Sırbistan'ın başkenti Belgrad'da yayın yapan B-92 radyosu, Miloşeviç'in, Hollanda'nın
Lahey kentinde eski
Yugoslavya için kurulan
BM savaş suçları mahkemesindeki hücresinde ölü bulunduğunu belirten bir açıklama yayınladı
Miloseviç kimdir?
1941 yılında dünyaya gelen Slobodan Miloseviç, daha çocukluğundan itibaren fırtınalı ve çalkantılı bir hayatın içinde buldu kendini. İkinci Dünya
Savaşı’ndan sonra evi terk eden babası 1962'de tabanca ile kendisini vurarak
intihar eden Miloseviç’in, sıkı bir komünist olan öğretmen annesi de 1972'de intihar etti. Amcası da tıpkı anne ve babası gibi intihar eden Miloşeviç, okul yıllarında koyu bir komünist aileden gelen Mira Markoviç ile tanıştı. Mira Markoviç ile bir süre sonra evlenen Miloseviç, siyasi kariyerinde hızla yükseldi ve 1986 yılında Sırbistan Komünist Partisi'nin başına geçti; 1989 yılında Devlet Başkanı oldu.
2000 Ekim’inde iktidardan düştüğünde Dedimce’deki konutunda "şaşkın" bir vaziyette dolaşırken kendisini ziyarete gelen Devlet Başkanı Koştinitsa’ya kırık ampulleri, yıkık dökük tuvaletini gösteren Miloşeviç, artık bunların tamiratını yaptırmak için bile emir veremediğini söylemişti. Giderek paranoyak bir ruh haline giren Miloşeviç’in, Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi’yle ilgili haberlere dayanamadığı için televizyon bile izleyemediği açıklanmıştı. Eski yandaşlarının da sırt çevirdiği Miloşeviç’in Lahey’e teslim edilmesi karşılığında ABD hükümeti, 5 milyon dolarlık bir de
ödül vaat ediyordu.
IRKÇI SIRP KASABI, BALKANLARI KANA BULADI
Devlet başkanı olduktan sonra Yugoslavya'da milliyetçilik rüzgarlarını tekrar estirmeye başlayan Miloseviç, Tito'nun hassas dengeler üzerine kurduğu yapıyı kısa sürede alt-üst ederek Slav milliyetçiliğinin önce Yugoslavya’yı ardından da tüm Balkanları felakete sürüklemesine sebep oldu. Miloseviç’in ırkçı tutumu ve 1991-95 yılları arasında yaşanan
iç savaş sonunda Yugoslavya kelimenin tam anlamıyla dağıldı.
İç savaş boyunca Miloşeviç'in desteğini alan
Sırp güçleri,
Bosnak ve Hırvatlara karşı toplu katliamlara giriştiler. Bu insanlık dışı dönemin ardından Miloseviç “kasap” lakabıyla anılmaya başlandı ve Uluslararası İnsan Hakları Mahkemesi’nce yargılanmak istendi. Ülkesi dağıldıkça kendisi güçlenen Miloseviç,
Kosova olayları sırasında karizmatik bir kimliğe büründü. Ülkenin kuzeyinde Kosova'da yaşayan 1.7 milyon Arnavut, ülkedeki zulüm düzenine karşı seslerini yükselterek daha fazla politik hak talebinde bulundular. Miloşeviç bu talebi yine insanlık dışı yöntemlerle cevapladı ve Arnavutlara karşı yeni katliamlara girişti.
BATI ÖNCE SESSİZ KALDI, SONRA ÇARK ETTİ
Olup bitenleri, katliamlara çanak tutarcasına, sessizce izleyen Batı dünyası, olayların yayılmasından endişe ederek Sırp Kasabı’nı görüşme masasına oturtmaya ikna etti. Kendisinden istenen tavizleri vermeye yanaşmayan Miloseviç, katliamlarına devam etti. Görüşmelerin yapıldığı günlerde bölgeden gelen haberler, Miloseviç’in tam desteğini alan Sırpların Arnavutlara karşı etnik temizliğe başladıklarını gösteriyordu. Bunun üzerine NATO güçleri, Yugoslavya'ya yönelik bir
hava harekatı başlattı. 78 gün süren harekat sonunda Miloseviç Kosova'yı boşaltmaya razı oldu. O günden sonra sürekli güç kaybeden ve fakat her şeye rağmen iktidarı bırakmak istemeyen Sırp Kasabı Miloseviç’in iktidarı bırakacağına kimse ihtimal vermiyordu.
YÜZYILIN SON CANİSİ TUTUKLANDI
İktidarda bulunduğu süre içerisinde Balkanları kana bulayan Yugoslavya’nın eski Cumhurbaşkanı Slobodan Miloşeviç, 1
Nisan 2001 günü sabaha karşı, 26 saat direnişin ardından, TSİ 04.40’da teslim oldu. Hakkındaki “yolsuzluk” iddialarından dolayı tutuklanan Miloseviç, Sırbistan’ın başkenti Belgrad’daki
Merkez Cezaevi’ne kondu. Sırp Kasabı’nın önümüzdeki dönemde Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi’nde yargılanması bekleniyor. Ancak, Miloseviç’in tutuklanmasıyla ilgili olarak açıklama yapan Sırbistan
Adalet Bakanı Vladan Batiç, RT5 televizyonuna verdiği demeçte, kendileri için önemli olanın Miloseviç’in Sırbistan’da işlediği suçlar nedeniyle
dava açmak olduğunu söyledi. Uluslar arası gözlemciler, tutuklama olayının, ABD'nin USSM ile
işbirliği yapılmaması halinde Yugoslavya'ya söz verilen ve ekonomisine can vermek için hayati önem taşıyan 100 milyon dolarlık ilk yardımın yapılmayacağını açıklamasının hemen ardından gerçekleşmesine dikkat çektiler.
KASAP’IN SUÇ DOSYASI HAYLİ KABARIK
“Görevi kötüye kullanma” ve “mali suçlar” nedeniyle yargılanacağı açıklanan Miloşeviç’in sicilinin hayli kabarık olduğu belirtildi. Sırp Kasabı’nın hakkındaki suçlamaların, yurtdışına
altın kaçırma ve servet beyanında
usulsüzlükten, savaş suçları, suikast, adam kaçırma ve
seçim yolsuzluğuna kadar uzandığı kaydedildi. 20. Yüzyılın son canisi Miloseviç hakkındaki suçlamalardan bazıları şöyle:
ALTIN KAÇAKÇILIĞI
Yakınları İsviçre’ye 1.1 milyon dolarlık altın kaçırdı; altınların satılmasıyla elde edilen para
Kıbrıs Rum Kesimi’ndeki
banka hesaplarına
transfer edildi.
SERVET USULSÜZLÜĞÜ
Miloşeviç, hükümetten lüks bir villa alabilmek için servet beyanında usulsüzlük yapmakla suçlanıyor.
SAVAŞ SUÇLARI
Kosova’da işlenen savaş suçlarıyla ilgili olarak Lahey Mahkemesi’nce açılan davada, Miloseviç, Bosna,
Hırvatistan ve Kosova’da soykırım yapmaktan hesap veriyordu
Karşılaştığı suçlamalar neticesinde serbest kalma umudu tamamen yok gibiydi.
SUİKAST İDDİALARI
Ayrıca Ülkesinde Muhalefet lideri Vuk Draskoviç ve dört yardımcısının "
trafik kazasında" ölmesiyle ve
gazete yayımcısı Slavko Curuvica’nın katlinden sorumlu tutuluyor.