Uluslararası toplumun uyarı ve tehditlerini hiçe sayarak, yaptığı son nükleer denemeyle dünya gündemine oturan
Kuzey Kore, ''tehditler ve oyalama'' arasında mekik dokuyor. Bir yandan
açlıkla mücadele ederken, diğer yandan da başta ABD ve uluslararası topluma kafa tutan
Kuzey Kore, Çin ve
Rusya'dan ''
destek'' alarak
bölgedeki tansiyonu arttırmaya devam ediyor.
Kuzey Kore, dışa kapalı ve içe dönük bir
siyaset izliyor. En büyük destekçisi ise Kore Savaşı'nda müttefiki ve komşusu Çin.
Pekin yönetimi, Kuzey Kore (Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti (KDHC))'nin nükleer denemesinin, Çin-KDHC ilişkilerini kuşkusuz olumsuz etkilediğini, ancak Çin'in bu ülkeye karşı olan politikasının değişmeyeceğini belirtiyor. Çin, bu ülkenin ''kaderini etkileyecek her türlü hareketin'' karşısında olacağını bildiriyor. Çok karmaşık olan Kore Yarımadası sorunu, bölge ve dünya barışını tehdit eder pozisyonunu eskiden olduğu gibi şimdi de korumaya devam ediyor. Rusya, Çin ve
Güney Kore'nin açlık ve sefaletle mücadele eden Kuzey Kore'ye bu "aşırı
yaptırımlar" uygulanmasına karşı oldukları açıklamaları, Pyongyang yönetiminin ''tehdit ve oyalama'' yolunda devam etmesine yarıyor.
Nitekim Rusya
Dışişleri Bakanı Sergey
Lavrov, Çinli bir yetkiliyle görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada,
Moskova ve Çin'in, Pyonyang'ın kışkırtıcı meydan okuyuşunun kınanması gerektiği konusunda fikir birliğinde olduklarını ancak Çin ile, Kuzey Kore'ye verilecek yanıtta "aşırı yaptırımları uygulamayan, duygusal olmayan, dengeli bir yaklaşım" gerektiği konusunda ortak tavıra sahip olduklarını söyledi.
Nükleer silah denemesinin ardından Kuzey Kore'yi ziyaret eden ilk Rus yetkili olan Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Aleksandır Alekseyev ise Kuzey Kore'nin nükleer silahlardan arındırılmasına ilişkin yapılan ancak 1 yıldır Kuzey Kore'nin ABD'yi boykotu nedeniyle askıya alınan altılı görüşmelere dönmeye hazır olduğunu açıkladı. Ülkesini ziyaret eden
Güney Kore Cumhurbaşkanı Roh Moo-hyun ile görüşen Çin Cumhurbaşkanı
Hu Jintao, Çin hükümetinin Kore Yarımadası'nın nükleer silahlardan arındırılması, nükleer yayılmaya karşı çıkılması ve sorunun barışçı görüşme yoluyla çözülmesinde ısrar ettiğini, gerginliği tırmandıran ve durumun kontrolden çıkmasına yol açan hareketlerden kaçınılması gerektiğini söyledi.
Tüm bu gelişmeler, başta Kuzey Kore'yi ''şer ekseni'' olarak niteleyen ABD ve Pyonyang'a
ekonomik yaptırımları başlatan Washington'un Pasifik'teki müttefiki Japonya'yı düşündürüyor. Kuzey Kore'ye
askeri müdahale ve ağır yaptırımlara karşı olan Rusya, Güney Kore ve Çin'in bu ülkeyi ''cesaretlendirici'' tavırları, Pyonyang'ın önümüzdeki günlerde nasıl bir ''beklenmedik'' adım atarak, dünyayı şaşırtacağı sorusunu akıllara getiriyor.
-ABD AĞIR YAPTIRIMLARIN PEŞİNDE-
Kuzey Kore'nin sözünü tutmadığı, uluslararası bir
kriz yarattığı ve
halkına daha iyi bir
yaşam şansı vermeyi reddettiğini söyleyen ABD Başkanı George
Bush, bu ülkeye karşı ağır yaptırımlar uygulanması gerektiğini vurguluyor. Kuzey Kore krizinin diplomatik yollarla çözülmesini istediğini yineleyen Bush, Pyonyang'ı
füze teknolojisi ithalatından ya da ihracatından mahrum bırakma, nükleer ya da
balistik füze programı geliştirmeye yardımcı olabilecek mali işlemleri engelleme gibi yaptırımlar uygulanmasını istiyor.
Birleşmiş Milletler'in sekizinci genel sekreteri olarak atanan Kuzey Koreli
Ban Ki-Moon da, BM'nin Kuzey Kore'nin nükleer silah denemesi yapması karşısında bu ülkeye karşı açık ve güçlü bir karar tasarıyla karşılık vermesini umduğunu söyledi.