Camiye gittiği için saatlerce dayak yiyen insanların anlattıkları, yapılan zulmün boyutunu anlamaya yetiyor. Evleri basan rejime bağlı askerlerin, evin kadınına eşi ve çocuklarının gözü önünde
tecavüz etmesi ise insanın kanını donduracak nitelikte. Artık birçok insan yapılan zulmün dayanılmaz olduğunu düşünerek
Suriye'yi terk etmeye çalışıyor.
Esed'in zulmünden kaçarak
Türkiye'ye sığınan Suriyeliler, Türkiye'ye geçiş noktasında ülkelerinde yaşadıklarını ve neden Türkiye'ye kaçtıklarını
Cihan Haber Ajansı (Cihan)'na anlattı. Namazını camide kıldığı için defalarca dayak yediğini aktaran Suriyeli, cami yapmak isteyenlere ruhsat verilmediğini, içkili işyeri açmak isteyenlere bir hafta içinde ruhsat verildiğini belirtiyor. Esed'in askerleri tarafından gece yarısı evine
baskın düzenlendiğini ifade eden Suriyeli başından geçen olayı şöyle anlatıyor:“Esed'in askerleri yaklaşık otuz kişiydi. Beni otobüse bindirdiler ve döverek iki saatlik uzaklıktaki bir yere götürdüler. Yol boyunca dayak yedim. Beni indirdiklerinde vardığımız yerin Muhaberat binası olduğunu anladım. Bu arada beni döverken dişlerimi kırdılar. Orada bana ‘Beşşer Esed'den başka ilah yok de' diye işkence yaptılar. Ama ben buna rağmen onların söyletmek istediğini demedim.”
Yaşadığı olaydan sonra camiye gidemez olduğunu aktaran Suriyeli, ülkesinde hayatın dayanılmaz olduğunu, bundan dolayı Türkiye'ye kaçtığını söylüyor. Zor da olsa Türkiye'ye geçmeyi başardığı için kendini şanslı bulduğunu söyleyen Suriyeli; Türkiye,
Birleşmiş Milletler ve Arap Birliği'nden
Hatay Suriye arasındaki tampon bölgeyi bir an önce kurmalarını istiyor.
Beşşar Esed'in ordusunun El Cenudiye'ye
bombalama yaparak girdiğini anlatan Suriyelinin anlattıkları ise insanın kanını donduruyor. Telsiz dinlerken Esed'in askerlerinin başındaki bir komutanın, ölen sivillerin cesetlerinin toplanması yönünde emir verdiğini belirten Suriyeli, toplanan cesetlerin satıldığını öğrendiğini anlatıyor. Esed'in askerlerinin bir eve düzenledikleri
operasyon sonucunda, evdeki kadına tecavüz ettiğini belirten Suriyeli, şahit olduğu olayı şöyle aktarıyor: “Bir başka olaya yine tanıklık ettim. Subaylardan biri
tutuklulardan birine, 'Çocuğun var mı?' diye soruyor. Tutuklu, '
evet üç tane çocuğum var' diyor. 'İyi o zaman' diyor
subay, 'git eşini getir de çocuk sayısını ben beşe çıkarayım' deyip adamın kasıklarına vuruyor. Daha sonra da evdeki kadına adamın gözü önünde tecavüz etmek istiyor. Ben bunlara bizzat şahit oldum.”
Hafız Esed ve oğlu Beşşar Esed'in yetiştirdiği neslin masum insanların namusuna göz diktiğini anlatan bir başka Suriyeli ise kendi yaşadığı olayı şöyle anlatıyor; “
Sabah namazına camiye gittim. Gece boyunca
bombardıman devam etti. Camiden dönerken 6–7 c
esedin yerde yattığını gördüm. Kimse cesetleri almaya cesaret edemiyordu. Çünkü bombardıman durmuyordu. Eve geldiğimde Esed'in askerleri evime girdiler ve beni aldılar.
Dayak attılar.
İşkenceye maruz kaldım. Sonra Beşşar Esed'in fotoğrafını yere koydular. Bana 'bu fotoğrafa secde edeceksin' dediler. Beni elektriğe bağladılar. Bakın koluma işte. Sonra üst düzey de bir subay geldi. 'Kaç çocuğun var?' diye sordu. Ben de 'üç tane var' dedim. 'Git ve eşini getir ben onların sayısını beşe tamamlayacağım' dedi.
Çocuklarımın gözü önünde eşime ve bana çok eziyet ettiler.”