Baş
bakan Recep
Tayyip Erdoğan, ''Biz
Türkiye olarak kardeşimiz
Filistin halkının kendi bağımsız ve
egemen devletini kurmasını en güçlü şekilde
destekledik. Bundan sonra da desteklemeye devam edeceğiz'' dedi.
Dışişleri Bakanı ve
Başmüzakereci Ali Babacan'ın da katıldığı toplantıda konuşan Erdoğan, uzun yıllardır sürmekte olan ''haklı davanın'' sadece Filistin'in davası değil, Türkiye'nin, Türk halkının da davası olduğunu kaydetti.
Filistin halkıyla Türk halkının, ''ayrı düşünülemez iki kardeş halk'' olduğunu ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:
''Sizlerin oralarda yaşadığınız acıyı, her zaman yüreğinizde hissettiğinizi, hissettiğimizi özellikle bilmenizi isterim. Sizlerin maruz kaldığınız acı ve sıkıntıları, bizler kendi sıkıntımız gibi görürüz. Verdiğiniz mücadelede, çektiğiniz çilede her açıdan yanı başınızda, sizlerle birlikte olmanın azami gayreti içerisinde olduk. Biz; aslında Filistin sevindiğinde sevinen, Filistin üzüldüğünde üzülen bir milletiz. Yine şunu burada bir kez daha tekrarlamak isterim. Biz Türkiye olarak kardeşimiz Filistin halkının kendi bağımsız ve egemen devletini kurmasını en güçlü şekilde destekledik. Bundan sonra da desteklemeye devam edeceğiz.''
Erdoğan, bölgede artık barışın hakim olmasını, bölgeden güzel haberler almayı, Türkiye ve Türk halkı olarak Filistin'in barış ve huzur içinde kalkındığını,
refaha ulaştığını görmeyi ve bunun sevincini
yaşamak istediklerini söyledi.
-''ÜZERİMİZE DÜŞENİ YAPMAYA DEVAM EDECEĞİZ''-
Türkiye olarak, bu noktada üzerlerine düşen neyse yaptıklarını ve yapmaya da devam edeceklerini bildiren Erdoğan, sadece uyuşmazlığın çözümü yönünde değil, aynı zamanda Filistin halkının insanca yaşama şartlarına kavuşması için mücadelelerini sürdürdüklerini belirtti.
Erdoğan, bu konuya önem verdikleri için de eski Devlet Bakanlarından Vehbi Dinçerler'in Ekonomik ve Sosyal İşbirliği Koordinatörü ve Özel Temsilci olarak görevlendirildiğini hatırlattı.
Filistin'de en büyük sorununun işsizlik ve
yoksulluk olduğunu belirten Erdoğan, buna yönelik olarak da
Ankara Forumu Girişimi'ni başlattıklarını söyledi.
Bununla ilgili aslında önemli ilerlemeler kaydedildiğini ifade eden Erdoğan, ancak, Gazze'de yürütülen projenin buradaki ''malum şartlar'' nedeniyle dondurulduğunu ifade etti.
Bu girişimin nihayete ermesi için çabalarını sürdüreceklerini vurgulayan Erdoğan, ''Ancak şunu da burada ifade etmeden geçemeyeceğim; bizler bazı adımları atarken, maalesef attığımız adımlardan sonra farklı adımların atılması da bu süreci hep kesintiye uğratıyor. Bunu da burada ifade etmek durumundayım'' diye konuştu.
Filistin Devlet Başkanı
Mahmud Abbas'ın Türkiye'yi ziyaretinde düzenlenen Ankara Forumu'yla
Batı Şeria'da sanayi bölgesi kurulması için de çalışmalara başlandığını, halen Filistin tarafınca
arazi tahsis edilmesini beklediklerini anlatan Erdoğan, ''Bu girişimimizle de sonuna kadar Filistin'in ihtiyacı olan
ekonomik kalkınmaya mümkün olan en üst seviyede destek vermeye devam edeceğiz'' dedi.
-ANNAPOLİS KONFERANSI-
Annapolis Konferası'nda nihai statüye dair barış
müzakerelerinin yeniden başlatılması kararını memnuniyetle karşıladıklarını ifade eden Erdoğan, bu müzakere sürecinin kolay olmayacağını, ancak kimin samimi, kimin olmadığının da süreç içinde ortaya net bir şekilde çıkacağını kaydetti.
Süreç içinde engeller ve engellemeler de çıkabileceğini, zorluklar olabileceğini ifade eden Erdoğan, ''Örneğin
İsrail'in Batı Şeria ve Doğu
Kudüs'te yeni yerleşim birimleri inşa etmek, veya mevcutları genişletmek konusundaki girişimleri, bu sürece ağır
darbe vuran girişimlerdir. Bu konuda sizinle hemfikiriz'' dedi.
Bu konudaki görüşleri İsrail tarafına da ifade ettiklerini kaydeden Erdoğan, ''Bakın bir taraftan bir barış süreci başlıyor, öbür taraftan sayın
Bush Amerika'dan geliyor. Orta Doğu'da turlarını yaparken dönüşe geçtiği esnada Gazze'de 18 tane Filistinli öldürülüyor. Bunları neyle izah edeceğiz?
Hani barış süreci? Bunlar düşündürücüdür. Bunlar birbirleriyle çelişki oluşturan adımlardır. İsrail'in bu girişimleri, süreci zedelediği kadar, barış sürecine de
hizmet etmemektedir'' diye konuştu.
Erdoğan, Gazze'deki ''ağır şartları'' çok yakından takip ettiklerini, ablukanın başta çocuklar, kadınlar ve yaşlılar olmak üzere masum insanlara ''hayatı dar ettiğini'' bildiklerini ve bu acıyı paylaştıklarını ifade etti.
-MISIR'IN SORUMLULUĞU-
''Ben buradan Mısırlı kardeşlerimize de sesleniyorum'' diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Mısırlı kardeşlerimiz burada durumu gözden geçirerek desteğini vermek durumundadırlar. Onların da burada tarihi sorumluluğu var. Bu tarihi sorumluluğun bilinci içerisinde, bu adımı atmak durumundadırlar. Çünkü şu andaki yöntem, yöntem değildir ve bu asla kabul edilecek bir yöntem, yol olamaz. Bazı saldırganlarla mücadele etmek uğruna bütün bölgenin açlığa, susuzluğa, soğuğa ve sefalete terk edilmesini hiç kimse terörle mücadele olarak nitelendiremez.''
-FİLİSTİNLİ ELÇİLERE...-
Filistinli Büyükelçilere, ''Bakınız bu tür olaylar olurken, benim Filistin'deki kardeşlerim birbiriyle niçin barışık yaşamıyor, niçin el ele vermiyor, niçin bütünleşmiyor?'' diye seslenen Erdoğan, bunların başarılması gerektiğini ifade etti. Erdoğan, ''Aynı değerlerin insanları, aynı inancın mensupları birbiriyle niçin adeta bir savaşı yaşıyor? Bunu birbirimize sormamız lazım'' dedi.
''Kendi içinde bütünleşemeyen, kendi içinde birleşemeyen ve ondan sonra da maalesef işte Gazze'de bir buçuk milyon insan ve bunun dışında bir milyon civarında diğer Filistinli kardeşlerim, hep yaşam mücadelesinin içinde'' şeklinde konuşan Erdoğan,
ambargo ve ablukanın başta Filistin olmak üzere tüm
İslam dünyasında tepkiye sebep olacağını kaydetti.
Türkiye'den, Gazze'ye
gıda, ilaç ve akaryakıt yardımı yapılacağını bildiren Erdoğan, bu yardımların ulaştırılmasının engellenmemesi konusunda İsrail'in söz verdiğini söyledi.
İsrail'in bölgede başlatılan diplomasiyi devam ettirmesini umduklarını belirten Erdoğan, şu anda özellikle ''kana, ölüme, öldürmeye'' yönelik sürecin durdurulması gerektiğini de ifade etti.
Erdoğan, şöyle devam etti:
''Başta da belirttiğim gibi Filistin davasının yanında olduk. Ancak Filistin'in haklı mücadelesinde, yaşanan bölünmeler bizi ve tüm İslam ülkelerini rahatsız ediyor. Bunu çözmemiz lazım. Filistin'i barışa, özgürlüğe taşıyacak süreç, bu bölünme nedeniyle olumsuz etkilenmektedir. Ben bir kardeşiniz olarak size sesleniyorum, içim kan ağladığı için böyle sesleniyorum; bu barışı önce siz içinizde halledeceksiniz. Bunu halletmemiz lazım. Hep yeri geldiği zaman bakıyoruz, kendi ortak değerlerimizle ilgili güzel şeyler konuşuyoruz, ama uygulamaya gelince uygulanamıyor. Bu sorumluluk iki tarafta da var. İki tarafın da sorumlu, sağduyulu davranmasını arzuluyoruz. Filistin'den öncelikle müjdeli haberler bekliyoruz. Tabii tüm tarafları şiddetten uzak durmaya ve aklı selime davet ediyoruz.''
Filistin halkının asla yalnız olmadığını vurgulayan Erdoğan, ''Tüm imkanlarımızla sizin yanınızdayız ve dualarımız hep sizinledir. Ben tabii sadece sözlü duayı isabetli bulanlardan değilim. Fiili duaya da ihtiyaç var. O da koşmaktır, koşturmaktır, tüm insanlarımızla sizlerin yanına ulaşabilmektir. Bundan sonraki süreçte de hep yanınızda olacak, her türlü ihtiyacınızın karşılanması noktasında milletçe el birliği,
işbirliği yapacağız'' şeklinde konuştu.
Filistinli büyükelçilere başarı dileğinde bulunan Erdoğan, ''Sizler vasıtasıyla da Türk Milleti'nin
selamını, gönülden duygularını oraya iletirseniz mutlu oluruz'' dedi.
Filistin
Ulusal Yönetimi
Dışişleri Bakanı Riyad El Maliki, Annapolis Konferansı'nın katılımcısı olan Türkiye'ye, konferansın kararlarının uygulanması için harekete geçmesi çağrısında bulundu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Filistin Ulusal Yönetimi'nin
Avrupa ve Orta Asya'daki büyükelçileriyle biraraya geldi.
Büyükelçilerle toplantıların başkanlığını yapan Filistin Dışişleri Bakanı Riyad El Maliki, yaptığı konuşmada, Filistin hükümeti adına Başbakan Erdoğan ve Türk hükümetine teşekkür ederek, İsrail'in ambargosu nedeniyle büyükelçilerin toplantılarını kendi topraklarında yapamadıklarını hatırlattı.
Ankara'da bugün düzenlenen toplantıyı uzun süredir beklediklerini ifade eden Maliki, kendi ülkelerine gidemedikleri için ikinci ülkeleri olarak gördükleri Türkiye'ye geldiklerini bildirdi.
Maliki, yalnızca bu toplantı için değil, Türkiye'nin şimdiye dek Filistin sorununa verdiği maddi ve manevi tüm destekler için teşekkür ederek, son
Paris konferansında Türkiye'nin vaadettiği ekonomik yardımlardan dolayı minettarlığını dile getirdi.
Başbakan Erodoğan'a, Filistin Devlet Başkanı
Mahmud Abbas ve Başbakan Selam Feyyad'ın selamlarını getirdiğini ifade eden Maliki, Filistin yönetimi olarak her zaman barıştan yana olduklarını anlattı.
Maliki, istedikleri barışın ciddi müzakereler sonucu elde edilmiş, başkenti Kudüs olan demokratik bir Filistin devletinin kurulmasını öngören, İsrail'in işgalini sona erdiren, Filistin toprakları üzerindeki ambargoların kalktığı, Filistin halkının özgür ve onurlu bir biçimde yaşadığı ve toparlayıcı türde bir barış olduğunu kaydetti.
Maliki, Annapolis Konferansı'na giderken pek çok umutları olduğunu ve konferansın sonunda müzakerelere başlanacağını beklediklerini ifade ederek, ancak bu beklentilerinden hiçbirinin gerçekleşmediğini, tersine İsrail'in, Filistin halkına daha çok
baskı uygulamaya başladığını dile getirdi.
Annapolis'in tarihi bir dönemeç olmasını umduklarını, ancak bu umutlarının da boşa çıktığını belirten Maliki, Filistin halkının büyük bir trajedi içinde olduğunu ve uluslararası toplumun derhal harekete geçmesi gerektiğini vurguladı.
Konuk bakan, bir an önce görüşmelere başlanmasını istediklerini belirterek, Refah kapısının açılması ve böylelikle Filistin halkının özgürlüğüne kavuşması gerektiğini de bildirdi.
Maliki, Annapolis Konferansı'na katılan ülkeler arasında Türkiye'nin de yer aldığını hatırlatarak, bu nedenle diğer ülkeler gibi Türkiye'nin de bu konferansta alınan kararlar konusunda ahlaki, yasal ve siyasal açılardan sorumlulukları bulunduğunu vurguladı.
Annapolis kararlarının yerine getirilmesi çağrısında bulunan Maliki, ''Türkiye de siyasal ağırlığı, saygınlığı, bölgedeki önemi ile İsrail ve ABD nezdinde girişimlerde bulunmalı'' diye konuştu. Türkiye'nin şimdiye dek Filistin halkına yönelik sorumluluklarını yerine getirmekten hiç vazgeçmediğini ve bunun için minnettar olduklarını belirten Maliki, en büyük isteklerinin, Gazze'nin içinde bulunduğu acılara son verilmesi ve ambargoların kaldırılması olduğunu sözlerine ekledi.
AA