Rehn,
Oxford Üniversitesi'ndeki konuşmasında,
Türkiye'nin çok boyutlu yeni bir siyasi krizden geçtiğini iddia ederek,
ülkenin geleceğini belirlemek için farklı grupların mücadele içinde olduğunu savundu.
Rehn şunları söyledi:
''Çok belirgin bir bölünme var. Bir tarafta laikler var. Bunlar liberal laik olmaktan daha çok aşırı laikler. Diğer tarafta
Müslüman demokratlar var. Bunlar reform geçirmiş eski
İslamcılar. Fakat din bu hikayenin sadece bir parçası. Büyük şehirlerin siyasetteki ve iş dünyasındaki seçkinleriyle Anadolu'nun muhafazakar
girişimci orta sınıfı arasında sosyal ayrışma var.''
''İslam ve Batı dünyasının sonsuz bir çatışmaya mahkum olduğunu düşünmediği'' belirten Rehn, Soğuk
Savaş döneminde İslam dünyasıyla Batı'nın işbirliğini örnek göstererek bugün de köktenciliğe ve her türlü terörizme karşı her iki tarafın karşılıklı köprüler kurması gerektiğini ifade etti.
Bu kapsamda Türkiye'nin hayati bir rol oynayabileceğine dikkat çeken Rehn, ''
Avrupa hikayesinin bir sonraki bölümünün İstanbul'da yazılmasını'' istediğini belirtti.
Ekim 2005'ten bu yana
katılım müzakerelerini sürdüren Türkiye'yi daha açık, demokratik ve kendine güvenen bir topluma dönüştürecek reformların AB süreciyle hayata geçirildiğini anlatan Rehn, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Şu anda
AK Parti aleyhine açılan
kapatma davasıyla Türkiye yeni bir siyasi
tansiyon sürecinden geçiyor. AB'nin bu davaya tepkisi reddetmek oldu. Çünkü AB
demokrasilerinde siyasi partilerin kapatılma davaları normal değildir. AB
aday ülke olduğu için Türkiye'de yaşananlara kayıtsız kalamaz. Şeytanı duvara resmetmeyelim bunu yapmak zorunda değiliz. Ama Türkiye-AB katılım sürecini olumsuz etkilememesi için elbette demokratik prensipler ve hukukun üstünlüğünün Avrupa standartlarına uygun şekilde uygulanmasını umuyoruz.''
Orhan Pamuk'un
modern Türkiye'nin gerçeküstü portresini çizen Kar romanını son günlerde tekrar okumaya başladığını anlatan Rehn, romanda aşırı laiklerle Müslüman demokratlar arasında yaşananların sadece afaki olmadığını öne sürdü ve bugünkü Türkiye'nin gerçekçi analizine dayandığını düşünmeye başladığını savundu.
Rehn, konuşmasını şöyle tamamladı:
''Ben, Türkiye'nin güçlü
sivil toplumunun daha iyi bir
diyalog çağrısında hayati bir rol oynayacağına inanıyorum. Şimdi yargıyla ilgili ve demokratik reformları bütünüyle yeniden başlatmak ve uzlaşma ruhu yaratmak çok önemli. Türk
Ceza Kanunu'nun 301'inci maddesinin bu hafta içinde değiştirilmesi Türkiye'de herkesin ifade özgürlüğünün garanti altına alınması için ileriye atılmış memnuniyet verici bir adımdı. Fakat daha fazlası yapılmalı. Türkiye tekrar yol ayrımında ve demokrasi, hukukun üstünlüğü ve demokratik
laiklik için bastıracak kendine güvenen sivil topluma ihtiyacı var.'