AKP adayı Recep Tayyip Erdoğan'ın seçilmesiyle sonuçlanan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin Beyaz Saray'daki yansımalarını yazan Arslan, Obama'nın asıl amacını açıklarken, Erdoğan'ın balkon konuşması sırasında ne yaptığını da açıkladı...
İşte Adem Yavuz Arslan'ın 'Barack Obama Cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan'ı neden aradı?' isimli yazısı;
Başlıkla ilgili analizlere geçmeden önce Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin Washington’daki yansımalarına dair birkaç anekdot paylaşmakta fayda var.
Çünkü bu küçük ayrıntılar büyük resmin daha iyi anlaşılmasına fayda sağlayacaktır.
Öncelikle havuz medyasının abartarak verdiği şekliyle tüm dünya Türkiye’deki seçimlere kulak kesilmiş değil.
Hatta pazar günü ABD medyasında kayda değer bir haber bile yoktu. İlerleyen saatlerde sonuçlara dair kısa haberler girmeye başladı.
Ardından da Erdoğan’ın seçimi kazanmasının sürpriz olmadığı belirtilerek Başbakan hakkındaki eleştiriler hatırlatıldı.
ABD yönetimi ise medyaya paralel bir çizgideydi.
Erdoğan balkon konuşması yaparken Obama golf oynuyordu. Yönetimden ise gazetecilerin ısrarlı sorularına karşı Obama’nın ‘Başbakan Erdoğan ile yeni görevinde çalışmayı sabırsızlıkla beklediği’ şeklinde kısa bir açıklama geldi.
Aslında bu kalıp bir cümleydi ve benzerleri defaatle yapılmıştı.
Ancak bu kısa açıklama bile hükümet ve havuz medyasını coşturmaya yetti. Hatta Beyaz Saray’ın açıklaması bağlamından bile kopartıldı.
Bu durum başlı başına analize muhtaç.
Çünkü Ankara ile Washington arasındaki ilişkinin limoni olduğunu bilmeyen yok.
Hatta Obama tam 6 aydır Erdoğan ile görüşmüyordu. Türk tarafının Obama ile görüşmek için alternatif yöntemler denediği de sır değil.
Her ne kadar hükümet, kendi medyasında ‘Obama’nın telefonlarına çıkmayan aslında Erdoğan’ senaryoları yazdırsa da esasında Obama’nın telefonu dört gözle bekleniyordu.
Beklenen telefon pazartesi günü gelmedi.
Obama tatildeydi. Bol bol kumsalda vakit geçirip arada Irak’ın yeni başbakanı gözüyle bakılan Abadi’yi, İtalya Başbakanı Renzi’yi ve Ukrayna Cumhurbaşkanı Poroshenko’yu aradı.
Akşam da Irak hakkında konuştu.
Bu esnada Dışişleri Sözcüsü Marie Harf, seçimlerle ilgili olarak Ankara’nın pek de hoşuna gitmeyecek şeyler söyledi.
30 Mart yerel seçimleri için ‘özgür, adil ve şeffaf bir seçim’ dememişti.
Aynı şeyi Cumhurbaşkanlığı için de tekrar etti. Ayrıca AGİT’in seçimlerle ilgili raporuna da atıf yaptı.
Obama’nın arayıp aramayacağı yönündeki sorulara ise ‘önümüzdeki günlerde arayabileceği’ cevabı geldi.
ABD Başkanı, Erdoğan’ı salı günü arayıp tebrik etti.
Beyaz Saray’dan yapılan kısa açıklama aslında iki ülke arasındaki ilişkilerin seyrine ilişkin ipuçları barındırıyor.
Öncelikle şunu not etmek şart.
Obama her şekilde Erdoğan’ı arayacaktı. Çünkü ABD köklü bir devlet geleneğine sahip ve çıkarları için herkesle görüşür.
Nitekim IŞİD yüzünden Irak’ta tekrar savaşa girdiği bir dönemde Türkiye ile çok da uzak durmak istemiyorlar.
Ayrıca Kıbrıs, Ukrayna, Gazze, Suriye ve Ermenistan gibi başlıklarda ABD’yi Ankara ile yakın çalışmaya itiyor.
Nitekim yönetime yakın kaynaklar bölgesel gelişmeler nedeniyle Obama’nın Erdoğan ile büyük bir kriz yaşamak istemeyeceğini söylüyor.
Ancak bu durum buzların eridiği ve tekrardan 2013 öncesine dönüldüğü anlamına gelmiyor.
Washington için belirleyici olacak olan Erdoğan’ın bundan sonra nasıl bir Cumhurbaşkanı olacağı.
Eğer kutuplaştırıcı ve başta düşünce özgürlüğü gibi konularda sert tutumunu sürdürürse zaten çok hasar almış olan müttefiklik ilişkisi daha da yıpranacak
Üstelik yeni dönemde Washington’da Türkiye’yi savunacak pek kimse de kalmadı.
Sonuç olarak Obama hem devlet geleneği hem de bölgesel şartlar nedeniyle 6 ay sonra Erdoğan’ı aradı. Bu durum Türkiye tarafında coşkuyla karşılanmış olsa da ABD temkinli. Havuz ve hükümet medyası sizi yanıltmasın…