Toptan,
Suriye'nin,
bölgede barış ve istikrar bakımından anahtar konumdaki bir
ülke olduğunu ifade etti.
Suriye'deki temaslarını sürdüren Toptan, Halk
Meclisi Genel Kuruluna hitap etti.
Türkiye ve Suriye arasında, komşuluk ilişkilerinin ötesinde, ortak insani, kültürel ve tarihi bağlar bulunduğunu ifade eden Toptan, ''Suriye Halk Meclisi;nde Türk Bayrağını görmüş olmak ve bunun Suriye tarihinde ilk olduğunu öğrenmek beni, arkadaşlarımı ve milletimizi gururlandırmıştır. Size heyetimiz adına şükranlarımı sunarım'' dedi.
Türkiye ve Suriye arasındaki siyasi ilişkilerin ulaştığı seviyenin memnuniyet verici olduğunu belirten Toptan, karşılıklı üst düzey ziyaretler, bölgesel konularda
işbirliği ve giderek gelişen ticari ve
ekonomik bağların, sağlam temellere dayanan iki ülke ilişkilerinin aydınlık bir geleceğe taşınacağının göstergeleri olduğunu söyledi.
Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'ın Türkiye ziyareti sırasında imzalanan ''Türkiye ile Suriye Arasında İşbirliği Mutabakat Zaptı''nın iki ülke ilişkilerinin yol haritasını oluşturduğunu kaydeden Toptan, bu önemli belgenin mevcut işbirliğinin her alanda ulaştığı ileri noktayı tespit ettiğini ve gelecekte alacağı yönü gösterdiğini ifade etti.
Toptan, parlamentolararası ilişkilerin, iki ulus ve iki
halk arasındaki bağları temsil ettiğini ve bunun daha da güçlendirilmesine katkıda bulunduğunu vurgulayarak, ''Türk halkında ve onun temsilcisi olan
Parlamentomuzda Suriye'ye karşı çok derin bir sevgi vardır. Bunun en önemli kanıtı, parlamentomuzda oluşturulan Suriye
Dostluk Grubu;na 546 milletvekilinden 371'nin üye olmasıdır'' dedi.
Köksal Toptan, Türkiye ve Suriye arasındaki dostluk ilişkilerinin temel köprüsünü, derin insani ve kültürel bağların oluşturduğuna dikkati çekti.
TİCARET RAKAMLARI GERÇEK POTANSİYELİ YANSITMIYOR
Toptan, 2008'in, dünya piyasalarını derinden sarsan küresel ekonomik
krizin yaşandığı bir yıl olarak tarihteki yerini aldığını belirtti. Köksal Toptan, yüzyılda bir görülen ve çok derin bir ekonomik kriz şeklinde değerlendirilen bu dalgalanmanın bölge ülkelerini de etkilemesinin kaçınılmaz olduğunu söyledi.
Ortak akılla hareket ederek bu süreci bir fırsata çevirebilmek için karşılıklı
dış ticaret ve yatırımları daha da arttıracak ortamın hazırlanması gereğine olan inancını dile getiren Toptan, ''Ekonomilerimiz ancak bu şekilde daha güçlü ve dayanıklı hale gelecektir'' dedi.
Toptan, 2007 yılında yürürlüğe giren Türkiye-Suriye Serbest
Ticaret Anlaşması'nın da etkisiyle giderek büyüyen ikili ticaret hacminin 2008 yılında 1,8 milyar dolara, Suriye;deki Türk yatırımlarının da 250 milyon dolara ulaşmasının memnuniyet verici olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
''Bu rakamların ülkelerimizin gerçek potansiyelini yansıtmadığını, karşılıklı işbirliğimizi özellikle enerji, müteahhitlik, perakende ve bankacılık alanlarında arttırmamız gerektiğini düşünüyorum. Ekonomik ve ticari işbirliğimizi siyasi ilişkilerimizin ulaştığı seviyeye çıkartmamızı sağlayacak, karşılıklı yatırımların yapılmasını kolaylaştıracak ilave mevzuat düzenlemelerinin Parlamentolarımızca önemle ele alınacağından kuşku duymuyorum. Suriye;de son dönemlerde ivme kazanan ekonomik reform sürecini takdirle izlemekteyiz.''
GAZZE'DE BİR İNSANLIK DRAMI YAŞANMIŞTIR
Toptan, medeniyetin beşiği, zengin
doğal kaynaklara ve müreffeh bir gelecek potansiyeline sahip
Ortadoğu'nun yaklaşık yüzyıldır karışıklık ve çatışmalar içinde olduğunu hatırlatarak, ''Türkiye bu tablodan siyasi, sosyal ve ekonomik olarak olumsuz etkilenmekte, tarihinden de gelen sorumlulukla, barış içinde yaşayan, istikrarlı ve kalkınmış bir Ortadoğu ile komşu olmak istemektedir'' dedi.
Gazze'de meydana gelen üzücü olayların; bölgede kapsamlı barışın tesisi çerçevesinde Arap-
İsrail, Suriye-İsrail sorununa bir çözüm bulunmasının önemini ve aciliyetini bir kez daha gösterdiğini kaydeden Toptan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''İsrail'in saldırıları Gazze Şeridi'nde esasen çok zor koşullarda yaşayan Filistinlilerin durumunu daha da ağırlaştırmıştır. Saldırılarda büyük bölümü çocuk, çok sayıda
sivil öldürülmüştür. Zaten yetersiz olan altyapı neredeyse tamamen tahrip olmuştur. Gazzeliler en temel ihtiyaç maddelerinin yokluğunu çekmektedir. Gazze'de 6 milyar insanın gözleri önünde bir insanlık dramı yaşanmıştır. Bu durum hiçbir siyasi ve askeri gerekçe öne sürülerek mazur gösterilemez.
Saldırılar barış girişimi ve ümitlerini ciddi şekilde zedelemekte, bölgede şiddeti tırmandırarak yeni
öfke dalgaları yaratmaktadır. Türkiye Gazze'de yaşanan dramın sona ermesi ve kalıcı barışın bölgede hakim olması için her düzeyde ve uluslararası her platformda büyük bir çaba göstermiştir. Saldırılar nedeniyle büyük bölümü tahrip edilen Gazze'de yaraların sarılması için Meclisimiz de başından beri büyük bir hassasiyet içerisinde olmuştur.''
AYNI DİLLE KONUŞMAYA, AYNI GÖNÜLLE DÜŞÜNMEYE DEVAM EDERSEK...
Toptan, İstanbul'da 14 Ocak 2009'da gerçekleştirilen
İslam Konferansı Örgütü Parlamento Birliği (İKÖPAB) Parlamento Başkanları düzeyindeki Olağanüstü İcra Komitesi Toplantısı'nda ''Filistin'de çocuk, kadın,
yaşlı masum ve savunmasız insanların nereden geldiği belli olmayan silahlarla öldürülmesine tepkilerini ortaya koyduklarını'' söyledi. Toptan, ''Daha dünyaya gözlerini yeni açmış, ne olacağı bilinmeyen belki bir
bilim adamı, belki bir büyük insan, belki bir
mucit olacak bebeklerin ölmesine isyanımızı tüm dünyaya haykırdık. Hepimizi tek yürek haline getiren bu tarihi toplantıda Çad temsilcisi arkadaşımızın dediği gibi, belki de ilk defa aynı dille konuştuk. Aynı dille konuşmaya, aynı gönülle düşünmeye devam edersek inanıyorum ki bütün zorlukları, bütün engelleri aşarız. Böylece sadece bölgemiz değil tüm insanlık barış, huzur ve mutluluk içerisinde geleceğe bakabilir'' diye konuştu.
Toptan, Türkiye'nin; İsrail ve Filistin'in güvenli ve tanınmış sınırlar ve barış içinde yanyana yaşamasını öngören iki devletli çözüm vizyonunu desteklediğini ifade ederek, ''Türkiye, uluslararası
toplum tarafından Ortadoğu'da barışın sağlanması için yürütülen çabalara aktif biçimde katkı sağlamaktadır'' dedi.
Türkiye'nin, Ortadoğu barış sürecinin kapsamlı olması ve bu nedenle barış sürecinin Suriye-İsrail dahil tüm kanallarında ilerleme sağlanması gerektiğine inandığını kaydeden Toptan, ''Suriye, bölgede barış ve istikrar bakımından anahtar konumdaki bir ülkedir. Bölgedeki sorunların çözümüne katkıları son derece önemlidir. Bu nedenle Türkiye, Suriye ile İsrail arasında gerçekleştirilen dolaylı müzakerelere aracılık etmiştir. Türkiye, ilgili BM
Güvenlik Konseyi kararları çerçevesinde, taraflara haklarının iadesini de içerecek şekilde, bölgede barış sürecini desteklemeye devam edecektir'' diye konuştu.
SURİYE'NİN ÇABALARINI TAKDİRLE KARŞILIYORUZ
Irak'ın mevcut durumunun ve geleceğinin Türkiye ve Suriye'yi yakından ilgilendirdiğine işaret eden Toptan, konuyla ilgili olarak şöyle konuştu:
''Irak'ın
toprak bütünlüğünün ve ulusal birliğinin korunması temel önemdedir. Irak'ın halkıyla barış içerisinde, komşularıyla uyumlu, özgür ve
egemen bir devlet olarak uluslararası toplum içindeki yerini en kısa sürede alması ortak amacımızdır. Iraklı
mülteciler sorununun da dost ve kardeş Suriye'yi derinden etkilediğini üzülerek görmekteyiz. Bu konuda Suriye'nin çabalarını takdirle karşılıyor ve sorunun çözümü için yardımcı olmaya çalışıyoruz.''
Toptan, konuşmasını, ''Yaşasın Türkiye-Suriye Dostluğu'' ve ''Yaşasın Türkiye ve Suriye Halklarının Kardeşliği'' ifadelerini
Arapça söyleyerek bitirdi.
Toptan, Meclis Genel Kuruluna gelişinde ve ayrılışında milletvekilleri tarafından ayakta alkışlandı.
ABRAŞ'IN SÖZLERİ
Suriye Halk Meclisi Başkanı Mahmut el Abraş da Genel Kurulda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin izlediği yol ve yöntemin en sağlıklı ve en doğru yol olduğunu belirterek, gerek dünya ve gerekse bölge meselelerine yönelik, kan akmasına son verecek, savaşa dur diyecek bir dünyayı özlediklerini söyledi. Abraş, savaşa neden olacak ve toplumlar arasında fitne yaratacak davranışları tasvip etmediklerini belirtti.
Abraş,
''İsrail'i tanıyacaksak yine Türkiye aracılığı ile tanıyacağız. Gerçekten İsrail barış istediğini belirtirse o zaman buna karşılık bulur ve bu taş yerine konacaksa elbette Türkiye ile birlikte konur'' dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Davos'taki tavrının kendileri için cesaret verici, hak sahipleri için destekleyici olduğunu vurgulayan Abraş, Suriye ve Türkiye ilişkilerinin ''birileri istemese de gitgide güç kazanacağını sözlerine ekledi.