Üçü eğitim
sendikası olmak üzere
greve toplam 4 sendika katılıyor. Yaklaşık 750 bin
kamu çalışanının katılması tahmin edilen yürüyüşler nedeniyle, binlerce okul ve kamu dairesinin
hizmet veremeyeceği belirtiliyor. Ayrıca, birçok yolun trafiğe kapatılması sebebiyle ulaşımın aksayabileceği ve
uçak seferlerinde gecikmeler olabileceği yönünde
halk uyarılıyor.
'KAZANAN BİZ OLACAĞIZ' POLEMİĞİ
Öte yandan, haftalardır hükümet ile sendika yetkilileri arasında "kazanan biz olacağız" polemiği yaşanıyor.
Hükümet sendikaların tehditlerine
boyun eğmeyeceğini söylerken sendika yetkilileri ise ülkenin asıl yöneticilerinin "halk" olduğuna vurgu yapıyor.
Times Gazetesi yazarı Daniel Finkelstein konuyla ilgili dünkü makalesinde
koalisyon hükümetini sendikaların taleplerini
küçük görmemesi yönünde uyararak, "Koalisyon hükümeti sendikaları yenebileceğini düşünüyor öyle mi?
Kamuoyu grevler sırasında taraf değiştirebilir ve hükümet kendini görevde kalmaya çalışırken bulabilir." yorumunda bulunuyor. "Margaret Thatcher'ın sendikaları yendiği doğru. Fakat bu sendikalarla onlarca kez karşı karşıya gelmeyi ve kimi zaman onların bazı taleplerini kabul etmeyi gerektirdi" diyen Finkelstein, sendikalara bir
ders vermek isteyen eski başbakan Ted Heath'ın 1974 yılında halka "Bu ülkeyi kim yönetiyor? Biz mi, sendikalar mı?" diye sorduğunda, halkın ona açıkça "Yöneten sen değilsin." cevabını verdiğini hatırlatıyor.
Ana muhalefet
İşçi Partisi Başkanı Ed Miliband ise "Grevler iki taraf için de bir başarısızlık ifadesidir ve
Perşembe günü yapılacak grev yanlıştır." diyerek, öğretmenlerin neden hükümete öfkeli olduklarını anladığını ancak greve giderek kendilerini ifade edemeyeceklerini savunuyor.
Muhafazakar-Liberal Demokrat partilerinden oluşan koalisyon hükümeti, göreve geldiği bir yıl zarfında köklü reformlar yapmaya ve olası bir krize karşı sert
ekonomik tedbirler almaya devam ediyor. Kamu kesintilerinden sonra şimdi de
emeklilik yaşı ve maaşlarına ilişkin yeni düzenlemeler sonrası sendikalar harekete geçerek greve gideceklerini açıklamıştı.