Andrew Gardner, gündeme yönelik soruları Uluslararası Af Örgütü’nün Londra’daki merkez binasında cevapladı. Gardner, Türkiye’deki terörle mücadele yasalarının suistimal edilerek gazetecilerin yargılandığına veya medya gruplarına baskın yapıldığına dikkat çekti.
İpek Holding’e yapılan polis baskını buna örnek olarak gösteren Gardner, görünürde terörle mücadele yasası gerekçesiyle yapılan polis baskınında, asıl hedefin holding bünyesindeki medya kuruluşları olduğunun altını çizdi.
Amnesty Türkiye uzmanı, “İpek’e yapılan baskının benzerini daha önce de görmüştük. Bu baskınlarla hedeflenen medya şirketleri ve biz bu baskınları çok yakından takip ediyoruz.” diye konuştu.
Türkiye’deki medya özgürlüğü meselesinin her zaman problemli olduğunu ve son birkaç yıl içinde bu durumun daha da kötüleştiğini vurgulayan Gardner, “Amnesty olarak iki yıl önce ‘Türkiye’de ifade hürriyeti’ raporu yayınladık. Bu raporda, özellikle terör yasasıyla yargılanan gazetecilerin durumunu inceledik ve gördük ki terörle mücadele yasaları gazeteci ve muhalifleri tutuklamak için büyük ölçüde suistimal ediliyor.” dedi.
Geçtiğimiz hafta Diyarbakır’da gözaltına alınan ve daha sonra serbest bırakılan İngiliz gazeteciler konusunda Gardner, “Türk güvenlik güçleri ile PKK’nın çatışmalarının arttığı bir dönemde, bununla ilgili haber çalışan gazetecilere yönelik yeni bir gözaltı dalgası olacağına ilişkin endişelerimiz var.” yorumunda bulundu.
Samanyolu Medya Grubu başkanı Hidayet Karaca’nın yaklaşık 9 aydır hapishanede tutulmasına ilişkin ise Gardner, “Amnesty olarak biz bu duruma daha önce tepkimizi ortaya koymuştuk. İddianame olmadan bu konu hakkında detaylı yorum yapmamız doğru olmaz. Ancak genel bir kaide olarak, insanlar tutuklu yargılanmamalılar.” diye konuştu. Gardner, mevcut yasaların gazetecileri sorgulamada “adaletsizce” uygulandığının altını çizdi.
“Medya özgürlüğü meselesi, Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecindeki temel konulardan birisi." diye konuşan Gardner, "Türkiye ayrıca Avrupa Konseyi üyesi. AB ve Avrupa Konseyi’nden daha önce bazı açıklamalar yapıldı ancak ifade hürriyeti Türkiye’de büyük ve gittikçe de büyüyen bir problem. AB ve Türkiye’nin müttefikleri düzenli bir şekilde bu endişelerini daha çok dile getirmeliler.” ifadesini kullandı.
MUHALİF HER GÖRÜŞE YÖNELİK BASKI VAR
Türkiye’de son birkaç yıldır otoriter eğilimlerin arttığını ve özellikle kaba güçle bastırılan Gezi protestoları ile birlikte bu durumun daha da görünür hale geldiğini belirten Gardner, “Muhalif görüşleri bastırmaya yönelik otoriter eğilimler sadece gazetecilere yönelik değil. Hükümete muhalif görüşte olan herkese hedefe konulmuş durumda. Uluslararası Af Örgütü olarak bu durumdan çok ciddi endişe duyuyoruz.” diye konuştu. CİHAN