Yasanın uygulanmaya başlanmasından itibaren uygulamanın mağdurlarının da ortaya çıkmasıyla yasayla ilgili
davalar da başladı.
Almanya Türk Toplumu da (TGD) bu konuda Berlinli avukatlardan Volker Ratzman ile anlaşarak 30 davanın takibi için anlaşmaya vardı. Konuyla ilgili TGD'de düzenlenen basın toplantısında konuşan Ratzman, yasanın anayasaya aykırı olduğunu düşündüğünü ifade ederek insanların dava açmaktan çekinmemesi gerektiğini söyledi.
İnsanların Türkiye'de Almanca dil kursuna katılmak için
Ankara,
İstanbul ve
İzmir gibi büyük şehirlere gelmek zorunda kaldıklarına işaret eden Ratzman, "Şimdiye kadar bu uygulamayla ilgili üç dava aldım. Bu yasanın anayasaya aykırı olduğunu düşünüyorum. Başvuruları dil yetersizliği nedeniyle reddedilenler dava açmaktan çekinmesinler. Davaların tekrar vize başvurusunda bulunduklarında vize almalarına engel teşkil edeceğini düşünenler bu konuda endişelenmesinler. Dil yeterliliğini sağlamları halinde her zaman için davalarını geri çekebilirler."dedi. Ratzman, yasanın
Güney Kore,
Japonya gibi ülkelerden gelenlerde böyle bir şart aramadığına dikkat çekerek uygulamayı eleştirdi. Ratzman, bu süreçte bu sorunlar nedeniyle Türkiye'de doğan çocukların çeşitli hak mahrumiyetlerine maruz kalacaklarını söyledi.
TGD Başkanı Kenan Kolat'ta yasanın hedefinin
aile birleşimi engellemek olduğunu ifade ederek, "
Vize başvurularında dil şartı yerine getirilmemişse başvuru kabul bile edilmiyor. Bir hukuk devletinde başvurunun alınması eğer eksikse reddedilmesi gerekir. Şimdiye kadar aldığımız bilgilere göre dil kurslarına katılanların üçte biri bunda başarısız oldu." dedi. Kolat, Ratzman'la anlaştıklarını ve 30 davayı finanse edeceklerini söyledi. TBB sözcüsü Safter Çınar da bu dil kurslarının ve Almanca bilgisinin zorla evlilikleri önlemesinin söz konusu olmadığını ifade ederek, "Dil kursuna düzenli olarak gittiği halde imtihanda başarısız olanlar ne olacak? Eşiyle birlikte yaşayamayacak mı?"diye sordu.
CİHAN