Yaşanan bu olay, önceki gün bölgeden gelen günlük hayatın yeniden normale dönmeye başladığı yönündeki bilgiler hakkında da şüphe doğurdu. Uygur Özerk Bölgesi'nin başkenti Urumçi'de işyerlerinin yeniden açıldığı, trafiğin de yoğunlaştığı ifade edilmişti. Çin'in "Halkın Günlüğü" gazetesinde dün çıkan haberde de Urumçi'de
banka şubelerinin yüzde 92'sinin
hizmet verdiği ve otobüslerin yüzde 95'inin sefere çıktığı belirtildi. Bunun yanı sıra havaalanı,
tren istasyonu ve süpermarketlerin normal işlediği, kömür, elektrik, benzin ve gaz tedariklerinin de istikrara kavuştuğu bildirildi.
Çin
Dışişleri Bakanlığı, Batı
Asya ve
Kuzey Afrika Dairesi Müdürü ve Çin'in eski
Ankara Büyükelçisi
Song Aiguo ise olaylarla ilgili yaptığı açıklamada, Guangdong eyaletinde 26 Haziran'da meydana gelen sıradan bir güvenlik olayının bazı sinsi elemanlar ve gruplar tarafından istismar edildiği değerlendirmesinde bulunarak, Dünya Uygur Kongresi mensuplarının bundan büyük olaylar çıkarma yönünde sözler söylediğini ve planlar yaptığını ileri sürdü. Song, 5 Temmuz günü 'ayrılıkçı elemanların şehrin bazı yerlerinde toplanıp olay çıkardığını ve polis tarafından dağıtıldıktan sonra sokaklarda önlerine gelen Han Çinlilerini öldürmeye kalkıştığını' savundu.
Pekin'e 'şeffaf ve adil ol' çağrısı
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, dün olağanüstü toplanarak Uygur Bölgesi'ndeki olayları değerlendirdi. Toplantı sonrası TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı Zafer Üskül, gelen haberlerin, bölgede son derece önemli
insan hakları ihlallerinin yaşandığını gösterdiğini söyledi. Üskül, gelişmeleri takip edip ağustosta yeniden değerlendirme yapacaklarını bildirdi. Bölgede gösteri ve
yaşam hakkının ihlal edildiğinin anlaşıldığını ifade eden Üskül, olaylar sonrası çok sayıda kişinin de gözaltına alındığını kaydetti. Hadiselerin, Çin'de insan hakları alanında yapılması gereken çok iş olduğunu gösterdiğini ifade eden Üskül şöyle konuştu: "Şu anda orada adil
yargılanma hakkı çok büyük önem taşıyor. Basından, göstericilerin ya da olaylara karışanların idam edilebileceği bilgisi ulaşıyor. Çin'de ne yazık ki idam cezası şimdiye kadar kaldırılmadı. Bütün beklentimiz, gözaltındakilerle ilgili adil yargılama yapılması. Bölgede yaşananlarla ilgili şeffaflığın sağlanması çok önemli. Bölgenin ziyarete açılması ve elbette gözaltındakilerin idam edilmemesi önemli.'' Bu arada
TBMM Başkanı Köksal Toptan da dün Çin büyükelçisinden olaylara ilişkin bilgi aldı.
Sincan'daki katliamın mimarı Lequan'ın sarfettiği sözler bölgede yıllardır sürdürülen
baskı politikasının ne boyutlara ulaştığını gösterdi. Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde 184 kişinin öldüğü, yüzlerce kişinin yaralandığı katliamın ardından dün yine olaylar çıktı. Çin Devlet Radyosu 2 Uygur Türkünün polis tarafından vurularak öldürüldüğünü duyurdu. 3 Uygur'un Urumçi
Kadın ve
Çocuk Hastanesi yakınında yoldan geçenlere ateş açtığı, devriye gezen polislerin de bunlara uyarı ateşi açtığı kaydedildi. Uyarı ateşi üzerine dağılmayan grubu dağıtmak isteyen polis ikinci kez rastgele ateş edince 2 kişi hayatını kaybetti. Geçtiğimiz hafta meydana gelen katliamın sorumlusunun ise, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ni yöneten Komunist Parti yetkilisi Wang Lequan'ın olduğu ortaya çıktı. Lequan'ın önceki gün bir televizyon kanalında yaptığı konuşması sırasında “Kafasını kaldıran Uygur Türkünü vurun” dediği öğrenildi.
ISLAH POLİTİKASI
Lequan'ın geçtiğimiz günlerde bir televizyon kanalında sarf ettiği sözler, bölgede uyguladığı baskı politikasının katliama dönüşeceğinin sinyalini veriyordu. Lequan konuşması sırasında, Sincan'da
bağımsızlık yanlısı direnişçilere karşı 'yeniden
ıslah etme' sürecinin başlatılacağını söyleyerek “Başlarını çıkardıklarında hemen vurmalıyız. Saldırmalarını beklemeden hemen vurmalıyız. Bu kış ve önümüzdeki baharda bütün bölgede bağımsızlık hareketlerine karşı yeniden ıslah faaliyetini başlatacağız” şeklinde konuştu.
15 YILDIR BASKI UYGULANIYOR
15 yıldır bölgeyi
demir yumrukla yöneten Lequan'ın geçmişteki icraatleri arasında, bölgeye milyonlarca Han Çinliyi yerleştirmek, Uygurca gibi
azınlık dillerinin 21. yüzyıla uygun olmadığını savunmak ve ilkokullarda Uygurca'yı yasaklamak, devlet memurlarına namaz kılmayı ve oruç tutmayı yasaklamak gibi katı uygulamalar yer alıyor. Lequan Sican
uygur Özerk Bölgesi'nde 15 yıldır bu etnik savaşı sürdürürken, yardımcısı Zhang Qingli de 2005 yılından bu yana Tibet'te etnik baskı uyguluyor.
'Çin-
Türkiye ilişkileri kötü etkilenmez'
Çin
Dışişleri Bakanlığı Batı Asya ve
Kuzey Afrika Dairesi Müdürü ve Çin'in eski Ankara Büyükelçisi Song Aiguo, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nin merkezi Urumçi'de 5 Temmuz'da meydana gelen olayların Türkiye ile Çin arasındaki dostluk ve
işbirliği ilişkilerini olumsuz etkilemesi için herhangi bir sebep bulunmadığını belirtti. Aiguo,
Rabia Kadir'in Türkiye'ye gitmesi olasılığıyla ilgili olarak da, Kadir'in gideceği yerlere felaket ve sorunlar götürdüğünü iddia etti.
Ayinde
Uygurlar için dua edildi
Yunanlı Ortodoks Kilisesi'ne bağlı Pisidya bölgesinin
Ruhani Lideri Despot Sotirios Trambas, Antalya'nın
Alanya ilçesinde bulunan 150 yıllık Aya Yorgi Kilisesi'nde düzenlenen ayine katıldı. Trambas, Çin'de katledilen
Uygur Türkleri için dua etti. Trambas, “Türk kardeşlerimizin Çin'de başına gelenler sizin gibi bizi de derinden üzdü. Onlar için dua etmeye devam edeceğiz" dedi.
ZAMAN - YENİŞAFAK