Washington Times gazetesi, Nicholas Kralev imzalı haberinde ABD’nin
Kıbrıslı Türklerle doğrudan ticarete hazırlandığını yazdı. Gazete, "ABD, 30 yıl önce
Türkiye tarafından işgal edilmesinden bu yana ilk kez
Kuzey Kıbrıs ile doğrudan ticareti başlatmaya hazırlanıyor" ifadesini kullandı. Gazete, ABD’nin Rum Yönetiminin yavaş yavaş tanıma olacağı gerekçesiyle karşı çıktığı adımları atmaya hazırlandığını belirtti. ABD hükümetinin ve şirketlerinin halen Kıbrıslı Türkler ile potansiyel ihracatçıların uygulamalarının dünya standartlarına yükseltilmesi için ortak çalışmalar yaptıklarını kaydeden gazeteye konuşan bir ABD
Dışişleri Bakanlığı yetkilisi de, ABD’nin
Kuzey Kıbrıs’ın izolasyonunun hafifletilmesini adanın yeniden birleştirilmesinin en iyi yolu olarak gördüğünü söyledi.Yetkili, "Doğrudan ticari kolaylaştırmak için doğrudan
yardım sağlıyoruz. Halen Kuzey ile
Güney arasındaki
ekonomik farkı oldukça büyüktür. Birleştirmek için bu farklılıkları azaltmak lazım" diye konuştu.Washington Times, Washington and Londra’nın doğrudan ticarete izin verilmesi çağrısında bulunduklarını ancak Rum Yönetiminin Kuzey’de üretilen malların Güney’deki limanlar üzerinde
ihraç edilmesini istediğini anımsattı. Bu arada, Washington Times’e konuşan Rum Yönetiminin Washington Büyükelçisi Euripides Evriviadis ise, Kuzey Kıbrıs’taki limanların açılmasının
KKTC’yi "fiilen" tanıma anlamına geleceğini savundu.
İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Straw’un KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali
Talat ile makamında görüşmesi gibi temasların KKTC’nin meşruluğunu arttırdığını öne süren
büyükelçi, "ABD, Kıbrıs’a Türkiye ile olan stratejik ilişkileri açısından bakıyor" iddiasında bulundu. Buna karşın, Washington Times, Kuzey Kıbrıs’ı ziyaret etmeyi planlayan bir ABD yetkilisinin Kıbrıslı Türk yetkilileriyile görüşeceğini söylediğine dikkat çekti. Söz konusu yetkili, gazeteye ABD’nin KKTC’yi tanımadığını ve tanımayacağını belirterek "İki ayrı devlet istemiyoruz. Birleşik bir ada istiyoruz. Yaptığımız hiç bir şey yavaş yavaş tanıma olarak değerlendirilmemelidir" dedi.
Aynı yetkili, Kıbrıslı Türklerin
Annan Planı’nda "ciddi tavizler" verdiklerini, bu nedenle ödüllendirilmesi gerektiğini savundu.