2005'teki
iç savaşın tekrar yaşanma ihtimali halkı tedirgin ederken, hükümetin kurulamaması
ülkenin ekonomisini de kötü etkiliyor. Gerilim, yaygın olan Sünnî-Şii evliliklerine bile tesir etmiş. 'Artık ne kız alırız, ne de veririz.' diyenler var.
Ortadoğu'nun savaşlarıyla meşhur ülkesi
Lübnan zor bir dönemeçten geçiyor. 4 milyonluk nüfusu ve 18 farklı mezhebiyle bölgenin
aynası olarak
tarif edilen Lübnan'da bir haftadır halkın ve uzmanların nabzını tutma fırsatı bulduk. Daha ilk günümüzde
gerilimle karşılıyor Lübnan bizi. Üç yıl önce onlarca kişinin öldüğü olaylar hafızalarda taze zaten. Bazıları bir iç savaş bekliyor, bazıları gerilimi ufak çatışmalarla atlatma umudunda. Herkes gerilime 2005'te yaşanan
Hariri suikastını araştıran
mahkeme yüzünden oluşan siyasi tıkanıklığın yol açtığının farkında. Ünlü Hamra Caddesi'nde karşılaştığımız
emekli gazeteci
Necip Hazza (65) iç savaş ihtimaline dikkat çekiyor: "Burada hak mantığı (Hariri) ile güç mantığı (
Hizbullah) mücadele ediyor. Bir yüzleşme kaçınılmaz. Ancak şu an sadece Hizbullah'ın silahı var." Emekli arkadaşı Enver (75) ise ülkenin bir iç savaş tecrübesi olduğu için hiçbir tarafın buna yanaşmayacağı görüşünde. "Hizbullah adamlarını sokağa çıkardı ancak karşı taraftan kimse
cevap vermedi." diyor Enver. Tevfik Ferhen (51) ise iç savaşta delik deşik olmuş bir binayı göstererek, "İnşallah bir daha böyle bir şey yaşamayız." temennisinde bulunmakla yetiniyor. Gerilim, ekonomi ve halkın alışkanlıklarını da etkiliyor. Genç
işadamı Berj Baghbowlouian (24) "Kimse yatırım yapmak istemiyor. Herkes parasını dolara dönüştürüyor." diye yakınıyor.
Son bir haftada bazı Batılı ülkelerin vatandaşlarına Lübnan seyahatleri konusunda yaptıkları uyarılar gazetelere yansımış zaten. Kaldığımız otelde karşılaştığımız Türkler ise Batılılardan farklı olarak "ölümüne
tatil" havasında: "Biletleri önceden almıştık."
Lübnan'da yaşayan ve sayıları 50-80 bin arasında tahmin edilen Türklerden biri olan Hıdır Önen (44) endişe ile mutluluğu bir arada yaşıyor. "İç savaş çıkarsa
Türkiye'ye dönmeyi düşünüyoruz." diyen Önen, yine de oğlunun düğününe davet ediyor bizi. Çelişkiyi ise, "Bizim oğlan kızı kaçırdığı için düğünü mecburen bu zamanda yapıyoruz." şeklinde açıklıyor.
GERİLİM, SÜNNî-Şİİ EVLİLİKLERİ DE ETKİLEDİ
Lübnan,
Sünni-Şii evliliklerinin yaygın olduğu bir ülke. Resmî rakamlar 300 bin civarında karma evlilik olduğunu gösteriyor. Ancak Sünnî Hariri ile Şii Hizbullah arasındaki gerilim halkın bu konudaki tercihlerini etkilemeye başlamış bile. Taksici Abdullah (45), "Daha önce birbirlerimize kız alıp veriyorduk. Benim yengem Şii, hanımım ise Sünni. Ama geçenlerde Suudi
Arabistan ve
İran için birbirleriyle
kavga ettiler. Artık ne kızımın ne de oğlumun Şiilerle evlenmelerine izin vermem." diyor.
Türkiye konusunda ise bakışlar farklı. Şoförlük yapan
Muhammed (53), "Bizim için
yabancı olan devlet İran. Oysa Türklerle ortak bir geçmişimiz var." diyor. Hamra Caddesinde dükkân işleten Maher El Farfur (51) da Türkiye-Katar'ın arabuluculuk girişiminin sonuçsuz kalmasından duyduğu üzüntüyü keskin ifadelerle dile getiriyor: "Türkiye 400 yıl bu ülkede hüküm sürdü. Keşke Türkiye bu topraklara geri dönse."