Samanyoluhaber.com yazarı Aydoğan Vatandaş, Kore Yarımadası için oynanan oyunu analiz etti. Ortadoğu’da yaşanan güç mücadelesinin de söz konusu gerilimde payı olduğuna dikkat çeken Vatandaş, Kuzey Kore rejiminin devrilmesi halinde en çok zarar görecek ülkeyi de yazdı.
ABD Dış İşleri Bakanı John Kerry, Güney Kore’ye yaptığı ilk gezisinde, Kuzey Kore’nin bir nükleer güç olarak kabul edilemeyeceğini belirttikten sonra, ABD’nin güvenlik anlaşmalarından kaynaklanan haklarından ötürü kendisini ve müttefiklerini gerekmesi durumunda Kuzey Kore’den korumaktan çekinmeyeceklerini söyledi.
Kuzey Kore’nin son zamanlarda yaptığı tehdit içeren çıkışlarını anlamak için Kore Yarımadası’nın Japonya, Çin, ABD ve Rusya ile iç içe geçmiş tarihini ve bu ülkeler arasında yaşanan güç mücadelesini anımsamak gerekiyor.
Bir şeyin altını çizelim, Kuzey Kore’nin çıkışını Ortadoğu’da yaşanan güç mücadelesinden bağımsız düşünmek yanlış olur.
Çin açısından Kore yarımadası güvenlik nedenleriyle her zaman kontrol edilmesi gereken bir bölgeydi. Çin, 1894 yılında Kore Yarımadası için Japonya ile savaşmış ve bu savaşı kaybetmişti. Kore yarımadası II.Dünya savaşının sona erdiği 1945 yılına kadar Japonya’nın kolonisi olarak kaldı.
Ancak 1948 yılında soğuk savaş dönemi koşullarının sonucu olarak Kore Halkı, Kuzey ve Güney olarak ikiye bölündü. Kuzey Kore, Sovyet yanlısı komünist bloğun tarafında yer alırken, Güney Kore kapitalist Amerika’nın güdümüne girdi.
1953 yılında Kuzey Kore, Güney Kore’yi işgal ettiği sırada, Çin, Kuzey Kore’ye askeri destek teklifinde bulunmuş ve savaş bittikten sonra da, ülkenin yeniden inşası konusunda Kuzey Kore’ye yardım etmişti.
Dolayısıyla, Kuzey Kore’nin gerek Rusya ile gerekse de Çin’le hem ideolojik hem de tarihsel yakınlığı bulunmakta. Kuzey Kore’nin Çin’le olan yakınlığı zaman içerisinde Rusya ile olan ilişkisinin de önüne geçmiştir.
Dolayısıyla ABD’nin Kuzey Kore retoriği tamamen Soğuk Savaş dönemi bölgesel egemenlik mücadelesi ve retoriğinin devamı niteliğindedir.
ABD eski Başkanı George W.Bush’un hatıratında, Çin eski devlet başkanı Jiang Zeming ile Kuzey Kore ile ilgili ilginç bir diyaloğa yer verir. Bush 2002 Ekim ayında Texas’taki çiftliğinde gerçekleşen bu görüşmede Çin Devlet Başkanına Kuzey Kore’yi şikayet eder ve Kuzey Kore’nin nükleer programına son vermesi konusunda yardım ister. Çin Devlet Başkanı Zeming, Başkan Bush’a aynen şunu söyler: ‘Kuzey Kore benim sorunum değil, senin sorunun.’
Çin ve Rusya her ne kadar ABD’nin Kuzey Kore ile ilgili retoriğine katılıyor gibi gözükseler de, bu aslında taktikseldir.
ABD yönetimi, Çin’i Kuzey Kore’nin nükleer programına son vermemesi durumunda Japonya’nın da nükleer bir güç olarak belirebileceğini söyleyerek korkutmak istemişse de bu Çin üzerinde etkili olmamıştır.
Başkan Bush en sonunda Irak’ı işgal etmelerinin hemen sonrasında, Kuzey Kore’ye de askeri bir müdahalede bulunmaktan çekinmeyeceklerini söyledikten sonra Çin ancak Kuzey Kore konusunda tutum almış ve Kuzey Kore ile nükleer görüşmeler başlatılmıştır.
Ancak geçen zaman içinde bugün Kuzey Kore’nin nükleer silahlara sahip olması engellenememiştir.
Dolayısıyla Çin’in bugün de Kuzey Kore ile ilgili ABD ile birlikte hareket ediyormuş gibi gözükmesi tamamen taktikseldir.
Kore yarımadasındaki mevcut statükonun devamı Çin açısından hayatidir.
Zira Kuzey Kore rejimin düşmesi ve Kuzey ve Güney’in birleşmesinin Çin açısından sembolik bir anlamı vardır.
1990 yılında Berlin duvarının yıkılması ve Batı ve Doğu Almanya’nın birleşmesini müteakip Sovyetler Birliği yıkılmıştır.
Çin açısından Kuzey ve Güney Kore’nin birleşme olasılığının anlamı budur.
Diğer bir ihtimal de, olası bir birleşme sırasında yüz binlerce sığınmacının Çin sınırına akın etmesi olasılığıdır.
1894 yılında Kore Yarımadası için Japonya ile savaşmış ve kaybetmiş olan Çin açısından Kore’nin anlamı yenilgi ve yıkımdır. Tarihin tekerrür etmemesi ve mevcut statükonun devamı için ellerinden geleni yapacaklardır.
Kuzey Kore’nin düşmesi, Çin açısından Kore Yarımadası’nın tümüyle ABD’nin kontrolüne geçmesi demektir.
Kore Yarımadası için oynanan oyuna, Ortadoğu’da yaşanan güç mücadelesiyle birlikte bakmak gerekir.
AYDOĞAN VATANDAŞ - SAMANYOLUHABER.COM