''
Çanakkale 1915'' adlı dergiden derlenen bilgilere göre, 1. Dünya
Savaşı sırasında dönemin en güçlü donanmasına sahip ülkeler arasında yer alan
İngiltere'nin başvurduğu savaş hileleri inanılmaz boyutlardaydı.
İngilizler, özellikle
Gelibolu Yarımadası'ndan çekilmenin hesaplarını yaptığı sırada Türk askerlerinin bu çekilmeden haberdar olmaması için değişik savaş hilelerine başvurdu.
General Hamilton'un anılarında, savaş hileleriyle ilgili olarak şu anektod yer alıyor:
''Türk askerlerini şaşırtmak için yolcu gemilerine, şileplere sahte bacalar, sözde toplar, uydurma direkler eklendi. Böylece İngiliz gemileri 'Tiger' ya da 'lnflexible' kruvazörlerine benzetildi. Karşı taraf bu gemilere ateş edip, boşuna pek çok mermi harcadı.''
İngiltere 1. Deniz Lordu Amiral John Arbuthnot Fisher'in planına göre, Invinsible ve Inflexible gibi gemilerin tahtadan aynıları yapıldı ve gerçeklerinin yerine Akdeniz'e gönderildi. Gerçek gemiler ise, Falkland savaşında Alman savaş filosuyla mücadele etti.
Gemilerden Inflexible, Çanakkale'ye geldiğinde Amiral Carden'e sancak gemisi oldu, 19 Şubat ve 18 Mart bombardımanlarına katıldı. 18 Mart günü akşama doğru Çanakkale Boğazı'nda bir mayına çarparak ağır yara alan gemi, Bozcaada'ya baştan kara etti. Burada karaya oturduğu bölgeden kurtarılan gemi, başka gemilerin yedeğinde Malta'ya onarıma götürüldü.
-ALMAN YÜZBAŞININ SEVİNCİ ŞAŞKINLIĞA DÖNÜŞTÜ-
Alman denizaltısı UB-8'in kaptanı Yüzbaşısı Ernst von Voigt, 30 Mayıs 1915 günü denizaltısının periskobundan baktığı sırada saat 20.00 sularında, batmak üzere olan güneş ışınlarının aydınlığında avını gördü.
Bir İngiliz savaş gemisi ''zig zag'' çizerek yol alıyordu. Periskopta gördüğü gemiyi vurursa, bu gemi vurduğu üçüncü büyük düşman savaş gemisi olacaktı bu sularda batırılan... Von Voigt, İngiliz dretnotunun bulunduğu açı ve mesafeyi ayarladıktan sonra ateş emrini verdi.
Denizaltı personeli, torpillerden ikisinin isabetiyle önce büyük bir sarsıntı, ardından da bir gürültü hissetti. Durumu periskoptan izleyen Von Voigt, düşman gemisinin hızla batmak üzere olduğunu fark edince hemen su yüzüne çıkma emri verdi. Zırhlının kimliğini öğrenmek için o tarafa doğru yönelmişti. Bu sırada güverteye çıkmış olan denizaltı mürettebatı da ''Hurra'' diye bağırıyordu.
Ne var ki, olay yerine yaklaşınca, sevinçleri büyük bir şaşkınlığa döndü. Çünkü, denizin üstünde 343 milimetrelik bir kaç top namlusu yüzüyordu. En sağlam çelikten yapılmış olması gereken bu top namlularının su üstünde yüzmesi inanılacak şey değildi. Biraz ileride de dretnotun kaptan köşkü de batmış bir mavna gibi yüzüyordu. UB-8'in kaptanı ve mürettebatı, o zaman olayın anlamını kavradılar. İngilizler, tahtadan yapılmış eklentilerle bir dretnota benzetilmiş bu gemiyle Alman denizaltısını kandırmıştı.
-''SAHTE TAHTA GEMİLER NE OLDU?''-
Savaşın başında Britanya Kraliyet Donanması'nın elinde mevcut gemi sayısını daha fazla göstererek düşmanı caydırmak, yine düşmana hissettirmeden sahip olduğu gemilerin yerini değiştirebilmek için uyguladığı program sonucu, büyük ticaret gemileri ve okyanus aşırı gidip gelen yolcu vapurlarından 14 tane ''tahta zırhlı'' üretilmişti.
Bunların hepsine gerçek gemilerden birer model bulunmuş, tahta ve branda malzemesinden bacadan taretlere kadar orijinal geminin tüm güverte üstü taklit edilmiş, yine onlar gibi aynı renklere boyanmıştı.
Hilenin amacı, donanmanın nerede bulunduğu konusunda düşmanın kafasını karıştırmak ve donanma gücünü olduğundan fazla göstermekti, ama ne kadar işe yaradığı da anlaşılamadı. Taklitler son derece başarılıydı, fakat bu gemilerin savaş boyunca sağladığı başarının ne olduğu hiç bilinemedi.
Bu 14 gemiden sadece Merion gemisi battı. O da, 30 Mayıs 1915 günü, Çanakkale civarında devriye gezen UB-8 tarafından batırılan HMS Tiger taklidiydi. Diğer gemi HMS Orion taklidi Oruba ise, Gökçeada'daki Kefalo koyuna dalgakıran olmak üzere bizzat İngilizler tarafından batırıldı. Geri kalan 12 gemi ise 1916'nın başından itibaren çeşitli görevler için dünya denizlerine dağıtıldı.