Çankaya Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nahit Töre, 2004'den 2050'ye kadar, 25
ülkeli AB'de, çalışma çağındaki nüfusun yüzde 16'sını oluşturan 48 milyon kişinin azalacağını, 65 yaş ve üzeri nüfusun da yüzde 77 oranında artacağını bildirdi.
Töre, AB ülkelerinin
büyüme ve
refah düzeyinde gerilemelere neden olacak bu duruma, belirli geçiş dönemleri sonunda AB ülkelerinde serbest dolaşım hakkına kavuşacak
genç Türk nüfusunun
yaşlı Avrupa'ya
gençlik aşısı etkisi yaparak çözüm oluşturabileceğini kaydetti.
Prof. Töre,
Ankara Sanayi Odası'nın (ASO) aylık yayın organı Asomedya'nın son sayısında ''Dosya'' başlığı altında AB'nin hızla azalan ve yaşlanan çalışma çağındaki nüfusunu ve bunun neden olacağı sonuçları inceledi.
AB nüfusunun yaşlanmasında düşük
doğurganlık oranının rol aldığını belirten Töre, düşük doğurganlık oranının her iki kuşakta bir gençlerin sayısında yarı yarıya azalma anlamına geldiğine işaret etti.
AB nüfusunun hızla yaşlanmasındaki bir diğer etmenin ise ortalama ömrün uzaması olduğunu belirten Töre, 1960 ile 2000 yılları arasında AB ülkelerinde doğuşta
yaşam beklentisinin 8 yıl kadar arttığını bildirdi.
AB'deki yaşlanmanın muhtemel etkileri konusuna da değinen Töre, yaşlanan nüfusun
işgücü pi
yasaları üzerinde çeşitli ve genelde olumsuz etkileri olacağının tahmin edildiğini söyledi. Töre şunları kaydetti:
''AB25'te (25 üyeli AB) toplam istihdam oranı 2003 yılında yüzde 63'ten 2010 yılında yüzde 67'ye yükselecek ve
2020 yılında yüzde 70
Lizbon hedefini yakalayacaktır.
İstihdam edilen toplam insan sayısının 2017 yılına kadar artacağı tahmin edilmektedir. Fakat 2018'den sonra ise yaşlanmanın etkileri
baskın duruma gelecek, hem çalışma çağındaki nüfus hem de istihdam edilen kişi sayısı giderek azalacaktır.
AB'de işgücü arzının önümüzdeki 50 yılda azalacak olması yeterli bir büyüme potansiyelinin sürdürülmesinde işgücü verimliliğinin önemini artırmaktadır.
AB25'de ortalama verimlilik artışları 2004-10 döneminde yılda yüzde 1.5'den, 2011-30 döneminde yüzde 2'ye yükseldikten sonra 2031-50 döneminde yüzde 1.7'ye gerileyecektir. AB'de yaşlanan nüfusun bir başka etkisi de kamu maliyesi ve harcamalar üzerinde görülecektir. Yaşlanma ile
emekli maaşı ve diğer yaşa bağlı ödemelerde (sağlık,
bakım vb.) önemli artışlar olacaktır. Bunlar vergilerin ve sosyal güvenlik primlerinin önemli ölçüde artırılmasını gerektirecektir. Bu da kuşkusuz büyüme ve istihdamı dolaylı yoldan olumsuz etkileyecek bir etken olacaktır.''
YAŞLANAN AB'YE ÇÖZÜM, TÜRKİYE...
Halen
Türkiye'nin, AB üyesi ülkelerin her birinden daha büyük çalışma çağındaki nüfusa sahip olduğunu kaydeden Prof. Töre, 2015 yılında Türkiye'nin çalışma çağındaki nüfusu, AB10'un (AB'ye son genişlemesinde üye olan 10 ülke) aynı yaş grubundaki toplam nüfusundan daha fazla olacağını ve çalışma çağındaki AB nüfusunun yüzde 18.3'ünü temsil edeceğini bildirdi.
Batı Avrupalıların, yaşlanmanın
ekonomik etkilerini yumuşatmak için işgücü
piyasalarını Merkezi ve Doğu Avrupa'dan gelecek işçilere açmak zorunda olduklarını anlamış göründüğüne işaret eden Prof. Töre, ne var ki AB10'un bugünkü demografik trendlerinin, buradan AB15'e beklenen ölçüde göç olmayacağını düşündürttüğünü bildirdi.
AB15'in AB10'a işgücü deposu gibi bakmasının yanlış olduğuna işaret eden Töre, doğu Avrupa'nın büyümeyi sürdürmek ve sosyal güvenlik sistemlerini ayakta tutmak için artan sayıda göçmen işçiye ihtiyacı olacağını kaydetti. Bu kapsamda Macaristan'ın önümüzdeki 5 yıl içinde 2 milyon göçmen işçiye ihtiyaç duyacağını kaydeden Töre, ''böyle bir ortamda gözlerin tıpkı 50 yıl kadar önce olduğu gibi artık tam üyelik müzakereleri yapan genç ve çoğalan nüfuslu Avrupa ülkesi Türkiye'ye çevrilmesi kaçınılmaz görünmektedir'' dedi.
AB'nin hızla azalan ve yaşlanan çalışma çağındaki işgücü nüfus sorununun nasıl çözümlenebileceği konusuna da açıklık getiren Töre, şunları kaydetti:
''Bu anlamda yaşlanan AB'yi kötü günlerin beklediğini öne sürmek mümkündür. Yaşlanan ve azalan nüfus yüzünden AB büyüme potansiyelinde ciddi düşüşler olacaktır. Bu da birlik içinde refah düzeyinin gerilemesi ya da en azından olduğu yerde kalması anlamına gelecektir. İş bununla kalmayacak, yaşa bağlı kamu harcamalarındaki artışlar (
emekli maaşları, sağlık, bakım giderleri vb.) nedeniyle zaten iyi olmayan
bütçe dengeleri daha da bozulacaktır.
YAŞLANAN AVRUPA'YA GENÇLİK AŞISI
Bu durumda AB'yi bir süre dışarıdan göç alma rahatlatabilir... Bu bağlamda genç ve artan bir nüfusa sahip Türkiye'nin özel bir konumu vardır. Beklendiği gibi 2015'lere doğru tam üyelik gerçekleştiğinde, Türk işgücü de daha önce üye olan ülkelerin işgüçleri gibi belli geçiş dönemleri sonunda AB ülkelerinde serbest dolaşım hakkına kavuşacak ve belirli koşullarda yaşlı Avrupa'ya ilaç ya da gençlik aşısı olma rolü oynayabilecektir. Kuşkusuz bunun olabilmesi için Türkiye'de eğitim, çalışma hayatıyla ilgili birçok reformun yapılması, istihdam ve işgücüne
katılım oranlarının yükseltilmesi gibi pek çok işin gerçekleştirilmesi gerekmektedir.''