Financial
Times (FT) başyazısında, “
Türkiye'nin
doğum sancıları çektiğini, AB'nin böyle bir dönemde bu ülkeye
yardım elini uzatması gerektiğini” yazdı. The
Guardian gazetesi de AB'nin kimlik sorgulamasıyla uğraşmayı bir yana bırakması çağrısında bulundu.
“Geçen hafta bir
Danıştay üyesinin öldürülmesinin, hükümetle laik kesim arasındaki bazı gerginlikleri ortaya çıkardığı” savunulan FT'deki makalede, “Bu
ayrılık, AB'nin Türkiye'ye uzak tavrıyla büyüyor” yorumu yapıldı.
“Bunun zehirli bir bileşim olduğunu” yazan FT başyazarı, ”Türkiye'de ordu ve Kemalist bürokrasinin
AK Parti iktidarına kuşkuyla baktığını” öne sürerek, “iki tarafın da birbirinin ayağına basmamaya özen gösterdiğini, hiçbir konuda ısrarlı davranmayıp gerekirse geri adım attığını” savundu.
"TÜRKİYE'DEKİ SİYASİ BİRLİĞİN TUTKALI OLMALI"
“Bazı AB ülkelerinin Türkiye'nin üyeliğine karşı daha da katılaştığını” öne süren FT yazarı, “
Avrupa sadece Türkiye'deki reformların itici gücü değil, aynı zamanda Türkiye'deki siyasi birliğin tutkalı olmalı” dedi.
AB üyeliğinin Türkiye'de
halk, iş çevreleri, ordu ve AKP hükümetinin ortak ulusal projesi olduğunu da vurgulayan yazar, “Bir başka deyişle üyelik hedefi,
İslami
demokrasi ile laik cumhuriyetin aralarındaki bazı sorunlara rağmen nasıl birlikte çalışabileceğinin güzel bir örneği” yorumunda bulundu.
"AB TÜRKİYE'Yİ KUCAKLASIN"
“Toplum yaşamında ordunun yeri ve İslam'ın rolünü belirlemek gibi meselelerle uğraşmak konusunda kimse Türklerin eline su dökemez” diyen başyazar, “Ancak giderek çoğalan bu zıtlıklarla baş etmek, AB'nin Türkiye'ye sürekli engeller çıkaracağı izlenimi vermekten vazgeçmesiyle daha kolay çözülebilir” ifadesini kullandı.
Başyazar yazısını, “AB'nin Türkiye'yi jeopolitik karanlıklara itmek yerine kucaklaması gerektiğini” vurgulayarak tamamladı.
THE GUARDIAN: MEDENİYETLER ÇATIŞMASI SLOGANINI GÖMME ŞANSI
The Guardian gazetesi yazarı Madeleine Bunting de bugünkü makalesinde, Türkiye'ye geniş yer ayırdı.
“AB'nin Türkiye'yi kulübe alarak İslam ile taze bir başlangıç yapabileceğini” belirten yazar, “AB'nin kimlik sorgulamasıyla uğraşmayı bir yana bırakması ve medeniyetler çatışması slogancılığını gömme şansına sarılması gerektiğini” vurguladı.
Bakü-
Ceyhan boru hattıyla ilgili olarak hafta sonunda Ceyhan'da yapılacak törene dikkat çeken yazar, Türkiye'nin Avrupa'nın
ekonomik geleceğindeki önemine bir kez daha işaret etti. “Türkiye'de ve özellikle de İstanbul'da çok sayıda
Kürt,
Ermeni ve Rum'un birlikte yaşadığına, baş örtülü ve
modern giysili kızların kol kola gezdiklerine” işaret eden yazar, “bu durumun Türkiye'nin AB üyeliğindeki en önemli kozları arasında bulunduğunu” yazdı.
“Türkler çok parçalı etnik
toplum yapısı ve dinsel hoşgörü konusundaki deneyimlerini 15 milyon
Müslüman barındıran Avrupa'ya taşıyabileceklerini söylüyorlardı” diyen yazar, “Türkler aslında artık buna sadece başkalarını değil, kendilerini de inandırmaya çalışıyor. Değişik sesler açıkça ortaya çıkıyor. Türkiye 20. yüzyılın büyük bölümünü laiklikle siyasi İslam arasındaki hassas dengelerle geçirdi. İki unsurun da küresel olarak agresifleşmesi, ikisi arasındaki tercihin zorlaşması riskini ortaya çıkarıyor” yorumunu yaptı.
“Bir Danıştay üyesinin silahlı saldırıda yaşamını yitirmesinin bu tehlikeyi keskinleştirdiğini” de savunan yazar, “Türkiye'deki laiklerin AB üyeliğini, hassas dengelerin kendi lehlerine değişmesi için bir fırsat olarak gördüklerini” bildirdi.
Yazar, “AB sürecinin yavaşlamasının, Türkiye'de İslami akımların yoğunluk kazanması gibi bir sonuç doğurabileceği” uyarısında da bulundu.
WSJ: TÜRKİYE TEHLİKELİ ALANA GİRİYOR
Finans çevrelerinin etkin gazetelerinden
Wall Street Journal'ın Avrupa baskısında da, Danıştay 2’inci Dairesi’ne yapılan saldırının ardından zaten İslamcılar ile laik kesim arasında tansiyonun yüksek olduğu Türkiye’nin daha da tehlikeli bir alana girdiğini öne sürdü.
İslamcı bir gazetede, saldırıya uğrayan hakimlerin resimlerinin yayınlandığı belirtilen yazıda, aylar önce iktidarda bulunan
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın partisi AKP’nin yanlış yapamayacak kadar güçlü olduğu, AKP’nin enflasyonu düşürdüğü, insan haklarında gelişmeler sağladığı ve uzun yıllardır beklenilen AB ile tam üyelik müzakerelerini başlattığı hatırlatıldı. "Erdoğan, Müslümanlığı modernize etmede
gönüllü bir modeldi, ancak AKP’nin ’
temiz ’ olarak bilinen popülaretisi, yolsuzluklar ve bazı skandalların ardından bozuldu" denildi.
Güneydoğu Anadolu’daki ’fakir Kürtlerin de 7 yıldır ara verdikleri
ateşkes kararını sona erdirerek’ yeniden şiddeti başlattıklarının vurgulandığı makalede Erdoğan’ın, teskere krizinin ardından ABD ile geleneksel müttefik ilişkilerini düzeltemediği de vurgulandı. Gazete,
Merkez Bankası Başkanı atanması sırasında yaşanan krizlerin de altını çizdi