1 Mayıs 2014’de verdikleri karardan 5 gün sonra örgüt diye tutuklanan hakimler Mustafa Başer ve Metin Özçelik’in Yargıtay 16.Ceza Dairesinde görülen davasının 6.duruşması 13 Temmuz’da (yarın) görülecek. Dava öncesi iktidarın Yargıtay ve Danıştay üyelerinin üyeliklerinin yasa ile düşürülmesine ilişkin kanunu meclisten geçirmesi ile yargılamanın seyrinin nasıl olacağı da tartışılıyor. Selam dosyasında dinleme kararı verdikleri için açığa alınan hakimler ve savcılar tarafından kurulan 49’lar Platformu hakimlerin yargılanması ve davanın seyri ile alakalı birçok tespitte bulundu. Platform tarafından yapılan açıklamada “yetkisi askıya alınmış bir mahkemenin, yapacağı en doğru iş derhal tahliye kararı vermektir” denildi. Açıklamada, hakimlerin haklarında tahliye kararı verdikleri polislerin 40’ının tahliye olduğunun altı çizilirken, iki hakimin siyasi nedenlerle tutuklu bulunduğu belirtildi. Hakimlerin polisler hakkında tahliye kararı vermesi sonrası açıklama yapan dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun da dinlenmesi gerektiği, zira elimizde belgeler var dediği halde belgeleri gösteremediği anımsatıldı.
49’lar Platformu tarafından yapılan açıklama şöyle:
Türkiye tarihinde kararlarından dolayı tutuklanan ilk hâkimleri olan M. Özçelik ve M.Başer’in 13 Temmuz’da Yargıtay’da duruşması yapılacak. Hakimler yaklaşık 15 aydır tutuklu yargılanmakta ve tutukluluğun devamına ilişkin hiç bir somut gerekçe gösterilememektedir. Hâkimlerin tutuklanmasına gerekçe gösterilen tahliye kararına esas 63 tutuklu polisten 40'ı iddianame dahi okunmadan tahliye edilmiştir. Üstelik bu tahliye kararları HSYK seçimlerinden sonra dizayn edilen terör mahkemelerince verilmiştir.
'DAVUTOĞLU: ELİMDE BELGELERİ VAR'
Ağır ceza mahkemelerince verilen tahliye kararları ile, Sulh Ceza hâkimliklerince verilen tutuklama kararlarının haksızlığı da tescil edilmiştir. Yargılama merciince verilen bu kararlar, tutuklu hâkimlerce verilen tahliye kararlarının haklılığını da teyit etmektedir. Üstelik: "Talimat aldılar elimde belgeleri var" diyen dönemin başbakanı hiç bir açıklama yapamadan tarihteki yerini alalı aylar oldu. Nasıl adalet ki; eylem ve fikir birliği yaptıkları asli fail olduğu iddia edilen polisler tahliye olalı aylar oldu, hakimlerse hala tutuklu. Bu tutuklamaların tüm hâkimlere gözdağı vermek amacıyla muktedirlerin isteğiyle yapıldığını sağır sultan bile duydu.
'İNSAN HAKLARI İHLALİNE BİR AN ÖNCE SON VERİLMELİ'
Yargıtay ya somut deliller sunmalı ya dönemin başbakanını bildiklerini açıklamaya davet etmeli yada derhal tahliye kararı vermelidir. Hakimleri haksız tutuklamalara karşı kendi özgürlüklerini feda etmiştir. Bu nedenle Avrupa’da insan hakları ödülüne aday gösterilmiştir. Hakimlerin haksız tutukluluğu kendileri ve aileleri için işkenceye dönüşmüştür. Bu insan hakları ihlaline bir an önce son verilmelidir.
'EN DOĞRU İŞ DERHAL TAHLİYE KARARI VERMEKTİR'
Yargı paketi meclise sunulmakla yüksek mahkemelerde bir boşluk ve askı süreci oluşmuş, doğal hâkimlik ilkesi ihlal edilmiştir. Yeniden yüksek yargı üyeliğine seçilebilme baskısı altındaki yargıçların tarafsız ve bağımsız karar vermesi pek mümkün değildir. Defaten yasa değişikliği sonucu oluşturulup görev ve yetkileri belirlenen Yargıtay’ın mevcut hali dahi doğal yargıçlık ilkesine aykırıydı. Son yasa değişikliği ile tarafsızlık, bağımsızlık ve doğal yargıçlık ilkesi bir kez daha ağır ve açık şekilde ihlal edilmiştir. Yasa değişikliği ile adil yargılanma hakkının tüm ilkelerinin ihlal edildiği Yargıtay’da tutuklu hâkimlerin yargılaması devam edecek. Yargılamayı yapacak heyet yeniden seçilebilecek mi, seçilse bile aynı görev ve yetkiyle donatılacak mı? Bu konuda güvence mi verildi? Cevap evetse kurgulanmış bir mahkemeyle karşı karşıyayız demektir. Cevap hayırsa hangi yetkiyle yargılamaya devam edecektir.Özgürlük hakları en baştan itibaren zaten ihlal edilen hâkimlerin, tutukluluk halinin devamıyla hak ihlali katlanarak devam etmiştir. Yasanın meclise sunulmasıyla birlikte görev ve yetkisi askıya alınmış bir mahkemenin, yapacağı en doğru iş derhal tahliye kararı vermektir.
Bu şartlar altında mahkemenin savunma alması dahi hak ihlalidir. Yeniden seçileceği kuşkulu bir mahkeme sadece zorunlu işleri yapabilir. 13 Temmuz’da tutuklu hakimlerin Yargıtay 16.Ceza Dairesinde duruşması var. Hukukun üstünlüğüne samimi olarak inan herkesi bekliyoruz. Yaklaşık 8 aydır devam eden duruşmaların bir celsesine dahi katılma cesareti ve gayreti göstermeyenlerin samimiyetine inanmıyoruz.
Arzu Yıldız/ Haberdar