Polis,
saldırganın
İslam karşıtı ve aşırı görüşlere sahip 32 yaşındaki Anders Behring
Breivik olduğunu açıkladı. Zanlının, şiddet yanlısı İsveçli Naziforum'un üyesi olduğu öğrenildi.
Dünyanın en sakin ülkelerinden biri olan
Norveç'i kana bulayan saldırıların detayları netleşmeye başladı.
Başkent Oslo'da önceki gün hükümet binalarının bulunduğu
bölgeye yapılan
bombalı saldırı ve ardından iktidardaki İşçi Partisi'nin
gençlik kampına düzenlenen silahlı saldırıda en az 92 kişi hayatını kaybetti.
İki saldırıyı da aynı kişinin gerçekleştirdiği belirlendi. Batı basınının olayın hemen ardından işaret ettiğinin aksine saldırganın İslamî örgütlerle ilgisinin olmadığı ortaya çıktı. Norveç polisi, zanlının, gençlik kampında yaşları 14 ila 19 arasında değişen 85 genci katlettikten sonra yakalanan Anders
Behring Breivik olduğunu açıkladı. Saldırganın iki silahıyla 1,5 saat
katliam yaptığı, denizden kaçanları bile taradığı iddia edildi. Aşırı sağcı ve
Müslüman karşıtı görüşlere sahip olduğu belirtilen zanlı aynı zamanda devlet binalarına yapılan saldırıyı destekleyen 'Nordisk' adlı İsveçli Naziforum'un da üyesi.
Bir polis yetkilisi, "Zanlı Norveç'teki aktif neo-Nazi gruplarla irtibat halinde olabilir. Ancak şu ana kadar gözetim altına aldığımız isimlerden değildi. Yine de onların ideolojilerinden etkilenmiş olabilir." dedi.
Neo-Nazi gruplar 1990'lı yıllarda İskandinavya'da çok sayıda silahlı
eylem yapmışlardı, ancak o dönemden beri oldukça düşük profilli bir eylem grubu olarak devam ediyorlar.
32 yaşındaki zanlı Breivik'in, iki saldırıyı da tek başına düzenlediği, herhangi bir uluslararası
terör örgütüyle bağlantısı olmadığı sanılıyor. Breivik'in cinayetleri neden işlediği ise hâlâ bilinmiyor. Norveç polisine göre Breivik aşırı sağcı, göç ve göçmen düşmanı, Müslümanlara yönelik düşmanca duygular besleyen birisi. Breivik, internetteki yazışmalarında kendisini Hıristiyan ve muhafazakar olarak nitelendiriyor. Hakkında çok az bilgi bulunan Breivik'in birkaç gün önce
Facebook ve Twitter'da
hesap açtığı anlaşılıyor. Facebook'taki hesabı şu an kapanmış görünen Breivik, ilgi alanları arasında
vücut geliştirmeyi ve
masonluğu sayıyor. Norveç basınının görüştüğü Breivik'in arkadaşları,
katil zanlısının 20'li yaşlarının sonuna doğru aşırı sağ fikirlerden etkilenmeye başladığına işaret ediyor. Breivik'in ayrıca internette aşırı sağcı ve ırkçı görüşlerini seslendirdiği kaydediliyor. Askeri eğitim ya da askerlik gibi bir tecrübesi olmadığı kaydedilen zanlının sicilinde herhangi bir suç kaydı yok. Oslo'da büyüyüp, Oslo İşletme Yüksekokulu'nda eğitim alan Breivik'in daha sonra Oslo'yu terk ederek Breivik Geofarm isminde ziraatle ilgili bir şirket kurduğu anlaşılıyor. Şirketin
sebze, kavun ve
gübre üretimi gibi alanlarda çalıştığı, Breivik'in bombayı bu alandaki tecrübesi ile yapmış olabileceği kaydediliyor. Zanlının saldırılar öncesi 6 ton gübre satın alması da bu iddiayı destekliyor. Bazı tür gübrelerin bomba yapımında kullanıldığı biliniyor. Zanlının 7 Temmuz'da Twitter'a John Stuart Mill'in "İnançlı bir insanın gücü sadece kanaatleri olan 100.000 insanın kuvvetine eşittir." cümlesini yazdığı bildiriliyor. Zanlının, 2008'den bu yana mason olduğu iddia edilirken, Facebook'taki sayfasında mason kıyafetleri içinde bir fotoğrafı bulunuyor.
KATLİAMA 21 YIL HAPİS CEZASI
En az 92 kişiyi katleden aşırı sağcı Norveçlinin
yasalara göre en fazla 21 yıl ceza alacağı belirtiliyor. Bu arada
Utoya Adası yakınındaki Sndvollen kasabasında
kurban yakınlarıyla bir araya gelen
Başbakan Jens Stoltenberg, gençlik kampında düzenlenen saldırıya işaret ederek, "Çocukluğumun cenneti dün cehenneme dönüştü." dedi. Stoltenberg, gençliğinde bu adaya sık gittiğini belirtti. Öte yandan Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, Norveçli Başbakan Jens Stoltenberg'e
taziye mesajı göndererek
başsağlığı diledi. Norveç'i yasa boğan saldırıların ardından aşırı sağcıların yükselişte olduğu komşu İsveç'te kamu binaları çevresinde
güvenlik tedbirleri artırıldı.
Fanatikliğin belli bir dinle ilgisinin olmadığı anlaşıldı
Avrupalı siyasetçiler, Oslo katliamının, radikalizmi sadece bir kültürle veya dinle irtibatlandırmanın yanlış olduğunu gösterdiğini belirtti. Çifte saldırıyı Zaman'a değerlendiren siyasilerin yorumları şöyle:
Graham Watson (
Avrupa Parlamentosu üyesi-
İngiliz Liberal-AP Liberal Grup eski başkanı): Bu
hain saldırının Hıristiyan köktendinciler tarafından yapıldığı ortaya çıkarsa, terörün sadece İslami değil her türlü köktendincilikten kaynaklandığı bir defa daha ispatlanmış olacaktır. Bu saldırı bütün
inanç ve seküler gruplar içinde bulunan "makul"lerin ne kadar hayati önemde olduğunun da altını çizmektedir.
Cem
Özdemir (
Alman Yeşiller Partisi
Eşbaşkanı): Bu saldırı radikalizmin, aşırılığın belli bir kültüre, bölgeye, ülkeye ya da dine mahsus olmadığını gösterdi. Aşırılığı sadece bir kültür ya da dinle irtibatlandırmanın ne kadar yanlış olduğu bir defa daha ortaya çıktı. Radikalizmi sadece bir kültüre mahsus görüp aşırı sağa göz kapamanın ne kadar mahsurlu olduğunu görüyoruz. Avrupalı siyasetçileri, hangi kültür, bölge ya da dinden gelirse gelsin aşırılıkla mücadeleye çağırıyorum. Fanatikliğin belli bir coğrafyaya ait olmadığı da anlaşıldı. Hangi din böyle bir saldırıyı mazur görebilir? Farklı dinlere mensup bütün dindarlar birlikte mücadele etmeli. Bu tür saldırılar dil, din, ırk ayrımı yapmadan hepimize karşı yapılmıştır. Çokkültürlülüğe sahip çıkmamız lazım. Çokkültürlülüğün öldüğünü söyleyen Avrupalı siyasetçiler ne kastettiklerini açıklamalılar.
Emine
Bozkurt (AP'nin Hollandalı Sosyalist üyesi): Avrupa'da bazı siyasi çevrelerde Sosyal Demokratların şeytanlaştırılmasının bu tür olaylara yol açmış olabileceğini düşünüyorum. Norveç Başbakanı'nın ilk saatlerden itibaren olayı "İslami terörle" irtibatlandırmamış olması mühim. Avrupa'da maalesef genelde bu tür terör olaylarında ilk akla gelen Müslümanlar oluyor ve zan altında bırakılıyorlar. Ama bu hadisede de gördüğümüz gibi terör eylemini Müslüman olmayan birisi işlemişse hemen "akli dengesi yerinde olmayan,
hasta birisi", olay da "münferit" olarak nitelendiriliyor. Avrupa, El Kaide'yle birlikte aşırı sağ ve diğer köktendinci hareketleri de en ince teferruatına kadar incelemelidir. Bu katliam, bütün Avrupa kültürüne karşı bir saldırıdır. Avrupa'daki siyasi iklim bazı dengesiz insanları
teşvik ediyor olabilir. Avrupalı siyasetçiler, nefret söylemlerini derhal terk etmelidirler. selçuk gültaşlı brüksel
Denizde kaçanları da vurmuş
Tarihin en kanlı silahlı saldırılarından birinin düzenlendiği Utoya adası, Tyrifjorden gölünde, kıyıya yaklaşık 500 metre mesafede bulunuyor. Görgü tanıklarına göre
bombalı saldırıdan sonra güvenliği sağlamak üzere adaya geldiğini söyleyen polis üniformalı
Anders Behring Breivik, güvenlik kontrolü yapacağı iddiasıyla kamptaki gençleri bir araya topladıktan sonra makineli tüfeğiyle rastgele ateş açmaya başladı. Can pazarının yaşandığı olayda çocuklar panik içinde çalılıklara veya denize doğru kaçmaya çalıştı. Saldırgan silahını, yüzerek canını kurtarmaya çalışanlara da doğrulttu. Olayda bazılarının yüzerek karşı kıyıya kaçmaya çalışırken boğulduğu, bazılarının ise cesetler arasında ölü numarası yaparak kurtulmayı başardığı öğrenildi. Zanlının, ilk ateşi açmasından sonra bir SWAT timinin adaya varışının 40 dakika sürdüğü bildirildi. İki silahıyla tam bir buçuk saat katliam yapan saldırgan, polis timini görünce hemen teslim oldu. Adada 85 kişinin öldüğü açıklanırken, ağır yaralıların bulunması nedeniyle ölü sayısının artmasından endişe ediliyor. Hâlâ kayıpların olduğu ifade edilirken, gölde cesetler aranıyor. Kayıplar arasında bir de Türk kızı bulunuyor. Kamp saldırısıyla ilgili Breivik dışında bir
şüpheli daha soruşturuluyor.
Saldırı sırasında kampta yaklaşık 560 kişi bulunuyordu.