dede neneleriyle, kardeşleriyle sevinç içinde oynayamayan çocuklar varken, bütün bunlar gerçek manada huzur içinde bayram yapma imkanını elimizden almaktadır.

Bir gün, Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), bayramlık elbiseler giymiş çocukların neşe ve sevinç içinde oynadıklarını görmüştü. Onların yanından geçerken, yırtık elbiseli, boynu bükük bir çocuğun, kenarda oturup, diğerlerini hüzünle seyrettiğine şahit olmuştu. Rahmet Peygamberi (sav) hemen onun yanına yaklaşıp, halini hatırını sorup, gönlünü almak istemişti.. 

Çocuk, Efendimiz‘e (sav) babasının cihad meydanında şehit olduğunu söylerken ve kimsesizliğinden dert yanarken, iyice gözyaşlarına boğulmuş, ağlıyordu.. Ferîd-i Kevn ü Zaman (aleyhissalâtu vesselam) Efendimiz, çocuğun ellerinden şefkatle tutmuş, saçlarını sevgiyle okşamış ve:
“Yavrum, Allah Rasûlü baban, Âişe annen, Fatıma ablan, Hasan ile Hüseyin de kardeşlerin olsun, ister misin?” demişti. 

Sonra da o yetimi alıp, hane-i saadetlerine götürmüş, yedirmiş içirmiş ve güzelce giydirmişti. Dahası -“İsmim Büceyr” diyen bu yetime Allah Rasulü (sav): “Artık senin adın Beşir olsun” buyurmuş ve adeta ona yeni bir doğum yaşatmıştı.. Beşir, oynayan çocukların yanına döndüğünde artık gülüyor ve bayram ediyordu...

İşte Şefkat Peygam

Bu haberler de ilginizi çekebilir