Duya duya... Doya doya...

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Pazartesi, Mayıs 27 2019
İşte böyle okunan ve dinlenen Kur’an insanın bütün hissiyatına ve lâtifelerine siner ve onları da gıdalandırır.

ABDULLAH AYMAZ - SAMANYOLUHABER.COM 

Maalesef bizler gaflet içinde, ibadetlerimizi, alışkanlık ve âdet kabilinden yerine getiriyoruz… Haydi robot gibi, hâşa baştan savma gibi demesek de gerçek şekilde duya duya, doya doya tam edâ edemiyoruz. Kıldığımız namazların her rekatinde “İyyake na’büdü ve iyyake nesteîn” yani  “Ancak Sana ibadet ederiz ve sadece Senden yardım isteriz” ifadesini kullanıyoruz ama bu mübarek kelimeleri söylerken aklımız ve kalbimiz nerede acaba? Gerçekten tam bir huzurda, hakiki bir muhataplık şuuru içinde miyiz?  det kabilinden söyleyip geçiyor muyuz?

Mustafa Sungur ve Bayram Yüksel Ağabeylerin hatıralarına bir bakalım, ne diyorlar? “Üstadımızın öyle bir okuyuşu vardır ki, bizler arkasında ürperirdik… Tekbirleriyle âdeta duvarlar sarsılırdı.”  Sanki zelzele işe sarsılmış gibi kendilerini hisseden bu talihli talebelerinin namazlarında da bu tatlı güzelliğin yansımalarında huşuyu  ve huduyu  bizler de hissederdik…
Vanlı Molla Hamid Ağabeyimiz onun tekbir, tesbih ve tahmidlerinden bahsederken “Top güllesi gibi” söylediğini ifade ediyor.

Van’dan Barla’ya sürüldüğünde, Muhacir Hafız Ahmet Ağabeyimizin misafirhanesinde kalırken ilk gece Üstad evrad ve ezkarını okurken, yalvarış ve yakarışın yakıcı iniltisinden evin lerzeye geldiğini fark eder. Hanımını uyararak “Başımıza devlet kuşu kondu!” der. O mânevi hazzı, zevk eden bu insanlar, artık Üstad ve mürşidlerini bırakabilirler mi?..

Sahabe Efendilerimizi anlattığı bahiste Üstadımız şöyle bir tesbitte bulunuyor: “Bir zaman kalbime geldi; niçin Muhyiddin Arabî gibi hârika zâtlar SAHABELERE  yetişemiyorlar?”  Sonra namaz içinde ‘Sübhane Rabbiye’l-âlâ’ derken, şu kelimenin mânâsı inkişaf etti. Tam mânâsıyla değil, fakat bir parça hakikati göründü. Kalben dedim: ‘Keşke bir tek namaza bu kelime gibi

Bu haberler de ilginizi çekebilir