Ülkedeki
muhalif yapılanmalardan Genel
Devrim Konseyi'nin verdiği bilgilere göre,
sivillere karşı
insanlık suçu işlenen
Humus'ta taş üstünde taş bırakılmadı. Kerim el Zeytun
bölgesinde dün sabaha karşı büyük bir
vahşet yaşandı. 23'ü kadın, 28'i çocuk olmak üzere 57 kişi katledildi. Bunun yanı sıra kimliği belirsiz 43 c
esede ulaşıldı. Konsey, bazı kadınlara çocuklarının gözü önünde
tecavüz edildiğini, ardından da çıplak olarak sokaklara atıldığını belirtti.
Ordunun bir ayı aşkın bir süredir kentte düzenlediği operasyonlarda binlerce kişinin hayatını kaybettiğinin altını çizen Konsey, son günlerde kadın ve çocukların da
hedef olduğunu ve
tutuklu merkezlerinde kızların tecavüze uğradığını kaydetti. Konsey, sabaha karşı öldürülenlerin, benzin dökülerek canlı olarak yakılma, boyunlarının kırılması ve boğazlarının kesilmesi gibi yollarla öldürülmüş olabileceğini de söyledi.
Çocukların da annelerinin gözleri önünde öldürüldüğünü ifade eden yerel
aktivistler,
pazar gecesinden beri şehirde neler yaşandığını hiç kimsenin bilmediğini, rejimin şehirdeki
katliamlarının tüm dünyanın gözü önünde gerçekleştiğini ifade etti. Aktivistler, yaralıları
tedavi etmekte ve ilaç bulmakta büyük sıkıntılar çektiklerini, bakımlarını gizli tedavi evlerinde gerçekleştirdiklerini dile getirdi. Kerim el Zeytun'da öldürülenler içerisinde Hıristiyanların da olduğu belirtildi. Muhalifler Humus dışında ayrıca
Dera ve İdlib'de de şiddetli top atışlarının olduğunu bildirdi. Dün,
Suriye'nin güneyindeki Dera'da bir kız lisesi önünde
bomba yüklü araçla düzenlenen saldırıda bir öğrenci hayatını kaybed
erken 25 kişi de yaralandı. El Cezire Televizyonu da
ülke genelinde bir günde 140'tan fazla insanın hayatını kaybettiğini, rejime bağlı Şebbiha milisleri tarafından yapılan eylemlerde onlarca insanın 'bıçaklarla' öldürüldüğünü duyurdu. İnternette değişik video paylaşım sitelerinde de saldırının sonuçlarını gösteren birçok görüntü bulunuyor. Aktivistlerin açıklamasına karşın resmî
A haberleri'>SANA haber ajansı, Humus'ta öldürülenlerin '
terörist' olarak nitelediği muhalifler tarafından öldürüldüğünü iddia etti. Muhalifler, vahşet boyutuna ulaşan katliamların arkasında doğrudan Devlet Başkanı Beşşar Esed'e bağlı Şebbiha milislerinin bulunduğunu belirtiyor.
BM'DE ABD-RUSYA ATIŞMASI
Suriye'de katliam ara vermeden devam ederken, diplomasi çabaları da sürüyor. BM
Güvenlik Konseyi'nde dün Suriye krizi tartışıldı, ABD
Dışişleri Bakanı
Hillary Clinton, toplantının ardından görüştüğü Rus meslektaşı Sergey
Lavrov'u Suriye konusunda 'tek bir ses' olarak davranmaya çağırdı. Clinton, Konsey toplantısındaki konuşmasında daha önce Güvenlik Konseyi'ne gelen Suriye tasarısını iki kez veto eden
Rusya ve Çin'e
çağrı yaparak, "Şu an, tüm ülkelerin, daha önce çabalarımızı engelleyenlerin bile, Arap Birliği'nin hazırladığı insanî ve siyasî yaklaşımı desteklemesinin tam zamanıdır." dedi. Esed rejiminin bir an önce şiddete son vermesi gerektiğini ifade etti. Lavrov ise Suriye'deki durumun herkes için endişe verici olduğunu söyledi, ancak ülkedeki şiddetten, Şam rejimi kadar "muhalif savaşçılar ve
El-Kaide' class='textetiket' title='El Kaide haberleri'>El Kaide gibi radikal grupların sorumlu olduğunu ileri sürdü.
ANNAN, ERDOĞAN'A SURİYE İZLENİMLERİNİ AKTARDI
Hafta sonunda Suriye'ye giden ve Devlet Başkanı Beşşar Esed ile görüşen BM ve Arap Birliği'nin temsilcisi Kofi
Annan da bölge turu çerçevesinde Katar'dan sonra
Ankara'ya geldi.
Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan ve
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile bir araya gelen Annan, Suriye'deki temas ve izlenimleri hakkında bilgi verdi. Annan, sivil ölümlerinin derhal durması ve tüm dünyanın Suriye'ye ülkedeki durumun kabul edilemez olduğuna dair açık bir
mesaj göndermesi gerektiğini söyledi. Bölgedeki durumun kötüleştiğini belirten Türk tarafı da bir an önce insanî yardımların ulaştırılması gerektiğini ve bu konuda işbirliğine hazır olduğunu aktardı.
Kofi Annan bugün de Suriyeli muhalif liderlerle görüşecek. Görüşme öncesi dün İstanbul'da
basın toplantısı düzenleyen muhaliflerin
çatı örgütü Suriye Millî Konseyi, Arap ve Batılı ülkelere, sivilleri korumak için askerî müdahale çağrısında bulundu. DIŞ HABERLER SERVİSİ
İlk kez Hıristiyan bir
subay muhaliflere katıldı
Suriye ordusundan ilk defa Hıristiyan bir subayın saf değiştirerek muhaliflere katıldığı bildirildi. Eşşark El Avsat gazetesinde yer alan habere göre, Suriye ordusunda görevli Yarbay Muti İlyas,
Esad rejimine karşı direnen güçlere katıldı. YouTube'da yayınlanan görüntülerde ordudan ayrılma gerekçelerini açıklayan İlyas, "Suriye ordusu asli görevi olan halkı korumaktan uzaklaşarak, etnik temelde masum vatandaşları katleden bir güce dönüştü." dedi. Bu arada aralarında bir binbaşı, bir yüzbaşı ve 3 erin bulunduğu toplam 95 kişi Hatay'ın Kuşaklı köyünden Türkiye'ye girdi.
Suriye'de öldürülen ABD'li gazeteci için cenaze töreni
Suriye'nin Humus kentinde öldürülen ABD'li savaş muhabiri Marie Colvin için, ABD'nin
New York eyaletine bağlı Oyster Bay'de bir cenaze töreni düzenlendi. Gözünün birini Sri Lanka'da 2001 yılında meydana gelen iç savaşta kaybettiği için sol gözüne taktığı bantla adeta sembol bir isim haline gelen Colvin, Suriye'de
İngiliz Sunday
Times gazetesinin savaş muhabiri olarak görev yapıyordu. Colvin ile
Fransız foto muhabiri Remi Ochlik, Suriye ordusunun kuşatması altındaki Humus kentine bağlı Bab-ı Amr semtinde 22
Şubat günü vurularak hayatını kaybetmişti.
Suriye'yi gezen BM koordinatörü Amos: İçim yandı durum çok sarsıcı
Suriye'de geçtiğimiz hafta incelemelerde bulunan BM Genel Sekreteri'nin İnsani İşlerden Sorumlu Yardımcısı Valerie Amos, ülkede yaşanan dramın fotoğraflarını Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'na da gösterdi. Geçtiğimiz hafta Ankara'ya gelen Amos, gördüklerinden çok etkilendiğini belirterek, "İçim yandı; Suriye'deki durum çok sarsıcı." ifadesini kullandı. On gündür kimsenin sokulmadığı Humus kentindeki Bab-ı Amr semtine girmesine izin verilen Valerie Amos, "Humus'un bu bölgesi tamamen harap olmuş. Etrafta hiç kimse kalmamış. Bu insanlara ne oldu?" diye konuştu. Öte yandan, İstanbul'da düzenlenecek Suriye'nin Dostları toplantısının nisan ayına sarkabileceği belirtildi. Tüm tarafların katılabileceği bir takvim üzerinde çalışan Ankara, uluslararası toplantılar sebebiyle buluşmanın en erken mart ayının sonunda ya da nisan başında yapılabileceğini belirledi.