Dışişleri Bakanı Jan Eliasson, yaptığı yazılı açıklamada, Guantanamo'daki ölümleri trajik bir gelişme olarak niteleyerek, olayın Guantanamo tutsaklarının yargı önüne çıkarılmaları ya da serbest kalmalarına izin verilmesinin önemini ortaya koyduğunu kaydetti. Eliasson, ABD'nin yüzlerce
terör zanlısını haklarında resmi
suçlama olmadan ve yargılamadan tuttuğu Guantanamo'daki tesisinin kapatılması gerektiğinin, aynı zamanda AB'nin ortak görüşü olduğunu da belirtti.
Amerikan askeri yetkilileri, Guantanamo'da 2'si Suudi
Arabistan vatandaşı, biri Yemenli 3 kişinin ayrı ayrı kaldıkları hücrelerinde gece yarısından sonra ölü bulunduğunu ve bu kişilerin kendilerini asarak
intihar ettiklerini açıklamıştı.
''GUANTANAMO'DA UMUT YOK''
Bu arada, daha önce Guantanamo'da tutulan eski 3
İngiliz tutsak da AP ajansına yaptığı açıklamada, Guantanamo'daki umudunu yitirmiş tutsakların, umutsuz olarak gördükleri durumdan kurtulmanın bir yolu olarak kendilerini öldürmeye çalıştıklarını, şehit olma arayışında olmadıklarını söyledi.
Guantanamo'dayken dövülmesini
protesto etmek için
açlık grevi yapan eski tutsak Şefik Rasul (29), ''Guantanamo'da umut yok. Günden güne aklınızdan geçen tek şey, nasıl adalete kavuşacağınız ya da nasıl kendinizi öldüreceksiniz. Bu sizi tüketen umutsuzluk, şehit olma düşüncesi değil'' diye konuştu.
Rasul ile aynı değerlendirmeleri paylaşan iki arkadaşı Ruhal
Ahmed ve Asif İkbal de ABD'nin Guantanamo'daki kampında 2 yılı aşkın süre haklarında hiçbir suçlama olmadan tutulduklarını anlattılar. Haklarında hiçbir suçlama yapılmadan
Mart 2004'te salıverilen Ahmed, İkbal ve Rasul'un, İngiltere'den bir
düğün için gittikleri Pakistan'dan Guantanamo'ya uzanan hikayeleri, bu yıl
Berlin Film Festivali'nin açılış filmi olan ''Guantanamo Yolu''na konu olmuştu. Filmin ABD'deki gösteriminin de bu ay sonlarında başlaması bekleniyor.