Konfederasyonunun oluşturduğu
Avrupa Sendikalar Koleji tarafından sendikacıların eğitimi için hazırlanan ''Avrupa ve
Küreselleşme'' isimli kitapta, küreselleşmenin evrensel
insan haklarında oluşturduğu tahribata dikkat çekildi.
Küreselleşmenin, ''Bütün
gezegen boyunca tek bir
üretim tarzı, tek bir politik ideoloji (neo-liberalizm) ve tek bir hakim kültür (öncelikle ABD, ikinci olarak Batı Avrupa) dayatan, olumlu bir uyum değil artan eşitsizlik ve kutuplaşma üreten bir süreç'' olarak tanımlandığı kitapta, sınırların kaldırılması ve herkese aynı kuralların uygulanmasının hakim olanla tabi olan arasındaki eşitsizliklerin artmasına yol açtığı vurgulandı.
Kitapta, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve diğer tamamlayıcı uluslararası metinlerin, herkesin, ''barışçıl bir biçimde örgütlenme ve
dernek kurma, işini özgürce seçme, adil ve elverişli koşullarda çalışma ve işsizliğe karşı korunma, sosyal güvenlik, maddi ve manevi gelişimini eşit fırsat koşullarında geliştirme, herhangi bir ülkeyi terk etme ve ülkesine dönme, barış içinde
yaşama'' gibi evrensel insan hakkını düzenlediği belirtildi.
Konfederasyonun tespitlerine göre, küreselleşmeyle birlikte dünya hızla bu değerlerden uzaklaşıyor ve dünyada evrensel haklara daha az saygı gösterilmesi eğilimi ağırlık kazanıyor. Bu nedenle birçok eşitsizlik ve adaletsizlik 30 yıl öncesinden daha etkili ve daha da kötüleşmeye devam ediyor.
İnsanlık, doğanın ve çevrenin korunması ile ilerleme ve sosyal adalete karşıt olarak
ekonomik ve parasal sorunlara öncelik verme tercihinin yarattığı tehditle karşı karşıya bulunuyor.
Kültürel ve manevi zenginlikler de, ''onurlarından mahrum bırakılmış'' birçok erkek ve kadınla birlikte bu tehdidi yaşıyor.
MİLYONLAR ZORLA ÇALIŞTIRILIYOR
Kitapta, küreselleşmenin insan hayatında oluşturduğu olumsuzluklar da çarpıcı örneklerle ortaya konuyor.
Buna göre, örgütlenme ve
ifade özgürlüğü dünyada bir istisna haline geldi. Sendikal haklar gün geçtikçe sınırlandırılıyor,
kontrol ediliyor ya da bastırılıyor. Yalnızca 2000 yılında 200'den fazla sendikacı öldürüldü ya da kaybedildi.
Dünyada 160 milyon kayıtlı işsiz bulunuyor. Gerçek rakam ise muhtemelen bunun 2-3 katını buluyor. Eksik istihdam (geçici çalışma) yaygınlaşıyor. Gelecek 10 yılda 500 milyon kişi daha iş arayacak. Dünya
işçilerinin yüzde 80'inin işsizliğe karşı güvencesi yok.6-14 yaş arası 250 milyon çocuk, her çeşit sömürüye maruz kalarak çalışıyor. Her geçen gün daha çok çalışan insan, Avrupa da dahil olmak üzere
yoksullaşıyor.
Milyonlarca kadın ve erkek zorla çalıştırılıyor. Avrupa'da güvenliği olmayan çalışma koşullarında çalışan işçi sayısındaki artış, özgür seçimi sınırlandırıyor.
Küresel olarak insanların yüzde 80'i sosyal güvenliğe erişemiyor. Sosyal güvenlik sistemleri her yerde saldırıya uğruyor. Özellikle emeklilik koşulları ve işsizlik yardımlarında gerileme yaşanıyor.1 milyar insan günde 1 dolardan daha az parayla ''yaşıyor''. Bu sayı dünyadaki her 6 kişiden 1'ne karşılık geliyor. Dünyadaki her 4 kişinden 1'ine karşılık gelen 1,5 milyar insan da içme suyuna erişemiyor.
815 MİLYON İNSAN AÇ
Dünyada 815 milyon insan
açlık çekiyor ve günde 24 bin insan açlıktan ölüyor. Avrupa Birliğinde 50 milyon yoksul bulunuyor. ABD'de bu rakam 33 milyonu buluyor ve yoksulların sayısı her geçen gün artıyor.
Her yıl 1-2 milyon arası erkek, kadın ve çocuk insan kaçakçılığına
kurban oluyor. Yoksulluk, şiddet ve yerel savaşlar nedeniyle milyonlarca insan daha insani bir yaşam arıyor. Avrupa, bu konuda katı bir duruş sergiliyor. Yasadışı göçmenleri insani olmayan koşullarda bırakıyor ve kaçak çalıştırmayı kullanan işverenlerce sömürülen milyonlarca yasadışı göçmene sebep oluyor
Silahlı çatışmalar (
Afganistan,
Pakistan/
Hindistan,
Çeçenistan, Orta
Afrika,
Balkanlar vs.) artıyor. Çoğunluğun sosyal ve ekonomik güvencesizliği ve kaynakların, zenginliğin, bilginin ve iktidarın adil olmayan dağılımı; hoşgörüsüzlüğü, terörizmi, ırkçılığı, şiddeti, silahlı çatışmaları besliyor.