Brüksel merkezli bağımsız düşünce kuruluşu
Uluslararası Kriz Grubu, bugün yayınladığı raporda
Kerkük ve çevresinde ‘geliyorum diyen bir
tehlikenin’
ihmal edildiği belirtiliyor;
Kürtler, Türkmenler, Arap ve Süryaniler arasında
sokak kavgasına benzetilen bir kimlik tartışması bir yandan sürerken, bu bölgenin petrol zenginliklerinini ele geçirmek isteyen
Kürtler ve Araplar arasında daha büyük bir çatışma olasılığının da hız kazandığından söz ediliyor.
Raporda şu saptamalar yapılıyor.
“Karar alma pozisyonunda bulunanların önünde şu sıralarda birçok başka
kriz var ama Kerkük’teki tehlike, hiçbir şey yapmadan kendi haline bırakılamayacak, kaosa sürüklenmesine göz yumulamayacak kadar büyük”
“Kürtler, 2003 yılında
Saddam Hüseyin’in devrilmesinden beri Kerkük’te ve Kuzeyde çeşitli
toplumların birlikte yaşadığı diğer kentlerde değişiklik için çalıştılar, petrol kaynakları bakımından zengin bu yerlerin Kürt bölgesinin bir parçası olduğunu iddia ettiler. Kürt liderler, Bağdatta elde ettikleri yeni siyasi güçlerini kullanarak, bu böglelerde on yıllar süren Araplaştırma sürecini geri çevirmelerine yarayacak anayasal çerçeveyi hazırladılar.”
“Göç etmiş Kürtleri geri getirip,
yönetim ve güvenlik sistemlerini kontrolları altına alıp yeni gelen Arapları da uzaklaştırdıktan sonra yapılacak yerel referandumla 2007 yılı sona ermeden önce Kerkük ve diğer tartışmalı bölgelerin statüsünü belirlemeyi umuyorlar.”
“Kerkük’teki diğer toplumlar, merkezi hükümet içindeki önemli kesimler ve
Irak’a komşu ülkelerin hiçbiri bu girişimleri desteklemiyor. Özellikle
Türkiye Kerkük’ün Kürt bölgesine bağlanmasına tahammül etmeyeceğini, bunu önlemek için çeşitli seçeneklere sahip olduğunu, bu seçenekler arasında son çare olarak askeri müdahalenin de bulunduğunu belirtmiş durumda”.
Uluslar arası Kriz Grubu,
Orta Doğu Çalışmaları başkanı Joost Hıltermann Kürtlerin kendi kendilerine tuzak hazırladıklarını söyledi. 2007 sonuna kadar diye bir süre koyarak şimdi ya dediklerini yapacaklar ya da kendi toplumlarının öfkesi ile yüzyüze kalacaklar dedi.
Raporda tüm tarafların görüşmeler yoluyla çözüm bulma yoluna gitmeleri, bunu deklere edip, kendi toplumlarına uzlaşmanın ve bu yolda verilecek ödünlerin gerekçelerini anlatmaları gerektiği
tavsiye ediliyor; Irak hükümetinin
Birleşmiş Milletler
Güvenlik Konseyinden Kerkük için özel bir temsilci istemesi öneriliyor.