Hz. Peygamber’e
hakaret içeren karikatürleri yayınlayan
Danimarka gazetesi Jyllands Posten’in
Hitler hayranı olduğu ortaya çıktı. 1930’lu yıllarda,
Avrupa’yı kana bulayan
Alman diktatör Hitler ve Mussolini’nin İtalya’daki faşist yönetimini öven gazete, bu sebeple Danimarkalılar tarafından ‘Jyllands Pesten’ yani ‘veba’ olarak adlandırılmış. Gazete, 1938’de Hitler yönetiminin
Yahudilere ait işyerlerini yağmalamasını, mezarları tahrip etmesini ve 26 bin kişiyi gözaltına almasını, “Almanların Yahudilerden kurtulmasına hak verilmeli” başlığıyla
desteklemiş. Danimarka gazetesi,
demokrasi aleyhindeki yayınlarından dolayı özür dilemek için birkaç yıl önce özel bir ilave çıkarmış. Jyllands Posten,
İslam dünyası ile Batı arasında
krize yol açan karikatürleri savunurken, ‘ifade ve
basın özgürlüğü’ gerekçesini kullanmıştı. Gazete, siyasî ve
ekonomik baskılar üzerine dolaylı olarak özür dilemişti. Danimarka Başbakanı Anders Fogh
Rasmussen de gazeteye destek vermişti.
Zaman muhabirinin yaptığı araştırmaya göre, 1871’de yayına başlayan Jyllands Posten, ‘muhafazakar sağcı’ olarak tanımlanıyor. Gazete, ‘Politik bağımsız gazete’ sloganına rağmen, geçmişte önce Mussolini sonra Hitler yanlısı yayınlarıyla ön plana çıkmış. 5
Mart 1933’teki
Almanya seçim sonuçlarını, “Hitler’in zaferi” başlığıyla okuyucularına duyuran gazete, Hitler’in anayasayı ilga etmesine de destek vermiş. 9 Mart 1933’te şu yorum yayınlanmış: “Kimse boşuna
gözyaşı dökmesin. Parlamenter demokrasinin kötüye kullanılmasından bıkan seçmenler, demokratik prensiplere sırt dönerek Hitler tarafına geçmiştir. Hitler’le beraber parlamentarizmle mücadele edecektir.” Hitler hayranlığında sınır tanımayan Jyllands Posten, “Diktatörlüğün Avrupa’nın avantajına” olduğunu dahi savunmuş: “Hitler Almanya’yı tekrar ayağa kaldırdı. Diktatörlük Avrupa için avantajdır. Komünizm dışarı edilmiş, sosyal demokratlar susturulmuştur. Diktatörlükte tek dezavantaj savaş ihtimalinin olmasıdır.” Gazete, 17
Mayıs 1933’teki bir yorumunda da “Danimarkalılar, İtalyan ve Almanları örnek almalıdır. Demokrasi rahat zamanlarda uygulanacak bir tarzdır. Ancak kriz döneminde bir lükstür. Şimdi
demir yumruğa ihtiyaç vardır. Danimarka halkı Mussolini’yi örnek alarak politikacıları kapı önüne koyacaktır.” ifadeleriyle faşist diktatörlüğün Danimarka’ya gelmesini istemiş. Gazete, 4 Haziran 1933’teki “Demokrasi, parti yönetimine dönüşmüştür. Seçmenin çoğunluğu diktatörlüğü istemektedir. Tek çıkış yolu diktatörlüktür.” şeklindeki yorumuyla demokrasi karşıtlığını zirveye taşımış.
1 Mayıs 1933’te ise Almanya’da
sendika liderlerinin hapsedilip, mallarına el konulmasını da sevinçle karşılayan gazete, “Sorun artık çözüldü. Yahudiler
toplum dışına itildi, sendikalar Nazi saflarına zorla katıldı, komünistler ve sosyalizm kırıldı.” ifadelerini kullanmış. Gazete,
nazilerin Yahudi sorunu’nu çözmede ‘kendi yöntemlerini kullanmasını’ da “kabul edilebilir” bulmuş.
Kopenhag Üniversitesi’nden Christian Lammers’in ‘Danimarka’da Antisemitizm’ adlı kitabına göre, Yahudileri
hedef alan ‘kristal gece’ olaylarından sonra “Almanya’nın Yahudilerden bağını koparmasına insan hak verebilir. Bunu gerçekleştirirken, şartlarını ortaya koyarken, doğru ve düzgün davranmalıdır.” diye yazmış. Hz. Muhammed’e hakâret içeren karikatürler önce
Eylül ayında Jyllands Posten tarafından sonra da Avrupa’daki bazı gazetelerde yayınlanmıştı. Karikatürler İslam dünyasında tepkiyle karşılanmış ve düzenlenen
protesto gösterileri kimi yerlerde şiddete dönüşmüştü. Gazete ve Danimarka yönetimi tepkiler üzerine geri adım atmak zorunda kalmıştı.
ZAMAN