Avrupa Komisyonu’nun Alman üyesi Günther Oettinger, şubat ayında sarf ettiği ancak daha sonra çarpıtıldığını iddia ettiği, “Önümüzdeki 10 yıl içinde Alman ve Fransız başbakanlar dizleri üzerinde sürünerek gittikleri Ankara’da Türkiye’nin AB’ye üye olması için yalvaracaklar” ifadelerini dün kabul etti.
Avrupa Parlamentosu üyelerinin konuyu soru önergeleri ile gündeme getirmesi üzerine Oettinger yazılı bir açıklama yaparak, bu defa sözlerinin arkasında durdu ve söylediklerinin “şahsî kanaatleri” olduğunu vurguladı. Milletvekillerinin sorularına yazılı cevap veren Oettinger, Türkiye’nin üyeliğini savunmaya da devam etti. “Komiser Oettinger, Türkiye’nin rolü ve potansiyeline ilişkin geniş kabul gören ortak değerlendirmelere dayanarak şahsî kanaatlerini ifade etmiştir” denilen açıklamada AB’nin Türkiye’ye verdiği sözler de hatırlatıldı.
Zaman'da yer alan habere göre Oettinger’e yazılı soru önergesi veren milletvekillerinin kimliği ise kimseyi şaşırtmadı. İki soru önergesinden ilki İslam düşmanı ve Türkiye’nin üyeliğine şiddetle itiraz eden Geert Wilders’ın Hürriyet Partisi üyesi Laurence Stassen’den geldi. Stassen “Neden dizlerimizin üzerine çöküp Türkiye’nin üyeliği için yalvaracağız?” diye sorarken, AB Komisyonu’nun Oettinger’in sözleri ile ilgili herhangi bir işlem yapıp yapmayacağını sordu. İkinci soru önergesini ise Rum milletvekili Antigoni Papadopoulou verdi. Oettinger’in Türkiye’nin kuvvetli ekonomisine dikkat çektiğini hatırlatan Papadopoulou, “Güçlü ekonomi üyelik için yeterli midir?” diye sordu.
Sorulara ortak cevap veren Oettinger, AB Komisyonu’nun en son yayınladığı Strateji Belgesi’ni hatırlattı. AB’nin Türkiye’yi “dinamik ekonomisi, stratejik konumu ve mühim bölgesel rolü dolayısıyla AB için kilit ülke” olarak tanımladığına dikkat çeken Enerji Komiseri, Türkiye-AB ilişkilerinin Brüksel’in taahhütlerine sahip çıkması ve inandırıcı bir müzakere süreci ile mümkün olabileceğini vurgulayan Komisyon pozisyonuna da atıf yaptı. Komisyon’un Türkiye ile müzakerelerin hızlandırılmasını da talep ettiğini vurgulayan Oettinger, AB liderlerinin de aralık zirvesinde bu siyasete sahip çıktığını hatırlattı.