Lavrov, bugün
Moskova Devlet Üniversitesi'nin Uluslararası İlişkiler Fakültesi'nde yaptığı konuşmada, "Bugün çok ciddi çatışmaların meydana geldiği Yemen'de muhalefet ve iktidara haklı olarak
diyalog çağrısında bulunulurken, dünyanın önde gelen bazı ülkeleri neden
Suriye'de bunun aksine, ulusal diyaloğu boykot ve çatışmaları daha da kızıştırma çağrısında bulunuyor?" dedi.
Uluslararası topluluğun Esad'ın önerdiği, "geç kalmış ancak yeterince gerçekçi" reformları tartışmayı bile kabul etmediğini vurgulayan Lavrov, "Suriye'deki şiddet olaylarını kınıyoruz.
Ancak Suriye'nin içişlerine herhangi bir müdahalenin kabul edilemez olduğunu düşünüyoruz. Bu pozisyonumuzu BM
Güvenlik Konseyi'nin Suriye ile ilgili yaptığı özel açıklamanın oylanması sürecinde de çok net bir şekilde dile getirdik" diye konuştu.
"ABD'DEN FÜZE KALKANI KONUSUNDA HALA GÜVENCE YOK"
Lavrov, bir soru üzerine ABD'nin
Avrupa'ya kurmaya planladığı
füze kalkanının
Rusya'ya karşı olmadığı yönünde bir güvenceyi hala vermediğini belirterek, "Bize ABD-NATO
füze kalkanının Rusya'ya karşı çevrilmeyeceği garantisini vermek istemiyorlar" ifadesini kullandı.
Rusya Devlet Başkanı Dimitriy
Medvedev ve ABD Başkanı Barack Obama'nın Temmuz 2009'da öncelikle tehditlerin ve sorunların genel bir analizini yaparak füze kalkanı konusunda ortak çaba harcanması konusunda anlaşmaya vardığını söyleyen Lavrov, "Böyle bir
sistem için somut önerilerde bulunduk ve NATO-Rusya Konseyi çerçevesinde uzun danışmalarımız oldu.
Ne yazık ki bir anlaşmaya varmadık ancak Avrupa'da şu anda Washington'ın belirlediği parametrelere göre bir füze kalkanı oluşturulmakta ve bu da Rusya'nın stratejik nükleer kuvvetlerine karşı tehdit oluşturabilir" dedi.
Lavrov, askeri uzmanların bir tarafın füze kalkanı kapasitesini herhangi bir sınırlandırma olmadan genişletmesinin diğer tarafa da stratejik potansiyelini korumak için benzer adımları atma hakkını verdiğini gayet iyi anladığını belirterek, "Rusya Avrupa -
Atlantik coğrafyasındaki bir ülkeye karşı askeri faaliyette bulunmayacağı garantisini istiyoruz.
Aksi takdirde,
Küresel sorunların tüm dünyayı tehdit ettiği bir dönemde 19. ve 20. yüzyıla ait ideolojik kamplara döneriz ve bu da son derece yanlış bir şey olur" ifadesini kullandı.