Sarkozy'nin projesi, Avrupa Konseyi ve dünyanın en zengin ve sanayileşmiş sekiz ülkesinin oluşturduğu G8 benzeri bir uluslararası kuruluş olacak. AB ile sıkı bir çalışma yürütecek olan birlik, 'ortak belirlenmiş bir göç politikası, ekonomik ve ticarî gelişme, hukuk devletinin bölgede güçlendirilmesi, çevrenin korunması ve ortak kalkınma' politikalarını takip edecek. Sarkozy, ortak kalkınma için Avrupa Yatırım Bankası modeline benzer bir Akdeniz Yatırım Bankası'nın kurulmasını öneriyor. Bu projesini Uluslararası Politika isimli dergiye anlatan Sarkozy, Türkiye'nin 'pivot ülkelerden biri' olacağını belirtti. Bütün kriterleri yerine getirse bile Türkiye'nin AB'ye üye olmasına karşı çıkacağını tekrarlayan Sarkozy, ilişkilerin 'imtiyazlı ortaklık' çerçevesinde yürütülmesini savundu. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ise teklifin kabul edilemez olduğunu belirtti. Sarkozy, "Kriterlere saygı sorunu problemi çözmüyor. Türkiye konusunda hep açık oldum. AB üyesi olmaya vasfı olduğunu düşünmüyorum. Çünkü Avrupalı değil." diyor. Birliğe girmemesi durumunda Türkiye'nin "Avrupa'dan uzaklaşacağı" tezine inanmadığını belirten Cumhurbaşkanı, Türkiye ve Avrupa arasında oluşmuş ilişkilerin "tarihî ve samimi bir dostluğun sonucu" oluştuğunu belirterek "Kim bu yakınlığın AB'ye girmedi diye bir gecede biteceğini iddia edebilir?" dedi. Sarkozy, "Kim Avrupalı, kim değil?" sorusuna, "AB'nin, açık bir şekilde Avrupa kıtasına ait tüm ülkelere açık olduğunu (İsviçre, Norveç, İzlanda, Balkanlar)" belirterek Balkan ülkelerinin "yapabildikleri" zaman "diğerlerinin ise istedikleri zaman" AB'ye katılabileceklerini söyledi. Sarkozy, Avrupalı olmayan Avrasya ve Akdeniz ülkeleriyle ise "imtiyazlı ortaklık" yapılmasını öneriyor. "Fransız diplomasisine bir doktrin kazandırmanın zamanı geldi." diyerek dış politikada değişiklik mesajını veren Sarkozy, "Bu doktrinin, işlerin gidişatında pragmatizmi engellemeyeceğini" belirterek işe "doğal olarak" Avrupa ile başlayacağını kaydetti. Şimdiye kadar sınır sorununu ele almaya "cesaret edemediklerini" belirterek Avrupa'nın bu yüzden kamuoyunda "endişeye yol açtığını" dile getiren Sarkozy, "Bu problemi, samimi bir şekilde ele almanın zamanı. Avrupa'nın sınırları olmalı. Benim cevabım evet. Sınırsız bir Avrupa'ya düşmanlık, kısmen anayasa referandumunun Fransa ve Hollanda'da reddedilmesine sebep oldu." diyor. 'Türkleri memnun etmeye yetmez' Sarkozy'nin Akdeniz Birliği girişimi, daha önce de değişik siyasetçi ve entelektüeller tarafından gündeme getirilen bir proje. Fakat hiçbir zaman içi doldurulamadı. Öneriyi, "Teorik olarak güzel; ama pratikte zor bir proje" olarak nitelendiren Le Monde yazarı ve dış haberler müdürü Daniel Vernet, özellikle Kuzey Afrika ve Arap ülkelerinin bu şekilde bir birliğe girmek için hazır olmadıklarına dikkat çekiyor. Vernet, "Eğer birlik teklifi, Türkiye içinse, bu kesinlikle Türkleri memnun etmeye yetmeyecektir." diyerek bu şekilde bir girişimin yürümeyeceğini savunuyor. Akdeniz bölgesinin ülkeleri arasındaki "geniş farklılıklara" dikkat çekerek, fikri "hayata geçirilmesi zor" bir proje olarak gören Paris Siyaset Çalışmaları Enstitüsü Öğretim Görevlisi Frederic Allemand, "Neyin üzerine, hangi ortak değerlerin üstüne çıkılacak" şeklinde konuşuyor. Fransa Stratejik Analizler Enstitüsü (IFAS) Başkanı François Géré ise bu konuda ümitli. Akdeniz Birliği projesini, çalışılması halinde "mümkün ve güzel bir proje" olarak değerlendiren Géré, bunun Akdeniz havzasına barış ve istikrar getireceğini savunuyor. Proje üzerinde ısrarla duran Sarkozy, son olarak Elysee Sarayı'na çıktığı gün yaptığı konuşmada "Akdeniz Birliği için mücadele edeceğini" söylemişti. Fransız Dışişleri Bakanlığı'nın henüz bu yönde bir çalışması bulunmuyor.