Bazı günler 5 saate kadar çıkan sorguda Mursi, gizli belgeleri yabancılara vermekle suçlandı. Mursi tüm iddiaları reddetti.
Bugün Gazetesi'nin haberine göre, Askeri istihbarat görevlileri 3 Temmuz’da darbeyle devrilen ve o günden beri kendisinden haber alınamayan Muhammed Mursi’yi düzenli olarak sorguladı. AP haber ajansının askeri yetkililere dayandırdığı habere göre gizli bir tesise götürülen Mursi’nin yeri zırhlı araçlarla 3 kez değiştirildi. Kahire dışında tutulan Mursi’nin televizyon izlemesine ve gazete okumasına izin verilmiyor.
‘MEŞRU CUMHURBAŞKANIYIM’
Başlangıçta konuşmayı reddeden Mursi daha sonra sık sık "meşru cumhurbaşkanı" olduğunu vurguladı. Başsavcılık, Mursi’yi Hamas’la işbirliği yapmak ve 14 mahkumûn ölümüne neden olmakla suçlamış, 15 günlük hapis cezası vermişti. Mursi bu iddiaları reddetti.
TÜRKİYE DE SORULMUŞ
İstihbarat ajanları Mursi’nin yurtdışı gezilerinde yabancı liderlerle yaptığı görüşmeleri detaylı olarak sorguladı. Eylül ayında Ankara’ya gelen Mursi’nin Türkiye ve Katar ile ilişkileri, Hamas’la bağlantıları da sorgulamada gündeme gelmiş. Gizli ses kayıtları dinletildiğinde Mursi çok sinirlendi ve kendisine cumhurbaşkanına gösterilmesi gereken saygıyla davranılması gerektiğini söyledi. Mursi’nin tutulduğu yerde orucunu tuttuğu, sorgulama olmadığında da Kur’an okuduğu belirtildi.
‘Amaç İhvan’ı yasaklamak’
Sorguda görevi sırasında Müslüman Kardeşler (İhvan) ile ilişkileri sorulan devrik lider, devletin gizli belgelerini İhvan’a vermekle suçlanıyor. Mursi’nin göreve geldikten sonra askeri istihbarattan brifing aldığı toplantıya 19 İhvan yetkilisini davet ettiği belirtiliyor. Duruma itiraz eden binbaşıya "Burada yabancı yok" diyen Mursi birkaç hafta sonra onu görevden almış. AP haber ajansı sorguda elde edilen bilgilerin İhvan’ın tamamen yasaklanmasında kullanılabileceği değerlendirmesinde bulundu.
Dünya sadece ‘endişeli’
Cumartesi sabahı yaşanan katliamda 200 kişinin ölmesi ve 5 bin insanın yaralanmasına dünyadan ‘cılız’ tepki geldi. BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun katliamı kınarken, geçici hükümetten tüm Mısır halkının güvenliğini sağlamasını istedi. Ban, "Mısır güvenlik güçleri insan haklarına tam saygı ile hareket etmeli, toplanma ve ifade özgürlüğünü garanti altına almalı.
Şiddet siyasi çözümün alternatifi değildir. Mısırlı liderler, halkın çıkarlarını kişisel ve siyasi çıkarlarının üstünde tutmalıdır" ifadelerini kullandı. Halkın üzerine ateş açılmasından "derin kaygı" duyduğunu belirten ABD Dışişleri Bakanı John Kerry de tüm siyasi liderlere, “ülkeyi uçurumdan geri çekmeye yardım etmek için derhal harekete geçmesi" çağrısı yaptı.İnsan Hakları Örgütü de saldırıyı kınadı ve geçici yönetimi "insanların canlarını göz ardı etmekle" suçladı. Çin’den ise konuya ilişkin herhangi bir açıklama yapılmadı.
‘Ölenler kendi kendini mi vurdu’
Mısır’daki olaylarda onlarca göstericinin ölmesine tepki gösteren İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt, Twitter’dan "Mısır’da masum göstericilere yönelik yapılan korkunç katliamı, güvenlik güçlerinin görmemesi kabul edilemez" yazdı. Mısır’ın Stockholm Büyükelçisi Usame El Magdub, Bildt’e yine Twitter’dan "Hoş olaylar değil ama ölenler de barışçı siviller değil. Silahlı gruplar. İsveçlilerin bunları anlaması biraz zor" diye cevap verdi. Bildt de bu cevaba "Ölen insanlar kendi kendilerini mi vurdu" şeklinde karşılık verdi.
‘Öldürülenlerin 2 balina kadar değerleri yok mu’
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Mısır’da halkın iradesine karşı yapılan askeri darbeyle başlayan süreçte ve önceki gün yaşanan katliam karşısında uluslararası camianın gösterdiği tavır ve umursamazlığın en az darbe kadar vahim olduğunu söyledi.
Çiçek, "Orada insanlar hayatlarını kaybederken uluslararası camianın kutuplarda sıkışmış iki balinaya karşı gösterdikleri hassasiyeti göstermemiş olmaları, uluslararası toplumun ve camianın yeteri kadar vicdanının ve ahlakının olmadığının da en açık göstergesidir" diye konuştu.