Örgüt tarafından bugün yayınlanan ve 90
ülkeyi kapsayan yıllık raporun
Irak ile ilgili kısmında, ülkedeki Şii yönetiminin geçen yıl başlayan
Arap Baharı adı verilen süreçte ülke içindeki
muhalif gruplara yönelik sert tedbirler alarak, ''bölgedeki diğer zorba rejimlerin un ufak olduğu bir sırada Irak'ı yeni yeni tomurcuk vermeye başlayan bir
polis devleti haline getirdiği'' öne sürüldü.
Raporda Irak'taki güvenlik güçlerine de, protestoculara kötü muamelede bulunma, gazetecileri
taciz etme,
gözaltındakilere işkence yapma ve eylemcileri sindirme suçlamaları yöneltildi.
ABD'nin
New York kentinde üslenen
örgütün
Ortadoğu Direktörü Sarah Leah Whitson rapora ilişkin yaptığı açıklamada, ''Irak otoriter bir rejime doğru kayıyor. ABD, Irak'ta istikrarlı bir
demokrasi yaratılmasına yardımcı olacağı konusunda verdiği güvencelere karşın aslında geride yeni yeni tomurcuk vermeye başlayan bir polis devleti bıraktı'' diye konuştu.
Arap Baharı olarak adlandırılan, Arap dünyasındaki
baskıcı yönetimlerin yıkılması talebiyle yapılan
gösterilerin bir bir ortaya çıkmaya başladığı
Şubat 2011'de, güvenli elektrik ve su gibi hizmetlerin geliştirilmesi ve ülkedeki rüşvet ve yolsuzlukların sona erdirilmesi talepleriyle Irak'ta da gösteriler düzenlenmişti.
Irak'ta 25 Şubat'ta ''Öfke Günü' adıyla ülke çapında düzenlenen gösterilerde güvenlik güçlerinin sivillerle karşı karşıya gelmesi nedeniyle yer yer patlak veren kanlı çatışmalarda 14 kişi hayatını kaybetmişti.
HRW için çalışan Samir Muskati adlı Iraklı araştırmacı da rapora ilişkin yaptığı açıklamada, ''Iraklılar, serbest konuşma ve toplanma özgürlükleri de dahil olmak üzere temel haklarının büyük bir kısmında hızla zemin kaybediyor. Bugünlerde barışçı bir gösteriye katılanlar güvenlik güçlerinin veya bu görevi yerine getiren vekillerinin saldırıları ve kötü muamelelerine maruz kalma tehlikesiyle karşı karşıya bulunuyor'' dedi.
İşkence de dahil olmak üzere kötü muamelenin, Irak'taki gözaltı merkezlerinde bütün bir yıl boyunca önemli bir sorun olduğu belirtilen raporda, başbakana bağlı seçkin güvenlik güçlerinin denetimindeki gizli bir gözaltı merkezinin HRW tarafından Şubat 2011'de ortaya çıkarıldığına işaret edildi.
HRW'den yapılan açıklamalarda, Irak makamlarınca sözkonusu gözaltı merkezine nakledilen 280'den fazla tutukluya işkence yapıldığı iddia ediliyor, ancak Irak makamları sözkonusu gözaltı merkezinin varlığını ve burada tutuklulara kötü muamelede bulunulduğu iddialarını reddediyor.
Araplar için bir istisna yapmaya son verin
Batı'ya çifte standart
uygulama eleştirisi de yöneltilen raporda, Arap dünyasını altüst eden
halk ayaklanmalarının, Arap ülkelerindeki baskıcı Arap rejimlerini ''istikrarı korumak'' adına bu ülkelerin baskıcı politikalarına göz yumarak
destek veren Batılı devletlerin taraflı tutumunu gözler önüne serdiği belirtildi.
Demokratik hükümetlerin barışcı göstericilere sürekli ve yoğun destek vermesi gerektiği belirtilen raporda, demokratik hükümetlerden, zorba yöneticiler ile yeni beliren demokrasilere, hoşgörüsüzlük ve intikam arayışından kaçınmaları için baskı yapmaları istendi.
HRW'nin İcra Direktörü Kenneth Roth da rapora ilişkin yaptığı açıklamada, ''Geçen yıl meydana gelen olaylar baskıcı rejimlerde yaşayan halkın susmak zorunda bırakılmış olmasının halk hoşnutluğuyla birbirine karıştırılmasının yanlış olduğun gösterdi. Artık 'Araplar için bir istisna yapılması'' anlayışının sona erdirilmesinin zamanı geldi. Arap Baharının birinci yıldönümünü kutlarken, bireyin, zorba hükümdar karşısındaki hak ve istekleri konusunda ödün vermemeliyiz '' diye konuştu.
''İslamın siyasallaştırılması tehdidi'', 'terörizme karşı savaş, ''
İsrail için destek sağlamak'', ''petrol akışının korunması'' ve ''göç konusunda işbirliğinin'' Batılı devletlerin, baskıcı Arap dostlarıyla ilişkilerinde hakim olan 5 önemli konuyu oluşturduğu belirtilen raporda ayrıca, AB'ye de sığınma talepleri ve göç konularında katı politikalar uygulamak suretiyle
insan hakları ihlallerinde bulundukları suçlaması yöneltildi.