İngiliz Ulusal Maden Sendikası Başkanı Wilson: "Sizinki gibi bir faciayı 100 senedir görmüyoruz. Ve sebebi şanslı olmamız değil. İş güvenliğini sağlama alacak yasalar yaptık. Ölüm ve kaza madenciliğin normal bir parçası değildir."
National Union of Mineworkers (NUM- Ulusal Maden Sendikası) dünyanın en köklü maden sendikalarından. İngiltere’de 1800’lerin sonunda kurulan ‘Birleşik Krallık Madenciler Federasyonu’nun yeniden düzenlenmesiyle 1945’te kuruldu. İngiltere’nin en büyük ve en güçlü sendikası. Sendikanın 2010’dan beri başkanlığını yürüten Nicky Wilson Türkiye'deki Soma faciasıyla ilgili konuştu.
Kendisi de eski bir madenci olan İskoçyalı Wilson sendikanın öneminden, iş güvenliğini nasıl sağladıklarına kadar birçok meseleyi anlattı, İngiltere’de en son ne zaman bir maden faciası yaşadıkları sorulduğunda ise hatırlayamadı. Gerçi 4 kişinin öldüğü bir kaza da İngiltere ve bu sendika için bir ‘facia’ydı. Radikal'den Ezgi Başaran'ın, Wilson ile yaptığı röportaj:
* İngiltere’de en son ne zaman büyük bir maden kazası yaşandı?
2012’de Galler’de çok küçük bir madende 4 işçinin öldüğü bir kaza olmuştu. Trajikti. İşletmenin müdürü hâlâ yargılanıyor. Galler’in özelliği çok küçük madenlerin açılmasıdır. Normal şartlarda bir kömür madeninde 400 ila 600 işçi çalışır. Fakat büyük kaza derken neyi kastediyorsunuz, tam anlayamadım… Birden çok kişinin hayatını kaybettiği Galler’deki gibi kazaları mı soruyorsunuz?
* Türkiye’dekine benzer bir kazadan söz ediyorum.
O boyutta bir maden kazası! Ne zaman yaşadık böyle bir şeyi biz? Düşünüyorum… Hafızamı zorlamama neden oldunuz. Bu boyutta… Yüzlerce kişinin öldüğü bir kaza… Affedersiniz, bekletiyorum. Çok çok uzun zaman önce, sanıyorum 1800’lerin sonu, 1900’lerin başında olmuştu.
* Türkiye Başbakanı, “Ölüm ve kaza bu işin fıtratında var” dedi, öyle mi gerçekten?
Hiç katılmadığım bir cümle. Evet, eğer 200 sene geriye giderseniz, erken 1800’lere... İngiltere’de de ciddi maden felaketleri vardı. Ama o zaman bile şu anda sizin yaşadığınız büyüklükte ve sıklıkta facialar yaşamamıştık. Açıkça söyleyebilirim ki biz İngiltere’de sizinki gibi bir faciayı 100 senedir görmüyoruz. Ve bunun sebebi şanslı olmamız değil. O günlerden bugünlere iş güvenliğini sağlama alacak yasalar yaptık. Birçok yasa düzenlemesi deneme yanılma yöntemiyle yapıldı ve en doğru haline ulaşana kadar zaman geçti. Ama bugün çok başka bir noktadayız. Ölüm ve kaza madenciliğin kabul edilmiş, normal sayılan bir parçası değildir. Önlenebilir. Ve bu yüzden de kimsenin böyle bir cümle kurmaya hakkı yoktur. Bakın biz maden sendikası olarak bugün hâlâ mücadele ediyoruz çünkü devlet maden yasasını ‘modernize’ etmeye karar verdi. Birçok değişiklik önerisine itirazımız var. Yürürlükteki yasayı esnetmeye yönelik bu
değişikliklerin iş ve işçi güvenliğini tehlikeye atacağını düşünüyoruz.
Taşeron şirketler bizde de var elbette ama onlar iş gücünün çok çok küçük bir parçası. İşletmede maden işçilerinin yapamayacağı özelleşmiş konular için taşeron şirketlerle anlaşılır. Fakat burada kurulacak ilişki için de yasa çok açık ve keskindir. Taşeron şirketin belirli bir süre için sağladığı işçilerin can güvenliğinden de işletmenin müdürü sorumludur. Taşeron işçiler de aynı güvenlik kurallarına uymak mecburiyetindedir. Her şey kayıt altına alınır. Ve dediğim gibi taşerona çok nadir başvurulur, madende çalışan işçilerin tamamına yakını kadrolu, sigortalı elemanlardır.
* Soma’daki madenin patronları basın toplantısı yaptı ve gazetecilerin ısrarlı soruları sonucunda madende bir yaşam odası olmadığını söyledi. Sizin oralarda böyle bir şey mümkün mü?
Elbette hayır. Yalnız şunu belirtmek isterim, bu tür kelimenin tam anlamıyla hayati detaylar patronların ne vicdanına ne de inisiyatifine bırakılır. Çünkü sonuç itibariyle bu kimselerin birincil önceliği para kazanmaktır, hiçbir patron hayırsever olduğu için maden sahibi olmaz. O nedenle maden yasasının önemine vurgu yapıyoruz. Yaşam odası dahil tüm detayların yasada belirtilmesi gerekir. Bunu patronların insaniyetine bırakmak çok risklidir. .
* Dünyanın en köklü ve büyük maden sendikalarından birisiniz. Bugüne kadar Türkiye’deki maden sendikaları sizinle hiç irtibata geçip, tecrübelerimizden faydalandı mı?
Hayır. Üstelik biz dünyadaki birçok maden sendikasıyla birlikte çalışıyoruz, toplantılar yapıyoruz. En son Ukrayna ve Bulgaristan’daki sendikalarla toplandık, fikir teatisinde bulunduk. Ülke içinde ve dışında birlik olmak çok önemlidir. Bunu anlamak için maden işçisi nasıl bir hayat sürer bilmek lazım. El emeğiyle yapılan birçok işten farklıdır madencilik. İşçi yerin altına tek başına girmez aslında, karısını, çocuğunu, anasını babasını da alır. Bütün bir aile yaşar madenciliği. Hatta tüm bir bölge halkı. O nedenle hiçbir iş kolunda görülmeyecek bir yoldaşlık ruhu vardır madenciler arasında. Maalesef bunun bir de kötü tarafı var. Soma’daki gibi büyük facialar sadece birkaç ailenin değil, bir kentin travması haline gelir ve etkileri birkaç nesil sürer. Eski bir madenci olarak size şunu söyleyebilirim: Şu anda Soma’daki insanların neler hissettiğini ve yaşadığını hayal dahi edemezsiniz. Maden nedir bilmeyenin tahmin edemeyeceği duygular söz konusu. Sendika olarak kalbimiz orada, bunun bilinmesini isterim. Zaten taziyelerimizi de Türkiye’deki sendikaya gönderdik.
Radikal