Türkiye Ekonomi Politikaları
Araştırma Vakfı (
TEPAV) ve İtalyan Uluslararası İlişkiler Enstitüsü tarafından AP'de düzenlenen "Türkiye'yi Konuşmak" toplantısında konuşan Cohn-Bendit, AB'nin şimdiye kadar gerçekleştirdiği genişlemelerin
Avrupa'nın bütünleşmesi olarak görülebileceğini, fakat Türkiye'nin katılımının aynı kapsamda değerlendirilemeyeceğini belirterek, "Türkiye'nin katılımı, Avrupa gündeminin ve dünyada AB fikrinin genişlemesi olacak" dedi.
ABD'deki 11
Eylül saldırılarının Avrupa'da Türkiye'ye bakışı değiştirdiğini anlatan Cohn-Bendit, eski
Almanya Dışişleri Bakanı Joschka Fischer'i örnek göstererek, "
11 Eylül saldırılarından önce Türkiye'nin üyeliğine şüpheyle bakıyordu. 11 Eylülden sonra Türkiye'nin güçlü bir
destekleyicisi oldu" diye konuştu.
Yeşiller Grubu
Eşbaşkanı Cohn-Bendit, Türkiye'nin
laiklik sorununu çözmesi gerektiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türk
halkının algılayışında laiklik Atatürk'le özdeşleşmiş. Fakat Türkiye'de uygulanan demokratik bir laiklik değil, biraz otoriter, biraz
diktatör bir laiklik. Türkiye'nin demokratik laikliğe dönüşmesi lazım. Bu anayasayla olacaksa
AK Parti süreci nasıl yönetecek? Laik insanlara başörtüsü takmaları için
baskı yapılacak mı?
İslam-laiklik sentezi nasıl şekillenecek? Bu yazılı olmayan bir
kural, ama laikliği koruyamazsanız AB'ye girme şansınız olmayacak."
Türkiye'ye AB'nin diğer
aday ülkelerden farklı davrandığını kabul eden Cohn-Bendit, "Çünkü Türkiye farklı. Daha büyük bir ülke. AB'ye katılıma hazır olduğunda AP'de ve AB Konseyinde Almanya ve
Fransa'dan daha fazla oy hakkı olacaksa, Türkiye'ye 'hayır' diyecekler. AP'de diğer ülkelerin Türkiye için 80-90 milletvekilliğinden vazgeçmesi gerekecek. Bunlar kolay değil. Türkiye bir
Hırvatistan değil. Bu gerçeklerin farkında olmalıyız" diye konuştu.
JOOST LAGENDIJK
Türkiye-AB Karma
Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı
Joost Lagendijk ise Türkiye'nin yeni bir anayasaya ihtiyacı bulunduğunu belirterek "Laikliğin mevcut tanımı sorun oluşturuyor. Fransa Türkiye'den daha az mı laik? Orada başörtüsüyle üniversiteye giriyorlar. Türkiye'deki laiklik tanımının değişmesi gerekiyor. Türkiye'de laik çevreler, AK Parti'nin laikliği kaldıracağından korkuyor. Ben bunu paylaşmıyorum" dedi.
Avrupa kamuoyunda Türkiye'nin katılımı söz konusu olduğunda önyargıların devreye girdiğini anlatan Lagendijk, "Diğer ülkeler için bu tür önyargılar yok ya da umursanmıyor. Halkın kafasında şüphe olmazsa politikacılar bu konuyu işlemez. Bazıları popülizm için bunu kullanıyor" diye konuştu.
JEAN-CHRISTOPHE FILORI
AB Komisyonu Genişleme Genel Müdürlüğü Türkiye Masası Başkan Yardımcısı Jean Christophe Filori ise Türkiye konusuna hep stratejik açıdan baktıklarını kaydederek,
Orta Doğu,
İran,
Irak,
Afganistan, NATO operasyonları, terörizmle mücadele, Doğu-Batı diyaloğu ve enerji krizleri gibi hemen bütün önemli uluslararası sorunların Türkiye'yi az ya da çok ilgilendirdiğine vurgu yaptı.
"Türkiye'de son birkaç ayda meydana gelen siyasi çalkantılarda açıkçası endişelendik. Fakat barışçıl ve uluslararası demokratik standartlara uygun sonuçlanmasından olumlu yönde etkilendik" diyen Filori, istikrarlı ve demokratik bir Türkiye'nin AB için öneminin altını çizdi.
"Türkiye'de demokratik sürecin üstünlüğüne destek verdiklerini ve vermeye devam edeceklerini" kaydeden Filori, seçimlerden güçlü bir halk desteğiyle çıkan hükümetin AB ve reform sürecine bağlı kalacağını açıklamasından memnuniyet duyduklarını söyledi.
Türkiye'nin farklı tartışmalarda acil reformları geciktirmemesini isteyen Filori, "Bizce dini özgürlükler ve
ifade özgürlüğü, şimdi ele alınabilir ve alınmalıdır.
Hükümet, temel hakları güçlendireceğini açıkladı. Gerçekleştirirse memnun olacağız.
Acil reformlar ertelenmemeli" diye konuştu.
Türkiye'nin AB içinde kendisiyle ilgili tartışmalardan endişelenmemesini ve "buna en iyi cevabı reformlarla vermesini" isteyen Filori, üye ülkeleri de uyararak müzakerelerin geciktirilmemesini ve açılacak fasıllarla ilgili tartışmalara ilgisiz konuların alet edilmemesini talep etti.
AA