Türkiye'nin "acımasız" beyanatlarının, kendilerinin uygun bir adım atmalarını engellediğini öne süren
Lieberman, diğer herhangi bir
egemen devlet gibi her türlü
küçük düşürme ve saldırılara karşılık vermeyi sürdüreceklerini belirtti. Mevcut krizin ne dün, ne de Mavi
Marmara olayından sonra başlamadığını anlatan Lieberman, Ocak 2009'daki
Davos Zirvesi'ne işaret etti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın
Nobel Barış Ödüllü
İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perez'i küçük düşürdüğünü iddia eden Lieberman, bu olayın önceden planlanan stratejinin bir parçası olduğunu savundu.
Türkiye ile ilişkilerini düzeltmek istediklerini, ancak hiçbir ön şart kabul etmeyeceklerini kaydeden Lieberman, Ankara'nın tek taraflı olarak
Tel Aviv ile ilişkilerini değiştirmesinde iç siyasetinin önemli olduğunu vurguladı. Lieberman yazısında Türkiye'nin
Birleşmiş Milletler'de
İran'a
ambargo oylamasında aleyhte oy kullanmasının Türk toplumundaki değişimi gösteren küçük bir örnek olduğunu öne sürdü. Türkiye'deki değişimi, Ayetullah Humeyni'nin 1979'ta gerçekleştirdiği İran devrimi öncesine benzediğini iddia eden Lieberman şunları yazdı: "Tıpkı Türkiye gibi o dönemde de İran, İsrail'in en iyi dostlarından biriydi. Humeyni devrimi dahili faktörlerin sonucuydu ve İsrail ile hiçbir ilgisi yoktu."
Son iki aylık sürede İsrail'e karşı kışkırtmaların zirve yaptığını da iddia eden Lieberman, İran Cumhurbaşkanı Mahmut
Ahmedinecad'dan sonra Lübnan'ı ziyaret eden Erdoğan'ın, "İsrail kadınları ve çocukları öldürürken Türkiye sessiz kalmayacak" dediğini anımsattı. Ahmedinecad ve Erdoğan'ın sözleri arasında bir fark olmadığını dile getiren Lieberman, buna nasıl
cevap verecekleri konusunda karar veremediklerini ve sonunda da cevap vermediklerini anlattı.
Türkiye'nin Carmel yangınında kendilerine
yardım ettiğini, ancak kendilerinin de 1999 depreminde 250 yardım görevlisini Türkiye'ye gönderdiklerini bildiren Lieberman, Türkiye'de bir felaket olması durumunda mevcut krizi görmezden gelerek hemen yardıma koşacaklarını defaatle söylediğini hatırlattı. Lieberman, Türkiye'nin bir inşaat şirketinde çalışan 800 kişinin İsrail'deki işlerini kaybetmesini de göze alarak İsrail ile bir ticaret anlaşmasını yenilemeyi reddettiğini ifade etti.
Mavi Marmara gemisini ziyarete gelen 100 bin kişinin 'İsrail'e
ölüm' diye bağırdığını ve hiçbir Türk yetkilinin bunu kınamadığını belirten Lieberman, kendilerinin buna karşılık vermemek için çok zorlandığını aktardı.
Makalesinin sonunda Türkiye'nin
boks torbası olmayacaklarını ve kesinlikle her türlü küçük düşürmeye karşı koyacaklarını kaydeden Lieberman, ülkesinin Türkiye'de haziran ayında yapılacak seçimlerde malzeme yapılmamasını istedi. Türkiye ile samimi bir
diyalog ve ilişkilerin yeniden düzelmesini istediğini yazan Lieberman,
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nu da sorunları konuşmak için Kudüs'e ya da başka bir yere davet ettiğini açıkladı.