İnsanlara her türlü acıyı yaşatmaktan kaçınmayan ve ülkelerini cehenneme çeviren
diktatörlerin sonu idam,
intihar veya hapiste
ölüm oluyor.
A.A muhabirinin çeşitli kaynaklardan yaptığı derlemeye göre, tarihin en kanlı diktatörlerinden 1934'te Hindenburg'un ölümü üzerin
e devlet başkanlığı ile başbakanlığı birleştirerek Almanya'da diktatör olan
Hitler, 2. Dünya
Savaşı'nda tüm dünyaya büyük acılar yaşattı. 2. Dünya Savaşı'nı kaybeden Hitler, sığınaktaki yaşamının son anlarında evlendiği Eva Braun ile beraber intiharı seçti.
Avrupa'nın en korkunç diktatörlerinden biri olan Benito Mussolini, faşist
baskılarla halkına ve işgale kalkıştığı ülkelerin halklarına her türlü eziyeti çektirmekten geri durmadı.
Kitap ve gazetelere
sansür getiren ve birçok baskıcı
uygulama yapan Mussolini ile sevgilisi Clara Petacci, 28
Nisan 1945'te İtalyan mukavemetine mensup savaşçılar tarafından öldürüldü. Mussolini, sevgilisi ve birkaç yandaşının cesedi ertesi gün Milano'nun Loreto Meydanı'nda sallanırken bulundu.
Avrupa'nın en korkunç diktatörlerinden biri olan Nikolay Çavuşesku'nun, halkı
açlık sınırındayken lüks ve ihtişama dayalı yaşamı, Macar asıllıların yaşadığı Timaşvar'da gösteri yapan halka ateş açılmasını emredince başlayan devrim hareketiyle son buldu. Çavuşesku, 25
Aralık 1989'da birlikte kaçmaya çalıştığı karısıyla birlikte kurşuna dizildi.
Balkanları kan gölüne döndüren eski Yugoslavya'nın, savaş suçu işlemek suçundan Lahey'deki
mahkeme tarafından yargılanan eski devlet başkanı diktatör ruhlu Slobodan Miloseviç, 11 Mart'ta hücresinde
kalp krizi geçirerek öldü.
Dünyanın en kanlı diktatörlerinin başında gelen Joseph Stalin
beyin kanamasından, Portekiz'e kan kusturan diktatör Salazar beyin travmasından,
İspanyol diktatör
Franco kalp sorunları nedeniyle acı çekerek, Allende iktidarını kanlı bir biçimde devirerek yıllarca Şili'yi baskı altında yöneten, binlerce kişinin yargısız infazından sorumlu tutulan Pinoşet de yıllarca
yargılanma korkusu çektikten sonra kalp krizi geçirerek öldü.