Houston’ın ‘Aynur Abla’sını son yolculuğunda sevenleri yalnız bırakmadı. Tanış’ın cenaze namazını 18 yaşındaki oğlu İbrahim kıldırdı. Hayatının son günlerine kadar topluma hizmet için çalışan Tanış’ın naaşı, vasiyeti üzerine Houston’a defnedildi.
Yıllardır taşıdığı hastalığı kimseye yansıtmadan insanlığa hizmet için koşturan Tanış, Türkiye’deki ailesi ve akrabalarını dahi hastalığından haberdar etmemişti. Tanış, dört çocuk annesiydi.
EŞİ: TATİL YAPMAZDI, HASTA YATAĞINDAN KALKIP DERSE GİDERDİ
Aynur hanımın 24 yıllık hayat arkadaşı Mehmet Tanış, eşinin hayatı boyu hep çalıştığını söyledi. Aynur hanımın hayatında, ‘tatil, hafta sonu’ gibi kavramlara yer olmadığını anlatan Tanış, “Aynur hanım hep “Allah rızası için yapılan işe ara vermek olmaz. Müslüman tatil yapmaz” derdi. Öyle de yaşadı” dedi.
Hastalığın son döneminde eşinin desteksiz yürümekte zorlandığını anlatan Tanış, Aynur hanımın buna rağmen Kur’an derslerini asla ihmal etmediğini söyledi. Hastalığı hiçbir zaman mazeret olarak görmediğini ifade eden Tanış, “Duvara yaslana yaslana derse giderdi. Tutmaya çalışsam da izin vermezdi. “Gitmesen olmaz mı? Bugün mazeretin olsun” desem kızardı. Gidip Kur’an-ı mutlaka öğretecek. Onun için daha önemli bir şey yoktu”.
“‘HASTASIN, DERSLERE ARA VERELİM’ TEKLİFİNE İÇERLEDİ”
Hastalığın ağırlaştığı son günlerinde yetkililerin Kur’an derslerine ara verip dinlenmesini tavsiye ettiğini aktaran Mehmet Tanış, eşinin bu teklife çok üzüldüğünü söyledi. Tanış eşinin tepsikini şöyle anlattı: “Onu dinlendirmek isteyen ablalarının tavrı ağırına gitmişti. Biraz içerlemişti. “Daha ölmedim” dedi. Kur’an derslerini bırakmak ‘Ölmeden gömülmek’ gibi gelmişti ona.”
“HİZMETLERİ İÇİN ÜCRET TEKLİF EDİLİNCE ÜZÜLÜRDÜ”
Aynur hanımın hizmetleri için hiç bir zaman ücret almadığını belirten Tanış, şunları söyledi: “Ücret konusunda çok hassastı. Hizmetin küçüğü büyüğü yoktu onun için, kültür merkezini temizlemekten öğrenci evlerine yemek yapmaya, öğretmenlikten yüzlerce kişilik program düzenlemeye hepsini bir görürdü. Gerek öğretmenlik için gerek diğer işler için hiçbir zaman ücret almadı. Öğretmenliğe başladığı ay muhasebeden bir zarf göndermişlerdi. İçini açıp ne olduğunu anlayınca çok üzülmüş, hemen gidip zarfı iade etmişti. “Rıza-ı ilahi için elimden geleni yapmak istiyorum” derdi”.
Son dönemlerde eşinin durumunun iyice ağırlaştığını anlatan Tanış, Aynur hanım için en büyük ızdırabın ‘yardım almadan ibadet edememek’ olduğunu belirtti. Eşinin en sıkıntılı günlerde bile namazını oturarak kılmak istemediğini aktaran Tanış şunları söyledi: “Izdırabını yüzünden okuyabiliyordum. Kendisi söylemese de görebiliyorsunuz. Bazen mecburen oturarak da, yatarak da, ima ile de kılmak durumunda oldu ama ne olursa olsun sabah namazından sonra zikirle kuşluk namazına kadar beklerdi.”
TÜRKİYE’DEKİ GELİŞMELERİN IZDIRABINI YAŞIYORDU
Türkiye’deki son gelişmelerin Aynur hanımı derinden etkilediğini söyleyen Mehmet bey, “Fethullah Gülen Hocaefendi’nin ‘Türkiye için günde en az 3 saat dua edin’ sözü yüreğine işlemişti. Saatlerce dua eder, gittiği her yerde bu sözü arkadaşlarına hatırlatırdı. Çok üzülüyor, yaşananların ızdırabını çekiyordu. Hastalığının son anlarında dahi Türkiye için duaya devam etti.”
HASTALIĞI AİLESİNDEN GİZLEDİ
Aynur hanımın hastalığı inişli çıkışlı oldu. O bu durumu asla dışa yansıtmadı. Ta ki kendi elinde olmadan dıştan hissedilene kadar. Türkiye’deki annesi, kardeşleri ve akrabalarının dahi hastalığından haberi yoktu. Kardeşine vefatından 1 buçuk ay önce açtı Aynur hanım hastalığını. Fakat annesi hastaydı, üzülmesini istemezdi. ‘Benim için üzülmesinler’ diye hastalığın son safhasına kadar bahsetmedi. Son görüşmesinde ise annesinden helallik aldı.
AMERİKALI ARKADAŞININ MEKTUBU DUYGULANDIRDI
Cenazeye Aynur Tanış’ın Amerikalı dostları da katıldı. Aynur hanımı tanıdıktan sonra Müslüman olmaya karar vermiş Amerikalı bir bayan, merhume için şu mektubu yazdı:
“Aynur abla bana İslam’la alakalı çok şey öğretti. Yolumu bulmamda yardımcı oldu. Bana nezaket ve erdemi, nasıl bir eş, bir anne ve bir Müslüman olunması gerektiğini gösterdi. Müslüman olduğumda benim icin evinde bir şehadet kutlaması organize etti. 2013 yılında evlendiğimde benim için bir kına gecesi düzenledi. O, her zaman çok cömert ve ferasetliydi. Bu dünya onsuz eksik olacak.
O’nu ancak öldüğümde görebilmeyi ümid edebilirim, ki o zaman cennette olduğumu anlarım. Fakat aynı zamanda, onun hala yanımızda olduğuna inanıyorum çünkü bizi hiçbir zaman yalnız bırakmazdı. Allah onu Kendisi’ne (cc) yakın olanlardan eylesin.”
28 ŞUBAT MAĞDURUYDU
Elazığ Fırat Üniversitesi Kimya bölümü mezunu olan Aynur Tanış 1989 yılında geldiği ABD’de yüksek lisans eğitimi aldı.
Daha sonra Türkiye’ye döndü fakat 28 Şubat yılları başlamıştı. O da mağdurlardan biri oldu. Başörtüsünden dolayı çalışamadı. İşe başlayacağı gün müdürü ona “En son hangi kitabı okudun” diye sormuş, o da son okuduğu kitabı gizlememiş, “Kur’an” cevabını vermişti. Sonuçlarına da katlandı.
Mısır’da bir kaç yıl geçirdi. Arapça’yı öğrenmek ve çocuklarına da öğretmeyi arzu ediyordu. İcazetli Kur’an-ı Kerim hocasıydı. Arapça’yı çok severdi. Kitap tercüme çalışmaları oldu. Mısır’da öğretmenlik yapmak da nasip oldu Aynur hanıma. Canla başla çalıştı, Mısırlı çocuklara Allah sevgisi aşılamak için çabaladı.
RİSALE-İ NURLARLA TANIŞMASI
Risale-i Nurlarla tanışması arayış içinde olduğu bir zamana geldi. Sonra rüyasında Üstad’ı gördü, o günden sonra risaleleri çok daha iyi anlamaya ve anlatmaya muvaffak oldu.
16 yıl önce Hizmet Hareketi’ni tanıdıktan sonra başka şey aramadı. Hizmet için koşturmayı hiçbir zaman bırakmadı. Bu yolculuk son nefesine devam etti.
HAYATI GURBETTE GEÇTİ
Hayatının yarısından fazlasını gurbette geçirdi, gurbet Aynur hanım için artık bir ev olmuştu.
Uzun yıllar eşi Türk olan ya da yeni hidayete ermiş bayanlara İngilizce sohbetler yaptı. İslami hayat nasıl olmalı konulu dersler yaptı. Sohbetle kalmadı, o insanlarla candan dostluklar kurdu. İnsanlarla ilgilenmek dertleriyle dertlenmek onun için bir tutkuydu. Aynur Abla sayesinde hayat çizgisine yenilik getirenler oldu. Mevcut durumunu ilerletenler oldu. Onlara Risaleleri okurdu.
Çocuklarında en çok görmek istediği şey Kuran’a önem vermeleri, güzel ahlak ve sorumluluk bilinciydi. Özellikle Kuran’dan taviz vermemeye çalışıyordu. Kur’an eğitiminde disiplinliydi.
“Rabbim güç kuvvet verdiği sürece, hastalık, ağrı, dert değil.” derdi. Kur’an derslerinin ihmal edilmemesi gerektiğini söylüyordu
ZAMAN AMERİKA