İsimleri yok, üç rakamdan oluşan bir kod adı kullanıyorlar, konserve ton balığı ile besleniyor, güneşte parlamasın diye yüzüklerinin üzerine bant sarıyorlar.
YER,
İsrail’in yoğun bombardımana tuttuğu Lübnan’ın güneyindeki Srifa köyü. Eskiden tarih öğretmeni olan iki
Hizbullah militanı, telsizleri ve Kalaşnikoflarıyla bir yandan
kahve içerken öte yandan Hizbullah FM’den son gelişmeleri dinliyorlar.
Astları tarafından sadece "103" diye bilinen
Hacı Rabia Ebu Hüseyin, "Bu bizim uzun bir süredir beklediğimiz ve hazırlandığımız savaş" diyor ve "Bana düşen vazifenin bilincindeyim. İsrail’e
füze yağdırmam gerekiyor" diyor. Üç köyün komutasından sorumlu olan 40 yaşındaki Hizbullah militanı,
mavi pamukludan bir
gömlek giymiş, başına da bir
beyzbol şapkası geçirmiş. Hüseyin’in eski dostu Ebu
Muhammed (44) ise Reebok ayakkabıların üzerine kargo pantolon ve bol bir tişört giymeyi
tercih etmiş. Kod adı ise "121". Yerine göre askeri kamuflaj üniformalarından da giydiklerini anlatan Hüseyin, "halkın içinde
sivil geziyoruz" diyor.
Hizbullah militanları bölgeyi, her ağacı, her binayı çok iyi bildiklerini söylüyorlar ve bu sayede İsrail askerlerine karşı avantaj sağladıklarını savunuyorlar. "Mesela Hacı’ya 20 yıl önce sevdiği kızın evin orada buluşalım diyorum" diye anlatıyor Ebu Muhammed. Bu kaç göç içinde nasıl beslendikleri sorulduğunda ise Hüseyin
yanıt veriyor. "Genelde ton balığı,
sosis gibi konserve yiyeceklerle besleniyoruz, arada bir çikolata da oluyor. Ama dün patates kızartmıştı, bazen de yumurta pişiriyoruz."
ONURUMUZ İÇİN SAVAŞIYORUZ
Hz. Muhammed’in de Kabe’yi
kontrol eden zengin Kureyş kabilesine karşı mücadele ettiğine işaret eden Hizbullah militanı, "
Allah, ona ’endişe etme sana görünmeyen meleklerimle
yardım edeceğim’ demişti. Şimdi Lübnan’ın güneyine de o melekler kadar sayısız Hizbullah militanı yayılmış durumda" diyor. "Can almayı sevmiyoruz" diyor Hüseyin ve şöyle devam ediyor: "Herkes bizim kardeşimiz. İnsanlara, dinine bakmadan insan gibi muamele ediyoruz, ama toprağımızı, onurumuzu ve itibarımızı savunacağız. Şehadeti sevdiğimiz gibi yaşamayı da seviyoruz. Ölmüş olmak için ölmek istemiyoruz."
HÜRRİYET