Suriye halkının
özgürlük talebine karşı ülkesini yakıp yıkan, vatandaşlarını katleden Beşşar Esed,
Ramazan ayına rağmen katliamlarını sürdürdü. Halkına karşı yürüttüğü savaşın şiddetini her geçen gün artıran Esed, saldırılarını kutsal mekanlara kadar ilerletti. Son olarak kanlı çatışmalara sahne olan
Halep'e bağlı Azaz Kasabası'na saldıran Esed ordusu, taş taş üstünde bırakmadı. Saldırılardan önce 70 bin nüfusu barındıran Azaz hayalet şehre dönüşürken, hava
bombardımanında Azaz Camii de harabeye döndü.
Daha önce Deyr Ez Zor,
Hama ve Humus'ta camileri
hedef alan Esed tankları, İdlib'in Taftanaz şehrindeki Sa'd Bin Ebi Vakkas Camisi'ni de neredeyse yerle bir etti. Şehrin en büyük camisini önce top atışına tutan Esed askerlerinin daha sonra postallarla camiye girerek Kur'an-ı Kerimleri de yaktıkları belirtildi. Tamir için para bulamayan
bölge halkı ise camiyi
Ramazan ayı olmasına rağmen kullanamıyor.
POSTALLARLA GİRDİLER
Ma Arat Mısrin şehrinde tanıştığımız yerel gazeteci Ahmet, 10 kilometre uzaklıktaki 'Taftanaz' şehrinde bir caminin Esed askerleri tarafından bombalandığını, istersek gösterebileceğini söylemesi üzerine bölgeye hareket ettik. İdlib'e 5 kilometre mesafede bulunan Taftanaz'daki katliamın üzerinden neredeyse 2 ay geçmesine rağmen tankların paletlerinin izlerinin hala tazeliğini koruması, bölgede çatışmalar sonrası hayatın durduğunu kanıtlıyor. Rehberimiz Ahmet, bombalara maruz kalan caminin yaklaşık 2 bin 500 kişilik olduğunu ve şehrin en büyük camisi olduğunu söylüyor. Rejim güçlerinin tanklarla bölgeye girdiğinde camiyi önce bombadıklarını daha sonra postalallarla içeriye girdiklerini söyleyen Ahmet, "Tanklarla bombaladılar. Görgü tanıkları içeride çok fazla kişinin olmadığını söylüyor. Bir kaç kişi varmış fakat onlar da camiyi hemen terketmişler. Tanklar önce bombaladı daha sonra askerler ayakkabılarıyla içeriye girdiler" diyor.
İLK HEDEFLERİ MARKET OLDU
Saldırının namaz vaktine rastlamamasını Allah'ın kendilerine bir ihsanı olarak gören Ahmet, Esed askerlerinin ağır silahlarla şehre girdiklerinde ilk önce süpermarkete saldırdıklarını ve neredeyse tamamen havaya uçurduklarını söylüyor.
Çevredeki evlerin de tank mermilerinden nasibini aldığını belirten Ahmet, yaşananları şöyle anlattı: "Tanklar sağa sola rastgele ateş ediyordu. Süpermarkete saldırdıktan sonra camiye yönelmişler. Ben net hatırlamıyorum fakat bombaladıktan sonra Esed'in askerlerinin ayakkabılarıyla caminin içine girdiklerini ve daha sonra Kur'an-ı Kerimleri yaktıklarını biliyorum."
TAMİRAT İÇİN İMKAN YOK
Bölgenin
muhaliflerin kontrolüne geçmesinin ardından Sa'd Bin Ebi Vakkas Camisi'nin yıkılan yerlerini
tamir etmeye çalıştıklarını fakat imkanların yetersizliği nedeniyle Ramazan ayına yetiştiremediklerini söyleyen Ahmet, "Çevrede Dürziler ve Şiiler de yaşıyor. Onlara saldırmadılar. Onların yaşadıkları yerlere gidin bakın sanki Suriye'de savaş olmamış zannedersiniz" sözleri ülkedeki savaşın arka planını da tüm çıplaklığıyla anlatıyor.
Halep'ten kaçamayanlar açlıkla karşı karşıya
Ağır
bombardıman altındaki Halep halkı, çatışmalar sonrası ekmek fabrikalarının tahrip olması ve sokağa çıkmanın güç olması nedeniyle ekmek ihtiyacını çevre illerden karşılıyor. Özellikle İdlib'de bulunan fırınların önünde uzun kuyruklar yaşanırken, ekmeklerin dağıtımı
Özgür Suriye Ordusu askerleri tarafından yapılıyor. Daha önce 15 Suriye Lirası'na satılan ekmeğin fiyatının 225 liraya fırlamasının ardından halk, çevre illerde hala 15 liradan satılan ekmekten alabilmek için uzun kuyruklar oluşturdu. Muhalif askerler ise herhangi bir izdiham ya da çatışma yaşanmaması için ekmeğin dağıtımını üstlenmiş durumda.