Güneydoğu Avrupa liderler zirvesinin açılışında konuşan Schüssel, '
Avrupa Birliği"nin genişleme sürecine
Balkanlar'da bir nokta konulmasını' savundu. Konuşmasında
Türkiye,
Ukrayna,
Rusya ve
Akdeniz ülkeleri için 'sıkı bir
ortaklık ağı' kurulmasını öneren Schüssel, 'özellikle Türkiye ile giriş
müzakerelerinin bir AB üyeliğiyle sonuçlanacağına inanmadığını' kaydetti.
Türkiye-AB ilişkilerinde kendisinin daha çok 'sıkı bir
işbirliği' kurulmasını beklediğini ifade eden Schüssel, Türkiye'nin AB'ye katılma ihtimalinin belirmesi halinde
Avusturya'da halkoylamasına gidilmesinden yana olduğunu söyledi.
Zirvenin gündemi
Avusturya'nın ev sahipliğinde bu yıl beşincisi yapılan Güneydoğu Avrupa liderler zirvesinin gündeminde, enerji sektöründe işbirliğinin güçlendirilmesi, yatırımların
finans edilmesi ve serbest ticaret konuları ilk sırada ele alınıyor.
Balkan ülkelerindeki siyasi ve
ekonomik gelişmelerin de ele alınacağı toplantıda, Kosova'nın statüsü ağırlıklı olarak tartışılacak. Halen BM tarafından yönetilen Kosova'da yaşayan Arnavutlar
bölgenin bağımsız olmasında ısrar ederken,
Belgrad yönetimi, Kosova'nın
Sırbistan'a bağlı özerk bir bölge olarak kalmasını talep ediyor.
AB'nin geçen mayıs ayında Sırbistan ile istikrar ve ortaklık anlaşması görüşmelerine ara verdiğini anımsatan Avusturyalı Balkan uzmanı Wolfgang Petrisch, ''Sırbistan'dan ayrılarak bağımsız olmayı başaran
Karadağ Cumhuriyeti ile bir anlaşmanın yakında imzalanabileceğini'' söyledi. Uzun yıllar Balkan ülkelerinde görev yapan Petrisch, 'AB'nin anayasa krizine bir çare bulması kaydıyla Güneydoğu Avrupa ülkelerinin de er geç AB üyesi olacaklarını' savundu.
Türkiye - AB fiili müzakereleri başladı
AB ile Türkiye arasındaki fiili müzakereler,
Kıbrıs Rum kesiminin tüm engelleme çabalarına karşın 12 haziranda başlamıştı. Kıbrıslı Rumların, Türkiye ile fiili müzakerelerin 'bilim ve araştırma' başlığında açılıp kapanmasına yönelik
itirazları, AB Genel İşler ve Dış İlişkiler Konseyi'nde aşılmıştı. '
Bilim ve araştırma' faslıyla ilgili AB müktesebatının sınırlı olması nedeniyle fiili müzakerelerin aynı gün açılıp kapatılmasına itiraz eden Rum kesimi, bunu 'Türk
liman ve havaalanlarının açılması ve tanınma'yla bağlantılı hale getirmeye çalışmıştı. Son ana kadar Rum kesiminin itirazlarının giderilmesini bekleyen
Ankara, AB'nin Ortak Tutum Belgesi'ni incelemiş ve Ortaklık Konseyi'ne katılma kararı almıştı.
Bu gelişmenin ardından
Dışişleri Bakanı
Abdullah Gül ve
Başmüzakereci Ali
Babacan, Lüksemburg'a hareket etmişti.
Kıbrıs Rum yönetimi ile varılan uzlaşmaya göre, AB'nin müzakerelerle ilgili Ortak Tutum Belgesi'ne eklenen bazı ifadelerle fiili müzakerelerin yolu açılmıştı. Belgede,
Gümrük Birliği ve Ek Protokol içinde olmak üzere Ortaklık Anlaşması gereklerinin yerine getirilmesinin önemi vurgulanmıştı. Bu konuda sorumlulukların yerine getirilmemesi halinde bütün müzakere sürecinin etkileneceği kaydedilen belgede, ''AB, bu çerçevede 21 eylül 2005 tarihinde Kıbrıs ile ilgili yayımladığı deklarasyona atıfta bulunuyor'' denilmişti.
Belgede, gelişmeler çerçevesinde gerektiği takdirde fiili müzakerelerin başlatılacağı bilim ve araştırma faslına geri dönebileceği belirtiliyordu. Türkiye 3 ekimde müzakerelere başladı
Türkiye ile AB arasındaki müzakereler 3 ekim tarihinde başlamıştı.
Türkiye'nin 3 ekimde AB ile müzakerelere başlamasından önce Avusturya'nın 'imtiyazlı ortaklık' ta diretmesi krize neden olmuştu. Avusturya,
Müzakere Çerçeve Belgesi'ne 'imtiyazlı ortaklık' ibaresinin girmesi için uzun süre direnmişti. 25 üyeli birlik içinde tek kalan Avusturya'nın sonunda direnci kırılmış ve Müzakere Çerçeve Belgesi onaylanmıştı.
Avusturya ile yürütülen pazarlıkların uzun sürmesi nedeniyle diplomaside pek sık uygulanmayan bir
kural işletildi. Pazarlıkların yürütüldüğü Lüksemburg'ta saatler gece yarısına iki dakika kala 23.58'de durdurulmuştu. AB Dönem Başkanlığı'nı yürüten
İngiltere, bu süreçte Türkiye'ye önemli ölçüde
destek vermişti. AB kulislerinden sızan bilgilere göre, İngiltere'nin diplomasideki başarısı müzakerelerin başlamasında etkili oldu.