Amerika'nın en güvenlikli hapishanelerinden birinde kalan Roy Brown isimli
tutuklu 16 yıl kaldığı cezaevinden yürüttüğü araştırmalarla suçsuzluğunu kanıtlayarak özgürlüğe merhaba dedi.
New York'ta bir
yardım kuruluşunda
gönüllü olarak çalışan Sabina Kulakowski isimli
genç kadın 1991 yılında bıçaklanarak öldürüldü. Genç kadının çıplak cesedi evinden birkaç yüz metre ötede bulunduğunda yanıbaşında kanlı bir tişört vardı.
Polis kan izlerinden yola çıkarak cinayetin Roy Brown tarafından işlendiğini tespite ederek Brown'ı tutukladı. Mahkemeye çıkarılan Brown ilk andan son güne kadar suçsuz olduğunu söylemesine rağmen jüri tarafından suçlu bulununca 25 yıl ağır hapse mahkum edilerek Amerika'nın en sıkı korunun hapishanelerinden birine yerleştirildi. Brown'ın suçsuzluğunu ispat mücadelesi o andan itibaren hiç durmadı.
Çeşitli
sivil toplum kuruluşu ve avukatlara binlerce
mektup yazdı. Binlerce
telefon sonucunda suçsuzluğuna inan avukatlara ulaşabildi. Sonunda Brown'ın suçladığı bir başka ismin kızı babasının ve kendisinin
DNA'larını inceletme kararı aldı ve korkunç gerçek ortaya çıktı. Babası gerçek katildi. DNA sonuçları bunun yüzde 99,9 böyle olduğunu söylüyordu ve o da bu durumu avukatlara ve
mahkemeye bildirdi. Mahkeme elde edilen bu kesin
delil karşısında Brown'ın suçsuzluğunu kabul edip içeride geçirdiği 16 yıl için özür dileyip Brown'a özgürlüğünü geri verdi.
Akıllarda kalan ise Brown'ın mahkeme heyetine yazdığı son not oldu:
Hakimler ve jüri yanılabilir. DNA Allah'ın büyük bir mucizesi. Allah asla hata etmez!"
Yenişafak