Lieberman, söz konusu taslakta Batı Şeria'nın "sadece yarısı" üzerinde bağımsız bir
Filistin devleti kurulmasını öneriyor. Bu miktarın Filistinlilerin taleplerinin çok çok altında olması göze çarparken, Filistinli arabulucu Saib Erakat bu Lieberman'ın "yeni buluşu" bu önerisini "tamamen reddettiklerini" açıkladı.
İsrail Dışişleri Bakanı Lieberman, Filistinlilere önerilmek üzere yeni bir
anlaşma taslağı hazırladı. İsrail'de yayınlanan
Haaretz gazetesinin ortaya çıkardığı ve bugün sayfalarında yer verdiği anlaşma,
Dışişleri Bakanlığı tarafından, 1967 sınırlarına dayalı daha geniş bir Filistin devleti uluslararası kamuoyu tarafından kabul edilmeden önce bir "önleyici (pre-emptive) saldırı" olarak görülüyor.
ABD'nin arabuluculuğundaki barış görüşmeleri halen askıda dururken,
Brezilya ve
Arjantin gibi Latin
Amerika ülkelerinin Filistin'in bağımsızlığını kabul etmesinin Lieberman'ı hareket geçirdiği aktarılıyor.
Lieberman'ın, Batı Şeria'nın yüzde 45- ila yüzde 50'lik kısmı üzerinde kurulmasını öngördüğü Filistin devleti planında, Filistin kentlerini birbirine bağlayan kara ve demiryollarının bir kısmı, ilginç şekilde İsrail'in elinde tuttuğu bölgelerin içinden geçiyor. Anlaşmada İsrail yerleşimlerinin kaldırılıp kaldırılmayacağına dair bir madde bulunmuyor.
Anlaşma taslağı hakkında açıklama yapan Lieberman'ın sözcüsü Tzahi Moshe ise metnin hala bakanlıkta incelendiğini ve son hali verildikten sonra
Başbakan Benjamin Netanyahu'ya sunulacağını söyledi.
Aralık ayındaki İsrail-Filistin görüşmeleri, kendisi de bir yerleşimci olan Lieberman'ın, yeni inşaatların durdurulmasını öngören memorandumu uzatmaması üzerine bozulmuştu.
Öte yandan
Ordu Radyosu'na konuşan Filistinli arabulucu Saib Erakat da "Netanyahu ve Lieberman'ı, İsrail'de barış ve güvenlik içinde yaşamaları için kendi zamanlarından öteye gitmeye ve Filistin devletini 1967 sınırlarıyla ve Doğu
Kudüs başkent olmak üzere tanıyan ilk liderler olmaya çağırıyorum." dedi.
Lieberman, Aralık ayında yaptığı açıklamada İsrail'in sağcı koalisyonunun Filistinlilerin taleplerini kabul etmek gibi bir eğilimi olmadığını, geçici ve uzun vadeli bir anlaşma içeren "B Planı" tamamlamak olduğunu söylemişti.