Abizaid bir ziyaretle kirli savaşı başlattı!
Orta
Asya ve Orta
doğu'dan sonra üçüncü cephe açıldı.
Afganistan,
Irak,
Lübnan ve Filistin'den sonra beşinci iş savaş, en az
Yemen kadar en az
Basra Körfezi kadar, en az Doğu
Akdeniz kadar önemli olan bir başka coğrafya'da, Doğu
Afrika'da, Afrika Boynuzu olarak nitelene
Somali'de başlatıldı. 11 Eylül'den hemen sonra Cibuti'yi askeri üsse dönüştüren, Kızıldeniz'i abluka altına alan ABD, yine İslamcılar, yine
terör, yine
El-Kaide' class='textetiket' title='El Kaide haberleri'>El Kaide argümanını önümüze sürerek bir
ülkeyi daha işgal ediyor. Ama bu sefer doğrudan değil. Somali'nin sınır komşusu
Etiyopya askerleriyle. ABD tarafından eğitilen,
silahlandırılan,
finanse edilen Etiyopya askerleri birkaç gündür Somali topraklarını işgal ediyor, havadan bombalıyor,
ABD donanması da denizden abluka altına alıyor. Somali bizi ne kadar ilgilendiriyor? Afganistan kadar mı? Irak kadar mı? Lübnan kadar mı? İnanın hepsi kadar ilgilendiriyor. Somali'deki savaşla Lübnan ve Irak
krizleri birbirine o kadar bağlı ki.
Fakir ve
iç savaşlarla harap olmuş bir ülke Somali. Ama bu yönü kimseyi ilgilendirmiyor. Yine enerji, yine enerji! 1993'teki iç savaş ve ABD müdahalesinden sonra bu yaz çatışmalar yeniden şiddetlendi. İslamcı gruplar, savaş ağaları ve terör örgütlerine rağmen ülkenin büyük bölümünü ele geçirdi. Haziran'daki çatışmalar sırasında ABD, İslamcı gruplara karşı terör gruplarına açıkça finans ve silah desteği verdi ve örtülü
operasyonlarla bu çatışmada yerini aldı. Ama başarılı olamadı. İslamcılar Mogadişu'yu ele geçirdi.
O zaman; "Somali ABD için yeni bir
hedef haline getiriliyor" diye yazmıştım, işte şimdi gerçekleşiyor. Birkaç gündür Etiyopya ordusu Somali'ye saldırıyor, ülke topraklarını işgal ediyor, her yanını bombalıyor. Daha önce İslamcılara karşıt grupları destekleyen ABD, şimdi kendi eğittiği, finanse edip silahlandırdığı 15 bin kişilik Etiyopya ordusuyla Somali'yi işgal ediyor. Peki nedir bu savaşın gerekçesi? Daha önce yazmıştım, tekrar edeyim:
ABD, 1993 yılında Somali'ye binlerce askerin katıldığı kanlı bir operasyon yaptı. Ama korkunç bir
facia yaşadı. Tam anlamıyla fiyaskoydu. Bu operasyon için "Black Hawk Down" adında bir film bile çevrildi. Amaç, her zamanki gibi, insani bir müdahaleydi! Oysa beş ABD firması Somali topraklarının üçte ikisini petrol ve
doğalgaz sondajları için neredeyse kapatmıştı. Operasyon, bu şirketlerin çıkarlarını güvence altına almak için yapıldı.
Plan başarısız oldu ama şirketlerin çıkarları hala tehlikedeydi.
Son yıllarda
Sudan çok önemli bir petrol ülkesi olarak öne çıktı. Bütün Afrika'ya açılan ve ABD'ye karşı bir denge oluşturan Çin, Sudan'a 3 milyar dolarlık enerji yatırımı yaptı. Pekin'in enerji ihtiyacının önemli bir kısmını Sudan karşılayacaktı. Ayrıca Güney'den Kızıldeniz'e petrol
boru hattı döşeyecekti. Çin ve Asyalı petrol şirketleri Afrika'nın bir çok ülkesinde enerji yatırımlarında
kontrolü ele aldı. Ayrıca
işbirliği yaptıkları ülkeleri, Batı'nın teknoloji ve
ekonomik baskısından kurtarmak için yeniden yapılandırmaya giriştiler. Asya'nın Sudan çıkarmasına ABD, petrol ve doğalgaz zengini
Darfur ile
cevap verdi. BM'yi de yanına alarak Darfur'a insani müdahale projesi başlattı. Çünkü Darfur da bir başka enerji kaynağı olarak öne çıkıyordu. Çin, BM'nin Darfur ve Sudan kararlarını veto edeceğini açıkladı. Sudan'a, Çin'le işbirliğinin bedelini Darfur'la ödetiyorlardı. Şimdi Somali ile ödetiyorlar.
Somali, tıpkı Yemen gibi, enerji güvenliği için kritik bir ülke. Başkalarının kontrolüne geçerse ABD'nin Afrika-
Ortadoğu bağlantısı çökecek. 11 Eylül'den bu yana Afrika Boynuzu'nu askeri muhasara altına alan ABD ve müttefikleri, El Kaide ve
terörle mücadele adı altında Kızıldeniz'i adeta işgal etti. ABD'nin Afganistan'ı işgal gerekçesi neyse, Yemen'i kontrol altında tutma gerekçesi neyse, Somali'yi kontrol etme gerekçesi de o.
Somali petrol zengini bir ülke değil. Bilinen rezervi 200 milyar metreküp doğal gaz. Ama ülkenin çok zengin petrol ve doğalgaz kaynakları barındırdığı, hem Ortadoğu petrollerinin geçiş yolu üzerinde bulunması hem de kendi zenginlikleri nedeniyle ABD için yeni bir fırsat oluşturduğu biliniyor. Conoco, Amaco,
Chevron, Phllips gibi ABD petrol şirketleri ülkenin bir an önce kontrol altına alınmasını ve sondajların başlamasını istiyodu. Bunun sonucu olar ABD ülkedeki savaş ağalarını hem askeri hem de finansal olarak desteklemeye başladı. George Soros'un kurduğu "
Uluslararası Kriz Grubu" da sahnede yerini aldı.
1993'teki operasyon bir başka şekliyle tekrar başlatıldı, şirketlerin önü açılacaktı. Örtülü operasyonlar sonucu iç çatışma yeniden patlak verdi. Bu, büyük enerji savaşının ve jeopolitik oyunun yeni bir cephesiydi. Ama
hesap yine tutmadı. ABD karşıtı güçler kazandı. 4 aydır süren çatışmalar sonrası başkenti ele geçirdi. ABD'nin Somali'de ikinci hezimetiydi bu. Ama altı ay geçmedi. ABD bu sefer Etiyopya üzerinden saldırıya geçti. Denizden de Somali'yi abluka altına aldı. 2001 yılından beri bu savaşa hazırlanıyorlardı.
Petrol şirketlerinin önünü açmak için. Şimdi başladılar.
Savaş bütün Doğu Afrika'ya yayılabilir. Kızıldeniz'i kontrol etmek için bütün
bölge ateşe atılabilir.
Tereddüdü olanlar için bir not daha: ABD'nin Irak ordularını komuta eden General John Abizaid, bu ay Etiyopya'daydı. Birkaç gün sonra Etiyopya ordusu ABD ile birlikte saldırıya geçti. Ne ilginç değil mi? Tam da Çin Devlet Başkanı Hu Jintao'nun
Kenya, Sudan ve Etiyopya'ya gidip enerji anlaşmaları yapmasından sonra. Yeni bir Afganistan, yeni bir Irak, yeni bir Lübnan'ımız oldu. Devlerin savaşı ile kana bulanan beşinci
Müslüman ülke olan Somali, size uzak olabilir ama ABD ve Çin'e çok yakın…