Uluslararası arenada en büyük başarısı 1984
Avrupa şampiyonluğu olan
Fransa’yı
Zidane önderliğindeki göçmen ve
yabancı kökenli
oyuncular 1998’de Dünya Kupası’nda zirveye taşıdığında Avrupa’nın önde gelen ırkçı liderlerinden
Le Pen, ‘Fransa milli marşını bilmeyenler milli takımda top oynuyor.’ diyerek tepkisini ortaya koymuştu.
Kasım 2005’te başlayan
Paris banliyölerindeki göçmen isyanı sonrası sahneye çıkan Halk Birliği Hareketi lideri (UMP) ve İçişleri Bakanı Nicolas
Sarkozy’nin, ‘Fransa’yı sevmiyorsanız terk etmekte özgürsünüz.’ çıkışına en iyi cevabı yine Fransa’yı 2006 Dünya Kupası’nda finale taşıyan göçmen ve yabancı kökenli oyuncular verdi. Zira Fransa Milli Takımı’nın 23 kişilik kadrosunun 17’si göçmen ve yabancı kökenli isimlerden oluşuyor.
Ağır
ekonomik ve sosyal sorunlarla boğuşan Fransa’da yaşayan milyonlarca göçmen büyük sorunlar yaşıyor. Üçüncü kuşak
göçmenlerin tamamı Fransa’da doğup büyümesine rağmen, fiiliyatta hiçbir zaman
Fransızların sahip olduğu haklara sahip olamıyor. Ülkedeki göçmenler, her gün
ülkede derin bir toplumsal taban kazanmış
ırkçılık ve ayırımcılıkla mücadele etmek zorunda kalırken, kendilerini kabul etmeyen Fransız gururuna en iyi cevabı yeşil sahalarda aldıkları başarılarla veriyorlar. Bu, başarının yanında bir onur mücadelesi aynı zamanda.
Irkçı lider Le Pen’i çileden çıkaran isimlerin başında
Cezayir asıllı Zidane geliyor. Yıllarca sömürdükleri bir ülkeden çıkan Zidane, başarılı olmakla kalmamış, Deschamps’ın futbolu bırakmasıyla kaptanlık görevine
terfi etmişti. Dünün ‘sefili’ bügünün kralı olurken, Le Pen’in rahatsız olması normaldi. 1998’de
kupayı kaldıran kadroda Zidane ile birlikte, Thuram, Desailly, Karembeu, Boghassian, Djorkaeff, Lizarazu ve Vieira Fransız kanı taşımayan isimlerdi. Teknik patron Raymond
Domenech tarafından açıklanan
Almanya 2006 kadrosunda bulunan Lillian Thuram (Guadeloupe),
Patrick Vieira (
Senegal), Jean- Alain Boumsong (
Kamerun), Claude Makelele (Zaire), Pascal Chimbonda (Guadeloupe) ve Florent
Malouda (
Guyana), Fransa dışında doğmuş isimlerdi. Fransız kanı taşıyan isimler bir elin parmağını zor geçen
kaleciler Barthez, Coupet, Landreue, defans oyuncuları Givet ve Sagnol ile orta sahadan oynayan Ribery’di. Üstelik bu isimlerden Ribery’nin
Müslüman olması da işin başka bir boyutuydu. Milli takımı sırtlayan oyuncuların ağırlıklı bölümü sadece göçmen kanı taşımıyor, aynı zamanda
siyah tenliler! Cezayir asıllı Zidane ve
Arjantin asıllı Trezeguet kısmen beyaz tenli olmasına karşılık, diğer 15 oyuncu siyah tene sahip. Yüzyıllarca, ‘siyahlar insan mı?’ tartışmasının yapıldığı Avrupa’da siyahiler sadece Fransa’yı taşımıyor. Dünya Kupası’nda boy gösteren birçok Avrupa ülkesinde siyah inciler eski efendilerinin başarısı için ter döktü.
Fransa’da ırkçılık yükselen değer olurken,
halkın 3’te biri kendini ırkçı olarak tanımlamaktan geri durmuyor. Le blues olarak tanımlanan Fransa Milli Takımı’nın son 3 maçına adıyla özleşmiş
mavi forma yerine beyaz forma ile sahaya çıkan göçmen ağırlıklı kadro ırkçılara başka bir
ders verdi. Fransa, göçmenlerin sırtında kupa için son 90 dakikayı beklerken, ülke içinde Le Pen ve Sarkozy bildiğini okumaya devam ediyor