Fransa'nın en büyük uluslarası ekonomi araştırma merkezi (CEPİİ) uzmanı Deniz Ünal, Bank Asya yönetiminin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na (TMSF) polis zoru ile geçmesinin Avrupa'da bir örneğinin bulunmadığını söyledi.
Aynı zamanda CEPİİ'nin küresel ekonomiyle ilgili yayınladığı Panorama'nın genel yayın yönetmeni olan Deniz Ünal, bu tür usulsüzlüklerin ancak Türkiye'de yaşanabileceğini vurguladı. Batı'da sadece batan bankalarla ilgili devletin böyle bir tasarrufa gittiğini aktaran Ünal, "2007-2008 krizinde Amerika'dan sonra bazı Avrupa bankaları resmen iflas etti. Devletler onları kurtarmak zorunda kaldı ya da kurtarmadı ciddi krize girdiler. Ama burada öyle bir durum yok. Burada bankayı kötüleştiren bir durum var"ifadelerini kullandı. Bank Asya'nın yönetimine el konulmasının nedenlerinin çok iyi açıklanması gerektiğine dikkat çeken CEPİİ uzmanı, "Eğer devlet bir bankanın yönetimini değiştirmeye karar veriyorsa, bunun nedenlerini çok açık bir şekilde göstermesi lazım."dedi. Yaz aylarından beri bankayla ilgili ortaya atılan, 'ortaklarında belirsizlik var' iddiasının da düzgün bir şekilde anlatılması gerektiğini kaydetti. Bank Asya'nın Türkiye'nin genelinde büyük bir banka olduğunu hatırlatan Ünal, TMSF'nin attığı adımın Türkiye ekonomisi üzerinde, durum kötü olmasa bile kötü bir izlenim uyandırdığına dikkat çekti. Bunun endişe verici olduğunu belirten Deniz Ünal, "Ben şuanda Türkiye'nin ekonomisini gayet iyi buluyorum. Ama gelecek için güven de lazım. İnsanda bir güvensizlik ortaya çıkarıyor." ifadelerini kullandı.
BANK ASYA'NIN TİCARİ YOLLARLA GÜÇLENDİRİLMESİ MÜMKÜNDÜ
Devletin neden ticari yollarla, bankayla uzlaşarak bir adım atmadığını da anlamadığını kaydeden ekonomist Ünal, Bank Asya'nın Katar İslami Bankası ve Ziraat Bankası ile görüşmelerinin engellendiğini söyledi. Deniz Ünal, Bank Asya ile ilgili süreci özetlerken, "17 Aralık operasyonundan sonra bankadan özellikle kamu şirketlerinin ya da kamuya bağlı şirketlerin çıktığını ve bankaya Hizmet Hareketi çevresine yakın olduğu için AKP tarafından baskı yapıldığını, bu yüzden de kar oranının düştüğünü biliyorduk. Ama Mart ayında Bank Asya ile Katar İslami Bankası'nın, bankayı kurtarabilecek hatta onu ileri götürebilecek ortaklığa gitme çabası vardı. Bankanın hisseleri uçuyordu. Ama bakıyorsunuz bir yerde bunlar engelleniyor, özellikle de politik olarak."dedi. Daha sonra Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın sürece dahil olarak, "Ziraat Bankası birtakım görüşmeler içerisinde. Katar'dan ziyade kamu olarak bu bankayı alabiliriz. Böylece ticari yolla bu banka elde edilmiş olur ve Türkiye'ye yararlı olur."dediğini kaydetti. Babacan'ın o dönem Başbakanın ekonomi danışmanı olan Yiğit Bulut tarafından yalanlandığını hatırlattı. Deniz Ünal, devlet içerisinde Babacan gibi ekonomiyi temsil eden sorumlu bir ismin, Başbakanın ekonomi danışmanı tarafından yalanlanmasının yönetimin içerisinde bir kargaşa ortaya çıkardığını kaydetti. Ünlü ekonomist, bu durumun ekonomi çevrelerini endişelendirdiği ve Türkiye'de para yatıracak insanların güvenini sarstığına dikkat çekti.
KİŞİSEL MÜDAHALELER ÜLKE EKONOMİSİNİ SARSAR
Son dönemde Merkez Bankası'na yönelik artan eleştirilere de değinen Panorama Genel Yayın Yönetmeni, kurumsallıktan uzaklaşarak ekonomiye kişisel müdahalelerin ülke ekonomisini sarsacağı uyarısında bulundu. CEPİİ uzmanı, "Merkez Bankası'nda yönetilen ekonomik politikalar ve hükümetin ya da Cumhurbaşkanı'nın buna müdahaleleri tabiki ekonomiyi olumsuz şekilde etkileyecek"ifadelerini kullandı. Deniz Ünal, gelişmiş ülkelerde kurumsallığın daha köklü tabana dayandırıldığından, tehlikenin Türkiye'deki kadar büyük olmadığını dile getirdi. Ünal, Bank Asya konusunun da, kurumsal açıdan müdahalelere örnek teşkil edebileceğini sözlerine ekledi.
CİHAN